GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümüne, darbenin planlayıcılarına, "Ben 28 Şubatçılarla hesaplaşacağım." diyen bir siyasetçinin yapması gerekenlere, darbenin nihai hedefine ve mağdur ettiği kesimlere ve 28 Şubatın iyi anlaşılması gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:65
Tarih:28.02.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye'de çok önemli, sosyal, siyasal, ekonomik ve dış politika açısından sonuçlar meydana getiren 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümünü yaşıyoruz.

Bugüne kadar elbette 28 Şubat süreciyle ilgili çok şey söylendi. 28 Şubat postmodern darbesi, onu uygulayan yerli iş birlikçilerin de tabiriyle postmodern bir darbeydi. Birçok darbe veya darbe girişiminde olduğu gibi bu darbenin de asıl planlayıcısı küresel güçlerdi. Nitekim, bu konuya dair ana planlayıcının Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve siyonizm olduğu ortadadır. Yıllar sonra ortaya çıkan bir kripto belgede Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Christopher, göndermiş olduğu notta aynen şu ifadelere yer veriyor: "Departmanımız, Türk Hükûmetinin millî eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan'ın ideolojisinden ilham alarak dış politikayı Batı'dan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden yönlendirmesinden dolayı derin endişe içerisindedir. Kanaatimize göre, Türkiye'nin Irak, İran, Libya, Nijerya ve Sudan'la bağlarını kuvvetlendirme konusundaki mevcut durumu bizim millî menfaatlerimize aykırıdır ve düşmancadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok üst düzey subayı Erbakan'ın Türkiye'nin Batı'dan Doğu'ya ilişkin planlarını desteklememektedir. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri'nin anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir. Türk askeriyesi bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük bir çaba harcamak için de harekete geçmelidir." HABITAT II Konferansı için Türkiye'ye gelen İsrail Başkanı Weizmann "Türkiye'de laik güçler bir an önce toparlanmalıdır aksi takdirde Refah Partisi iktidara gelecektir, bu da İsrail'i rahatsız edecektir. Yakın dostum Demirel Refah Partisini engellemek için elinden geleni yapacaktır." demiştir.

Şimdi, burada üzerinde durmak istediğimiz iki konu var: Artık geçmişi suçlamadan çok, bunun kalıcı hasarlarını hep birlikte nasıl ortadan kaldırabiliriz diye konuşmamız lazım. Ana darbeyi planlayanlar kimlerdi? Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail. Dolayısıyla "Ben 28 Şubatçılarla hesaplaşacağım." diyen bir siyasetçinin yapması gereken ilk iş Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'le ilişkilerini kesmesiydi ama biz 28 Şubat sürecinden sonra kimlerin Amerika'yı stratejik ortağı olarak gördüğünü, kimlerin İsrail'le ilişkilerini daha üst noktaya taşıdığını çok iyi biliyoruz. Kuşkusuz her darbenin bir nihai hedefi vardır, bir de yol kazaları ya da o nihai hedefe ulaşmak için mağdur ettikleri kesimler vardır. Türkiye'de de başta imam-hatipliler, başörtülüler ve devlet kurumlarındaki mütedeyyin insanlar bu süreçte bu nihai hedefe ulaşmak için insan haklarına aykırı bir şekilde mağdur edilmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bu kişilere ait, başta başörtüsüyle ilgili, imam-hatiplilerle ilgili, kamu kurumlarından atılan 3.500 civarında kişinin görevlerine tekrar iade edilmeleriyle ilgili süreçler elbette olumludur ve bu süreç nihayetinde sona erdi ama bu sürecin kalıcı etkileri vardır. Artık burada bizim oturup konuşmamız gereken "Bu kalıcı etkileri nasıl olur da ortadan kaldırırız?" Neydi bu kalıcı etki veya yapılmak istenen? Erbakan'ı millî görüş çizgisinden çıkarmak. Amerika ve İsrail'le beraber bir de iki kesim yerli iş birlikçileri vardı. Bunlardan bir tanesi, bu toplumsal hassasiyetleri kaşımak için rol almış, kimi ideolojik saplantıları olan kimi de Batı'yla çıkar ilişkileri olan, güvenlik bürokrasisinden, askeriyeden, yargıdan ve kimi siyasilerden güç alan bir kesim vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bir de bunların yanında, ikinci bir iş birlikçi kesim vardı, o da millî görüş hareketi içerisinde ve Refah Partisi içinde yer alan ve ikbal veya makam hırsıyla kandırılmış muhterislerdi; bunların bir kısmı kötü niyetli, bir kısmı da saf ve iyi niyetliydi. "Ya, nasıl olsa Erbakan'ın yolunu kesiyorlar, 4 defa kestiler, bizim bu yolu değiştirmemiz lazım." diye harekete geçen bir kısım iyi niyetli ama bir kısım da bu koltuk hırslarından dolayı Amerika ve İsrail tarafından yoldan çıkarılmış isimler vardı. Burada bu iki kesimin yani bu toplumsal hassasiyetleri taşıyan... Muhterisleri isimlendirerek bir tartışma açmak istemiyorum çünkü amacım tartışmak değil, bu sürecin kalıcı etkilerini ortadan kaldırmak için, 28 Şubatı iyi anlamamız için bunları söylüyorum, yoksa tarihte herkes kimin ne rol aldığını çok iyi biliyor. Dolayısıyla madem bu darbe sürecinin amacı Türkiye'nin Amerikan çıkarlarını tehdit etmesi ise bugün Türkiye'nin millî menfaatlerini tekrar oturup konuşmamız gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, son kez süreyi uzatıyorum.

Buyurun.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Eğer laik bir devlet olmamasına rağmen İsrail, Türkiye'ye laiklik adı altında bir rol biçip kendisinin Orta Doğu'daki kalıcılığını daha da artırmaya dönük bir rol içerisine girmiş ve bunu da kimi siyasilerle beraber yapmışsa oturup bunları hep beraber konuşmamız lazım. Dediğim gibi, kimi kötü niyetlidir, kimi saf ve iyi niyetlidir ama sonuç itibarıyla kişiyi öldürdükten sonra kasıt veya ihmalin bir farkı yok, cinayet meydana gelmiştir. Bugün de hep beraber oturup konuşmamız gereken şey 28 Şubatın bu topluma verdiği siyasal, ekonomik ve sosyal sonuçlarını hep beraber nasıl ortadan kaldırılmasıdır. İnsan haklarıyla ilgili ihlallerinin ortadan kaldırılmış olması elbette önemli, kıymetli ve takdir edilmesi gereken bir şeydir ama bugün Türkiye'de adalet rayından çıkmışsa bizim oturup düşünmemiz lazım. Bugün Türkiye "stratejik ortağımız" diye Amerika ve İsrail'le beraber hareket etme durumuna geliyorsa oturup bunları düşünmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son yarım dakika...

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür için açıyorum mikrofonu.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla, bu vesileyle 28 Şubat sürecini planlayan Amerika ve İsrail ve onun yerli iş birlikçi iki kesimini tekrar lanetliyorum. Ve bu sebeple insan haklarıyla ilgili mağduriyetleri gideren, başta milletimiz olmak üzere, adım atan bütün siyasilere de teşekkür ediyorum ama diğer kalıcı hasarları oturup konuşmamızın ve müsebbiplerini de devre dışı bırakmamızın gerektiğine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.