GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Necmettin Erbakan'ın vefatının yıl dönümüne, seksen beş yıllık ömrühayatına sığdırdıklarına, fikrî mirasında Türkiye'ye ve dünyaya yönelik hedeflerine ve Necmettin Erbakan'la birlikte bu yola niye çıktıklarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:64
Tarih:27.02.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir çalışma haftasına başladığımız bugün de Genel Kurul çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını dileyerek hazırunu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün 27 Şubat, şubat ayları bizler için genelde hüzün ayıdır ama 27 Şubat ayrıca bir hüzünlüdür. Devlet ve millet adamı, siyaset ve ilim adamı Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ın vefatının yıl dönümü olan bugün merhum Erbakan Hocamızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz; mekânı cennet, makamı ali olsun inşallah.

"Yaşarken tuz katmazlar aşına, methiyeler dizerler mezar taşına." Bugün de muhtemelen, rahmetli Erbakan Hocanın ardından, yaşarken aşına tuz katmak bir yana dursun, millete vermek istediği aşı bozmak isteyen birçok kişi methiyeler dizecektir ama aslolan Erbakan Hocaya methiyeler dizmek değil, Erbakan Hocanın ortaya koymuş olduğu siyasi fikriyatı bu millete hizmet yolunda hayata geçirmektir.

Değerli milletvekilleri, tabii, Erbakan Hocamızı anlatabilmek kolay bir iş değil; kurulan tüm cümleler kendisinin seksen beş yıllık bereketli ömrünü, yarım asırlık çetin mücadelelerle geçen siyasi hayatını anlatırken hep eksik kalır. İlim ve devlet adamı yönü, siyasi mücadelesi, liderliği, şahsi özellikleri; bunların her biri saatlerce anlatılsa yine sözler kifayetsiz kalır. Kendisi ömrühayatına o kadar şey sığdırmıştır ki her sene bir yönünü anlatsak tekrara düşmemiş oluruz. Mühendis olarak gittiği Almanya'da İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıp geçtiği bir milletin nasıl ayağa kalkabileceğini gördü; benzer bir yazgıyla sınanmış bir milletin evladı olarak yokluğun bir kader olmadığına, kalkınmanın ve büyümenin kendi öz kaynaklarımızla yapılabileceğine önce kendisi inandı, sonra da çevresini ve bir milleti inandırarak Başbakan oldu. Ne şart altında olursa olsun, Türkiye yeniden ayağa kalkabilir, müreffeh, kalkınmış ve öncü bir ülke olabilirdi; bu inancı ve ideali uğruna hayatı boyunca pes etmeden çalıştı.

Erbakan Hocanın fikrî mirasında ülkemize ve dünyaya yönelik hedeflerini üç cümleyle özetlemek mümkündür: Yeniden büyük Türkiye, yaşanabilir bir Türkiye ve dünyaya yönelik hedefi ise adil temellere dayalı yeni bir dünya. Yeniden büyük Türkiye, kendi kendine yetebilen, bölgesinde ve dünyada güçlü bir ülke hedefiydi. Yeniden büyük Türkiye, ekonomisi güçlü, devlet itibarı sağlam, dünyada sözü değerli bir ülke demekti. Ve yaşanabilir bir Türkiye ise kimsenin geleceğinden endişe etmediği, adalete güvensizliğin, torpilin, rüşvetin, yolsuzluğun, yoksulluğun, yasakların olmadığı bir Türkiye demekti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Kaya, lütfen sözlerinizi tamamlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum.

İnsanların ucuzluk ve indirim kuyruklarına mecbur olmadığı, toplum vicdanının devlete ve adalete güvenini yitirmediği, herkesin emeğinin karşılığını aldığı, hukuksuzluğun, huzursuzluğun olmadığı bir Türkiye demekti yaşanabilir bir Türkiye. Yaşanabilir bir Türkiye, kalplerde korkunun değil sevincin, endişelerin değil ümidin, karamsarlığın değil parlak hayallerin yeşerdiği bir Türkiye demekti. Böyle bir ülkenin inşasının içine de "adil düzen" kavramını yerleştirmişti. Ve bugün dünyada bu kadar hukuksuzluğun olduğu bir dönemde bir yeni dünya hedefi vardı. Savaş değil barış, çatışma değil diyalog, çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil adil düzen, baskı ve tahakküm değil insan hakları, hürriyet ve demokrasi yeni ve adil bir dünyanın temel ilkeleriydi ve bu manada da on bir aylık iktidar ömrüne D8 gibi uluslararası bir örgütü sığdırma başarısı göstermişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla bugün de ifade ettiğim gibi, elbette, Erbakan Hocamıza methiyeler düzenler olacaktır ama biz Erbakan Hocamızla bu yola yalnızca kendisini düşünen bencil bir kalple değil kendisi için istediğini bütün toplumsal kesimler için isteyen, kendisi için istemediğini bütün toplumsal kesimler için istemeyen fedakâr ve diğerkâm bir yürekle çıktık. Bizler bu yola sadece bizim gibi düşünenlerin sahip olduğu kısır bir düşünce ve ifade özgürlüğü uğruna değil, herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebileceği engin bir hürriyet uğruna çıktık. Bizler bu yola sadece bizim çocuklarımızın kış günü yalın ayakla okula yürümesine razı olmadığımız için değil, bu ülkenin bütün çocuklarının yalın ayakla okula yürümesine razı olmadığımız için çıktık. Ve yine bizler bu yola her türlü haksızlığa uğrayan imam-hatip gençliğinin önündeki engeller kalksın diye değil, onlarla birlikte bu ülkenin bütün gençlerinin önündeki engeller kalksın diye çıktık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, son kez uzatıyorum.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bizler bu yola ülkemizin kaynaklarını biz ve bizden olanlar arasında dağıtmak için değil, imkân ve kaynakları milletimizin bütün fertlerine adil bir şekilde paylaştırmak için çıktık. Bizler bu yola haklı da olsa haksız da olsa devlet bizim gibileri gözetsin diye değil, her ne pahasına olursa olsun devlet sadece adaleti gözetsin diye çıktık. Bizler bu yola bizden olanlar, bize yakın olanlar iyi bir refah seviyesinde yaşasın diye değil, aynı topraklar üzerinde doğup büyüyen herkes bu vatanda rahatça doysun ve refah içerisinde yaşasın diye çıktık. Ve her şeyden önemlisi, biz bir rövanş almak için değil, bize yapılan haksızlıkların kinini güderek değil, barış ve kardeşlik adına bu yaşadıklarımızdan dersler çıkararak göğsümüzdeki merhameti, güneşi büyütmek için yola çıktık diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.