GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî görüş siyasi hareketinde ve partilerinde çok önemli görevler almış olan eski Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun vefatına, Çeçenistan mücadelesinin önemli isimlerinin ve ailelerinin Türkiye'de geri gönderme merkezine sevk edildiğine dair haberlere, Danıştay 5. Dairesinin 450 yargı mensubunun görevlerine iadesi kararına Cumhurbaşkanının "Bu karara karşı sessiz kalamayız." şeklindeki açıklamasına, Adalet ve Kalkınma Partisinin Mehmet Uçum'un hukuki fetvalarıyla yol almaya çalışan bir siyasi partiye döndüğüne ve 696 sayılı KHK'yle kadroya alınmış olan taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:61
Tarih:15.02.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz de millî görüş siyasi hareketinde ve partilerimizde çok önemli görevler almış olan Kahraman Emmioğlu Milletvekilimizin vefatı sebebiyle üzüntülerimizi bildiriyoruz. Ailesinin ve camiamızın ve kendisini tüm sevenlerinin başı sağ olsun diyoruz.

Bir diğer husus da Çeçenistan mücadelesinin önemli isimlerinden Sayın Dudu. Ayewin ailesi ve mücadele arkadaşlarını, bir kısım mücadele arkadaşları ve ailelerinin Türkiye'de geri gönderme merkezine sevk edildiğine dair haberler ve duyumlar aldık. Yüz yıllık tarihinde mazlumlara sahip çıkmış bir milletiz. Ne yazık ki aldığımız haberlere göre bu kişiler geri gönderme merkezlerine sevk edilmiş, bu konuda en azından İçişleri Bakanlığımızın bir açıklama yapmasını ve bu yanlıştan dönülmesini arzu ediyoruz. Bu tür olaylar Gazze konusunda somut bir adım atmasını beklediğimiz Hükûmetin kendi yetki sınırları içerisinde bile ne kadar hoyratça ve hantal davrandığı gerçeğini gün yüzüne vurmaktadır. Böyle olduğu için de ister istemez insanımız şunu düşünüyor: Hükûmetimiz özellikle Suriyeli göçmenlerin Avrupa'ya akın etmesinin önüne geçmekle görevlendirilip, Avrupa Birliğinden maddi bir destek alıp Suriyeli göçmenlere sahip çıkarken Çeçen mültecilere niçin sahip çıkmamaktadır? Bu konuda Rusya'yla herhangi bir arka kapı anlaşması mı söz konusudur? Daha önce de ülkemizde yabancı istihbarat servislerinin Çeçenlere suikast düzenlediğine şahit olduk. Şimdi gerçekleşen bu sınır dışı etme hadisesi veya girişiminin yabancı servislerin talebiyle mi olup olmadığını merak ediyoruz. Belki iktidar mensupları sıcak koltuklarına kavuşunca Şamil Basayev'in, Cevher Dudayev'in ve silah arkadaşlarının Kafkas Dağları'ndaki özgürlük mücadelesini unutmuş olabilirler ya da Rusya ile olan ilişkilerde bunu pazarlık konusu yapabilirler ama bilinsin ki Çeçenler sıradan bir millet değildir, uluslararası dengelerin gerekleriyle pazarlıklarına yem edilecek bir millet asla değildir. Bu konudaki hassasiyetimizi tekrar hatırlatarak bu kişilerin hem Çeçen halkına hem Türk milletine hem de Türkiye'deki herkese emanet olduğunu ve bu anlayış çerçevesinde hareket etmemiz gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Bir diğer önemli husus da Türkiye uzun bir zamandan beridir maalesef kuvvetler ayrılığı ilkesini terk edeli veya terk etmek isteyeli çok oldu; bu da daha ziyade Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle oldu ve her geçen gün etkisini artıracak şekilde yürütmenin yasama ve yargıyı kontrol altına almak istediği bir sürece doğru gidiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Anayasa Mahkemesi kararları üzerinden Cumhur İttifakı'nın Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerini ve Anayasa Mahkemesi kararlarını hükümsüz kılmaya dönük talihsiz beyanatlarını maalesef üzülerek görüyoruz. En son yargıda baskı altına alınmak istenen husus da Sayın Cumhurbaşkanının "Sayın Sisi" diyerek başladığı, "Değerli kardeşim" diyerek onore ettiği ve Türk milletinin gerçekten içini acıtan o deyimlerinden sonra dönüş yolunda sarf ettiği cümleler.

Danıştay 5. Dairesi 450 yargı mensubunun görevlerine iadesine karar verdi. Ben, tek tek bu 450 yargı mensubunun dosyasına vâkıf olan biri değilim ama bir mahkeme kararının söz konusu olduğu yerde, hele hele yürütmenin başında olan kişinin "Bu karara karşı sessiz kalamayız." şeklindeki bir açıklaması yargının bağımsızlığıyla bağdaştırılabilecek bir beyan değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Ve şu an, biz biliyoruz ki kurulan Olağanüstü Hâl Komisyonundan ret cevabı alan ama hâlâ yıllardır Danıştayın karar altına almasını beklediğimiz binlerce dosya var. Acaba Hükûmet veya iktidar bu tür beyanatlarla bundan sonra verilecek kararları mı baskı altına almaya çalışmaktadır? Oysa, bunlarla ilgili bilgi sahibi olmamakla birlikte muhtemelen -çünkü ilk etapta bu tür kişilerin dosyaları karara bağlanıyordu- ceza mahkemelerinde beraat ya da takipsizlik kararı almış kişilerdi bunlar yani siz bunları terörist olarak suçladınız ama Türk milleti adına karar veren mahkemeler bunların terör örgütü üyeliği veya iltisakıyla ilgili herhangi bir delil ve belge bulmamış olmalı ki bunlar hakkında ya takipsizlik ya beraat kararı verdi. Bunlar da ilgili komisyona başvurup iade talebinde bulundular, orası da reddedildikten sonra Danıştaya müracaat edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla Danıştayın vermiş olduğu bu karar elbette herkes tarafından değerlendirme konusu yapılabilir ama biz bunlara karşı sessiz kalamayız. "Anayasa Mahkemesi, Danıştay garip kararlar veriyor." şeklinde bir beyanat bir Cumhurbaşkanının asla ve asla sarf etmemesi gereken bir sözdür. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı kendi partisi eliyle ve Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarının da desteğiyle Meclisi baskı altına almaya çalıştığı gibi yargıyı da baskı altına almaya çalışacağını düşünüyorsa bilsin ki bu otoriter rejime karşı Saadet ve Gelecek Grubu olarak sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz. Bu, aslında Sayın Cumhurbaşkanının gelmiş olduğu siyasi geleneğe ve partisini kurarkenki düşüncelerine de aykırıdır. Maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin ilk günlerindeki siyasetçilerinin çizgisinden çıkmış, Mehmet Uçum'un hukuki fetvalarıyla yol almaya çalışan bir siyasi partiye dönmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakikayla toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Ben, Mehmet Uçum'un açıklamalarının ve Sayın Cumhurbaşkanımızın dönüş yolundaki yargıyla ilgili açıklamalarının ve Anayasa Mahkemesiyle ilgili değerlendirmelerin birçok AK PARTİ'li siyasetçi ve milletvekilinin içinde derin bir hayal kırıklığı yarattığını düşünüyorum. AK PARTİ, Mehmet Uçum'un yön verdiği bir hukuk politikasından bir an önce kurtulmalı ve gerçekten özgürlükçü ve demokratik bir anlayışı ortaya koyabilmelidir ya da Mehmet Uçum'un partisi mi olduğuna ya da 2002 yılında kendisiyle beraber yola çıkan değerli siyasetçilerin partisi mi olduğuna bir kez daha karar vermelidir.

Bir diğer konu da 696 sayılı KHK'yle kadroya alınmış olan taşeron işçilerle ilgili üç konuyu çok kısaca, sadece ana başlıklarıyla zikretmek istiyorum.

Biri, evet, bu taşeronlar kamuya alındı ama meslek koduyla ilgili sorunları var çünkü bunların ya temizlik ya da güvenlik görevlisi olarak meslek kodları işlenmişti. Dolayısıyla büro yönetimi veya benzeri birçok konuda görev alan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakika Sayın Başkanım, toparlayıp bitirmiş olacağım.

BAŞKAN - Açalım lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Büro elemanı olarak uzun yıllar görev yapan bu insanların birçoğu temizlik işçisi ya da güvenlik personeli olarak görevleriyle alakalı olmayan yerlerde istihdam edilmeye zorlanmakta, bu da birçoğunu psikolojik sıkıntılara sokmaktadır.

Bir diğeri de bu kişilerin aile bütünlüğünü sağlamayla ilgili tayin başvuruları cevapsız bırakılmakta ve bu kişilerin aile bütünlüğü bozulmakta.

Bir diğeri de ilgili kanun hükmünde kararnameye konulan geçici bir fıkrayla bunların erken emekliliğine dair yasal bir hüküm getirildi. Dolayısıyla 167 bin kişi erken yaşta bu kanun sebebiyle emekliye sevk edilmek zorunda kaldı ve birçoğu da 10 bin, 10.500 TL gibi, gerçekten bir sefalet ücretiyle yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla ben 696 sayılı KHK'yle kamuya alınmış olan bu taşeron işçilerin sorunlarını da bu vesileyle dile getirmiş oldum.

Hoşgörünüzden dolayı teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.