GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:14.02.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün de konuşmamda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gitgide fonksiyonundan uzaklaştığına dair görüşlerimi paylaşmıştım. Bugün de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir Meclis görmek istediğine dair -benim de katıldığım- görüşlerini sizlerle paylaşarak Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekili arkadaşlarımıza Sayın Cumhurbaşkanının özlediği Meclis çalışmalarını birlikte ortaya koyma konusunda iş birliği teklif ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız 10 Kasım 2002'de, Adalet ve Kalkınma Partisi 360'ın üzerinde milletvekiliyle bu Parlamentoya girdiği gün grup toplantısında AK PARTİ iktidarında milletvekillerinin otomatik olarak "evet" veya "hayır" dediği bir Meclis olmayacak taahhüdünde ve vaadinde bulundu. Dolayısıyla ben de AK PARTİ'li kardeşlerimize Sayın Erdoğan'ın AK PARTİ iktidarında milletvekillerinin otomatik olarak "evet" ve "hayır" demediği bir Meclis tablosunu özlediğimizi ve beklediğimizi ifade ederek sözlerime başlıyorum. Aynı Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan 19 Kasım 2002'de yine tarihî bir konuşma yaptı Meclisin rolüne ve fonksiyonuna ilişkin. Sayın Abdulhamit Gül de bir hukukçu olarak iyi takdir edecektir; Sayın Cumhurbaşkanı AK PARTİ Grubuna seslenerek diyordu ki 2002'de: "Gün gün, ay ay yürütmenin yani Bakanlar Kurulumuzun icraatlarını denetleyin çünkü sizin iki temel görevinizden biri yasama, diğeri de denetleme görevidir. 'Mecliste Hükûmeti denetleme görevini muhalefet partilerine mensup milletvekilleri yapar.' anlayışı bugünden itibaren tarihe karışmıştır. Hükûmete mensup milletvekilleri Hükûmet kendilerinden nasıl davranmalarını istiyorsa öyle davranırlardı. Hükûmet 'Elini kaldır.' dediğinde kaldırır, 'İndir.' dediğinde indirirlerdi demeyin sakın. Siz bu anlayışın AK PARTİ iktidarının ilk gününden itibaren tarihe karıştığını ispat edeceksiniz." İşte, ben de AK PARTİ'li kardeşlerimize seslenerek diyorum ki: Gelin, Sayın Erdoğan'ın özlediği milletvekillerinin kendi hükûmetlerini denetlediği bir Meclisi hep beraber oluşturalım. Bakın, bize çalışma önerileri getiriyorsunuz. Getirdiğiniz her öneri, dediğim gibi, sadece çalışmaları hızlandırmaya dönük. Oysa Hükûmeti denetlemeye dönük hiçbir şeyi kendiniz getirmediğiniz gibi bizim genel görüşmeyle, Meclis araştırmasıyla ilgili bütün taleplerimize otomatik olarak "hayır" deyip Sayın Erdoğan'ın âdeta tepkisini çekiyorsunuz. Oysa, Sayın Cumhurbaşkanı sizden muhalefetin getirdiği genel görüşme veya araştırmalara otomatik olarak "hayır" demenizi beklemiyor ki. Bugüne kadar Hükûmeti denetleyen tek bir konuyu buraya getirmediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Son bir dakika rica edeyim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son bir dakika lütfen...

BÜLENT KAYA (Devamla) - Oysa, Sayın Cumhurbaşkanı sizlerden "AK PARTİ iktidarını denetlemeyin." diye bir şey beklemiyor ki. Onun için, bugün Anayasa'da zaten yeterince Meclisin denetim yolları azaldı; Meclis soruşturması için 360 milletvekilinin oyu gerekiyor, Anayasa Mahkemesine sevk için 400 milletvekili bulmak imkânsız, gensoru diye bir şey kalmadı, yazılı soru önergelerine on beş gün içerisinde cevap verme zorunluluğunu bakanlarımız zaten dikkate almıyor. "TOKİ deprem bölgesinde kaç konut inşaatına başladı, kaç tanesini teslim etti?" Cevabını alamıyoruz. "Demirörene verdiğiniz kredinin ne kadarını tahsil ettiniz?" diyoruz, "Ticari sır." deyip görmezlikten geliyorsunuz. Onun için, Sayın Cumhurbaşkanına şu an hep beraber ihanet ediyoruz ve kendisinin görmek istediği Meclis tablosunun çok uzağındayız. Gelin, bu Meclisin yasama fonksiyonu dışındaki denetim vazifelerini de birlikte icra edelim. O zaman daha güçlü bir Hükûmet, daha güçlü bir Meclis, daha güçlü bir Türkiye olur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.