GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:21.02.2024

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Değerli arkadaşlarım, 21'inci maddeyle ilgili bir çekincemiz var. Çekincemiz daha önce bu konuda yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, üniversite hastaneleri bakımından iptal edilmesi nedeniyle buna uygun bir düzenleme yapılması gereğidir. Aslında tıbbi hatalarda tazminat için kamusal bir fon kurularak serbest çalışan hekimler ile özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler de güvence kapsamına alınmalıdır.

Değerli arkadaşlar, sağlıkta hatalı hizmetin asıl nedeni sağlık sisteminin sorunlarıdır. O yüzden soruna genel bir bakış açısıyla bakmak lazımdır. Türkiye'de sağlık sistemini doğru parametrelerle inceleyelim: Özetle, Türkiye'de hastane bulsan doktor yok, doktor bulsan randevu yok, randevu bulsan ilaç yok, ilaç bulsan para yok. (CHP sıralarından alkışlar) Hükûmet ise sistemi düzeltmek yerine hastalar ile hekimleri karşı karşıya getirmektedir. Vatandaş sağlık sisteminin tüm sorunlarını doğrudan muhatap olduğu doktordan çıkarmaya kalkmaktadır. Sağlık çalışanları çoğu defa bulunamayan ilacın, bulunamayan tıbbi malzemenin, sebebi olmadığı bir sorunun tarafı hâline gelmektedir. Sorunların çözümünde kanun ve mevzuatların hazırlanmasında ilgili STK'lere, mesela burada Türk Tabipleri Birliğine, sağlık sendikalarına hiçbir şey sorulmuyor ama yandaş vakıf ve dernekler her alanda hâkim. Devleti bu cemaatler ve bu yandaş vakıflar yönetiyor, meslek kuruluşları kendileriyle ilgili konularda dahi dışarıda tutuluyor. AKP iktidarlarında hekim göçü katlanarak büyüyor. Yapılan araştırmalara göre tıp fakültelerindeki öğrencilerin yüzde 94'ü yurt dışına gitme isteği yaşıyor, yaklaşık yarısı da bu konuda kararlı olduğunu belirtiyor. Bu oran Pakistan'da bile yüzde 60 değerli arkadaşlarım.

Modern bir ülke devasa şehir hastaneleri yapmakla övünmez. Modern ve demokratik ülkeler kaç kişiye bir doktor, kaç kişiye bir hemşire düştüğüne bakar. Değerli arkadaşlar, nüfusa göre doktor sayısı bakımından Avrupa sonuncusuyuz. Fazla aramayın, bakın, dipte yer alıyor. Hemşire sayısı bakımından da 37 OECD ülkesi içerisinde 36'ncıyız, sondan bir önceyiz. Aslında orada da sonuncuyduk ama Kolombiya'nın 2020'de üye olmasıyla beraber sonunculuktan kurtulduk değerli arkadaşlarım.

Modern ülkeler başka ne yapar? Mesela siz hiç deprem olan bölgede deprem öncesi ve deprem sonrası sağlık analizi yaptırdınız mı? Gebeler, çocuklar, kronik hastalar ne durumda? Mesela Türkiye'de düşük gelirli ailelerin çocukları ile varlıklı ailelerin çocukları arasında vücut gelişimi, boy kısalığı gibi sağlık ölçütleri analizleri yaptırdınız mı? Mesela siyanür ve sülfürik asit çetelerine, maden kartellerine açtığınız bu güzelim ülkede bu madenlerde çalışanlar ve çevresinde yaşayanlar kanser ve diğer organ hasarları bakımından araştırıldı mı, bir artış var mı diye baktınız mı?

Modern devlet sağlıklı su ve gıdaya erişimin de teminatıdır. Defalarca gıda sağlığına dikkat çektik, sahte bala dikkat çektik. Markette satılan balların yüzde 80'i hileli bal dedik. Ne yaptınız? Sattırmaya devam ediyorsunuz. Gine gıda değil zehir yiyoruz.

Modern ülkeler doktora ve sağlığa kolay erişimiyle övünür. Bakan Yardımcısına diyorum ki: Ya, bu büyük hastanelerin başhekimlerine ulaşamıyorum, vekiller olarak bize bir birim kurun. Bana diyor ki: "Ben de ulaşamıyorum." Bakan Yardımcısının, milletvekilinin ulaşamadığı hastaneye vatandaş nasıl ulaşsın değerli arkadaşlarım?

Şimdi, bütün bu işlerin sebebi kötü yönetim. Bir sağlık hikâyesiyle bu durumu anlatayım. "Hastanın tansiyonunu ölçtük, biraz yüksekti; hocaya sorduk 'Tuz verelim.' dedi. 'Ama hocam...' dedik. 'Tuz ver oğlum! Benden daha mı iyi bileceksin?' dedi. Tuz verdik, tekrar ölçtük, tansiyon daha çok arttı tabii ki. Hocaya sorduk 'Yine tuz verin.' dedi. 'Ama hocam, kitaplarda...' demeye çalıştık 'Hayır, bu işi en iyi ben bilirim, ben tansiyon hocasıyım.' dedi. Yine, tuz verdik tekrar ölçtük tabii, tansiyon tavan, hastanın eli yüzü kızardı artık emindik ki tansiyon ilacı verecek ya da tuz vermeyecek. 'Hayır, bu benim yöntemim, dünyada ilk kez ben uyguluyorum, daha çok tuz verin; tansiyon sebep, tuz sonuç.' dedi. (CHP sıralarından alkışlar) Yine tuz verdik hastanın bilinci gitti, sonradan öğrendik ki doktorun diploması yokmuş." Türkiye'deki tablo budur, bütün bu işlerin sebebi kötü yönetim. İstediğiniz kadar kanun yapalım, mevzuat yapalım bilimden ve akıldan uzak, kibirli yönetim anlayışla sağlıkta Türkiye de can çekişiyor. Bir de gelmiş Ordu'ya diyor ki: "Oy yoksa doğal gaz yok." Sen Türk milletini ve Karadeniz halkını tehdit edebileceğini mi sanıyorsun? Telefon yağıyor, Ordu'dan Ali amca diyor ki: "Bugüne kadar kimse bizi böyle tehdit etmedi, eğer bu şekilde doğal gazı da oyla vereceksen size oy moy yok."

Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)