| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, sağlık alanındaki uygulamaları konuşuyoruz. Kamusal hizmetlerin adım adım özelleştirilmesi çok ciddi sorunlar açığa çıkarıyor, bunlardan biri de sağlık alanı.
Sağlıkta özelleştirme, adım adım emekçi halkların sağlığa erişimini sınırlandırırken sağlık emekçilerininse koşullarını ağırlaştırıyor ve ücretlerini, reel ücretlerini her geçen gün daha da kötüleştiriyor. Bu yüzden de doktorlarımız maalesef yurt dışına gidiyor ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı da "Giderlerse gitsinler." diyor. Tabii ki kendileri özel hastanelerde çok özel koşullarda tedavi gördükleri için, emekçi halkların yeterince sağlığa erişememesi ve sağlık emekçilerinin durumu kendisini pek ilgilendirmiyor çünkü aynı ülkede yaşamıyoruz, aynı gemide değiliz anlaşılan.
Yarın Meclise diş hekimleri gelecek. İstanbul Diş Hekimleri Odası bizlere ulaştı ve taleplerini dile getirdi, yarın da kendilerini ağırlayacağız. Ben buradan bir kez daha taleplerini ifade etmek isterim: SGK ve BAĞ-KUR emeklisi diş hekimlerine ek ödeme verilmediği için Emekli Sandığı emeklisi diş hekimleri 40 bin TL alırken SGK ve BAĞ-KUR emeklileri 10 bin TL alabiliyor emekli maaşı olarak yani 4 katı bir fark var ortada, gerçekten inanılmaz bir fark.
Kentsel dönüşümde muayenehanelerinin ruhsatlandırmalarını koruyamıyorlar, yeniden çok uzun bir süreç içine girip ruhsatlandırma almak zorunda kalıyorlar. Muayenehane ve klinik ruhsatında ise bina iskânının yeterli olması gerekirken çok daha zorlu koşullar kendilerine dayatılıyor. Bir diğer talepleri ise meslekte on beş yıl çalışan diş hekimlerinin yeşil pasaport almasını istiyorlar; biz de bu taleplerinin çok haklı olduğunu söylüyoruz ve destekliyoruz.
Sağlık konusuyla ilgili konuşurken mutlaka ve mutlaka dile getirmemiz gereken bir diğer konu ise 30 bin şeker hastası çocuğun ücretsiz olarak aplikasyona ulaşımının mutlaka sağlanması gerekiyor. Her şeye bütçe ayrılırken, oluk oluk paralar saraya aktarılırken 30 bin şeker hastası çocuğumuzun da mutlaka bu hakkına ulaşması gerektiğini düşünüyoruz.
Burada konuşmamın bir bölümünü, neredeyse yarısını Erzincan İliç'teki maden faciasına, oradaki iş cinayetine ayırmak istiyorum çünkü hâlâ 9 işçi göçük altında ve yakınları hâlâ çıkarılmalarını bekliyor. Biz bu Erzincan İliç'teki maden katliamına, işçi katliamına baktığımızda, bu ülkede AKP'li yıllarda adım adım bu soygun ve talan düzeni nasıl kurulmuş çok net bir şekilde görebiliyoruz. Bakın, rakamlara bakalım: Anadolu ve Trakya'ya yayılan bütün madenlere baktığımızda, 20 bin tane yeni maden sahası alındığını, ruhsatlandırıldığını görüyoruz. Mesela, Kütahya'nın yüzde 92'si, Ordu'nun yüzde 74'ü, Artvin'in yüzde 71'i şu anda maden sahası; tarım arazileri, meralar, sit alanları maden sahası hâline getirilmiş durumda. Mesela, 2023'te 525 maden projesi başvurusu yapılmış, bunun sadece 1'i reddedilmiş. Bakalım, Erzincan İliç'te adım adım nasıl cinayet işlenmiş. Mesela, İliç'te mahkeme kararı beklenmeden kapasite artırımı yapılmış. Siyanürlü solüsyon sızıntısı olduğu yetkililer tarafından söylenmiş ama buna rağmen oradaki çalışmalar devam ettirilmiş, sadece cüzi bir para cezası kesilmiş ve para cezasının ödenmesinin ardından vergi affı getirilerek verilen ceza ödül gibi kendilerine geri verilmiş neredeyse.
Şimdi, İliç'e baktığımızda, Kanadalı firma yüzde 80'ine sahip buradaki madenin, Çalık ise yüzde 20'sine sahip. Ne kadar yerli ve millî olduğunu buradan çok net bir şekilde görebiliyoruz ve AKP'li yıllarda Çalık Holdingin nasıl adım adım büyüdüğünü çok net bir şekilde görebiliyoruz. 2012'den 2020'ye öz kaynaklarını yaklaşık 9 kat artırmış Çalık Holding.
Ben özellikle şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bir Murat Kurum faciasıyla karşı karşıyayız. Bölgem olan İstanbul'da belediye başkan adayı olarak ortaya çıktı kendisi ancak madenin 3 katı büyütülmesi için kapasite artışı talebine ekoloji hareketlerinin itirazlarına rağmen "ÇED Olumlu" kararını kendisi verdi zamanında yani bu katliamdan sorumludur ve İstanbul gibi büyük deprem beklenen bir bölgede belediye başkan adayı gösteriliyor kendisi. Bunun karşısında olduğumuzu ifade etmek istiyorum tekrar ve tekrar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)