| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
ZEYNEP ODUNCU (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tüm ülkede sağlık problemleri çığ gibi büyüyor. Sağlık personeli, medikal ekipman ve tıbbi cihaz donanımı, hastanelerin fiziksel koşulları yetersizdir. Yine, başta göçmen kadınlar olmak üzere genel olarak kadınların sağlık hakkına erişimde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Artan şiddet, taciz, kadın kanserleri, HPV aşısının ücretsiz olmaması kadınların sağlık hakkına erişimde yaşadığı engel ve ihlallerden sadece birkaç tanesidir. Savaş nedeniyle göç alan ülkelerde mülteci, göçmen kadınlara yönelik cinsel istismar ve tacizlerin artması kadınlarda psikolojik travmalara, bunlarla birlikte cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar açısından büyük riskler taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, Suriye'de 2016 yılından bu yana 500'den fazla sağlık merkezinin saldırılara maruz kaldığına dair açıklamalar yapmıştır.
Kapitalist, emperyalist güçler tarafından Orta Doğu'da yürütülen paylaşım savaşları masum insanları canından, yerinden, yurdundan etmeye devam ediyor ve maalesef, bugün, bu kadar eksikliğin içerisinde AKP sıralarında savaş uçaklarının reklamları yapılıyor. Türkiye'ye ait savaş uçaklarının 17 Ağustos 2021 tarihinde Şengal kent merkezinin güneyinde Sikeniye köyünde bulunan bir hastaneyi bombalaması sonucu 8 sağlık emekçisi yaşamını yitirmiş ve bu insanlık suçu BM Mahkemesine taşınmıştı. 5 Ekim 2023 tarihinde Rojava'daki yaşam alanlarının yanı sıra Derik kentindeki corona hastanesinin bombalanması sonucu onlarca sivilin yaşamını yitirmesi uluslararası basına yansımıştır.
Kanun teklifinin 23'üncü maddesine gelirsek, 4924 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinde yapılan değişiklikle, 4924 sayılı Kanun'a tabi sözleşmeli sağlık çalışanlarının harekât, salgınla mücadele ve benzeri ihtiyaçlar kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı emrine geçici olarak görevlendirilebilmesinin önü açılmıştır. Bu bağlamda, yasa teklifinde birçok itiraz noktası vardır ama bizler açısından en sorunlu yerlerden biri de hekimlerin TSK kapsamında operasyonlara görevlendirilmesidir. Düzenleme, bu kapsamda, çalışanların iki aya kadar TSK harekâtında görevlendirilmesinin önünü açmaktadır. Türkiye'deki hekim yetersizliği, hekimlerin Avrupa'ya göç etmesi, randevu sistemindeki eksiklik, hastaların sadece beşer dakika muayeneyle sınırlandırılması, yaşanan sağlık sorunlarının artık ciddi bir noktaya geldiğinin önünü açmaktadır.
Söz konusu kanun teklifi sağlık emekçilerinin emeğinin değersizleştirilmesine ve hatta sömürülmesine neden olacaktır. Sağlık emekçilerinin askerî kuruluşlarda geçici görevlendirilmesinin yasal dayanağının olmamasına rağmen, söz konusu düzenlemeyle yasal hâle getirilmektedir. Düzenlemenin sağlık emekçilerinin haklarını koruyacak hükümlerden yoksun olmasının yanı sıra askerî kuruluşlara yönelik eğitim almayan personelin de sorun yaşayacağı aşikârdır.
Bu bağlamda, 21 Şubat Uluslararası Ana Dili Günü sebebiyle sağlık sektöründe yaşanan bazı sorunlara da değinmek istiyorum. Ana dilinde kamu hizmeti ve sağlık hizmeti almak evrensel bir insanlık hakkıdır, devletlerin temel yükümlülüklerindendir ancak halkın sağlık hizmeti alırken ana dillerinden kaynaklı sorunlar yaşamasını görmezden gelmek, Türkçe bilmeyen veya ana dilinde sağlık hakkını kullanmak isteyen Kürt halkının nitelikli sağlık hizmeti almasının önünde büyük bir engeldir.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defalarca dile getirdik ve söylemeye devam edeceğiz. Sağlık Bakanlığı e-reçete sistemine İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Rusça dillerini ekledi. Bu diller arasına kadim dillerden Kürtçenin eklenmemiş olması hukuki açıdan yoksun ve hakkaniyetten uzaktır. Kamuoyunun tepkisi sonucu yapılan "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişilere Türkçe dışında reçete yazımı söz konusu değildir." şeklindeki açıklama ise Kürt dilinin yüzyıllık inkârının kanıtıdır. Sağlık hakkının, sağlık hizmetinin herkes için eşit, ulaşılabilir, parasız ve ana dilde sunulması ve temelde sağlıksızlığı yaratan koşulların ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)