| Konu: | Erzincan İliç'te yaşanan felakete ve burada siyasi sorumluluk olduğuna, daha önce de Erzincan İliç'teki maden sahasında sızıntı yaşandığına, bugün Çevre ve Şehircilik Bakanının yaptığı açıklamaya, bölgenin özel olarak ihmal edildiğine ve insanların yoksul olduğu için siyanürlü alanda çalıştığına, bu süreci hep beraber takip edip sorumluları açığa çıkarmak için bir kez daha bütün Türkiye halklarına ve Meclise çağrı yaptıklarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 14.02.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, dünden beri Erzincan İliç'te yaşanan doğa felaketini konuşuyoruz, daha doğrusu yaşanan felaketi konuşuyoruz ama bunun bir doğa felaketi olmadığını çok iyi biliyoruz. Bunun bir sorumlusu olmalı ama burada iki gündür sorumluluk alan hiç kimse olmadığını görüyoruz. Yirmi bir yıldır bu ülkeyi bizler yönetmiyoruz, yirmi bir yıldır bu ülkeyi muhalefet yönetmiyor; yirmi bir yıldır bu ülkeyi AKP yönetiyor, yirmi bir yıldır bu ülkenin dağını, taşını, toprağını, ağacını rant için talan eden AKP'dir. Bugün, İliç'te yaşanan meseleye kaza diyemeyiz, bunu gelip geçici, gerçekten oradaki koşullar nedeniyle bir ihmal sonucunda olmuş istisnai bir durum olarak değerlendiremeyiz. Bu, sistematik olarak toprakları, doğayı, her şeyi ama her şeyi para olarak gören, maden sahası olarak gören anlayışın bir sonucudur. Onun için burada siyasi bir sorumluluk vardır, bu sorumluluğun altını öncelikle çizmek istiyoruz.
Sayın Başkan, sayın vekiller; biz, burada geçen dönem de bu dönem de onlarca defa Meclis kürsüsünde ifade ettik, doğaya hükmetmekten vazgeçin, doğayı sömürmekten vazgeçin, biz insanlar doğanın efendisi değil, sadece bir parçasıyız, doğayla uyumlu yaşamak zorundayız ki bugün bize bırakılan bu doğayı gelecek nesillere de bırakabilelim diye ama maalesef bütün bu uyarılarımızı hiçbir şekilde dikkate almayan bir zihniyetle, bir akılla karşı karşıyayız. Sonuç? Sonuç ne oluyor biliyor musunuz? 7 noktanın üzerinde, 1930'ların başında 7 küsurun üzerinde deprem yaşamış Bingöl Yedisu Fay Hattı'nın üzerine götürüp maden sahası kuracak bir anlayışla karşı karşıyayız. Sonuç, Fırat Nehri'ne sadece 350 metre uzaklıkta siyanürlü altın arayacak kadar büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Hiçbir bilimsel veriye yaslanmayan, hiçbir etiğe yaslanmayan bir rant ve talan düzeniyle karşı karşıyayız ama buna ilişkin burada, bu Mecliste hiçbir özür duyamadık, hiçbir af dileme duyamadık, sadece varsa yoksa başsağlığı. Biz tekrar ifade ediyoruz: Bu Meclis başsağlığı merkezi değildir; bu Meclis geçmiş olsun merkezi değildir; bu Meclisin bir sorumluluğu var, burada oturan her bir milletvekilinin Türkiye halklarına karşı bir sorumluluğu var. Bizim doğayı korumak gibi, insanları yaşatmak gibi, işçilerin sağlığını korumak gibi, iş güvenliğini sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var, sadece burada oturup başsağlığı dilemek olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tekrar buradan bunu hatırlatmayı bir borç biliyoruz. O nedenle bu büyük akıl tutulmasından çıkmanın zamanı gelmiştir. Bakın, dün de ifade ettik, daha önce de Erzincan İliç'teki maden sahasında sızıntı oldu, Fırat suyuna karıştı, bütün toplum ayağa kalktı, "Önlem alın." dedik, "Önlem alın, bu bir çevre felaketine gidecek." Sonuç ne oldu? Geçici bir süreyle oradaki maden sahasını kapattılar, sonra gittiler; 16,4 milyonluk bir ceza kestiler ve yeniden o maden sahasının kapasitesini artırdılar. Ama yetmedi, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un imzasıyla yeniden "ÇED olumlu" raporu verildi ve maden sahasının kapasitesi 3 kat artırıldı, bakın, 3 kat artırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bitirelim lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklama yapmış, demiş ki: "100 dönüme yayılan 10 milyon metreküplük topraktan bahsediyoruz." Bu, hani ilk resmî açıklama. Siz bunların hepsini 2'yle, 3'le çarpın, aslında dehşetin boyutunu, olayın boyutunu anlamış oluruz.
Şimdi, İliç'te "9 işçi" deniliyor, bize yansıyan bilgiler 9'dan fazla olduğu yönünde ama daha başka bir sorun var Sayın Başkan, bu İliç'teki insanlar siyanürlü bir alanda niye çalışırlar? Çünkü yoksullar çünkü yoksul bırakılmışlar çünkü bölge özel olarak ihmal ediliyor. Yani orada ölmeseniz bile iş kazasında, kanser olacağını bile bile gidip o siyanürlü sahada çalışan bir işçi gerçeği var. Ya açlıktan ölecek ya kanserden ölecek; insanları bu ikilemin arasında bırakmış bir gerçeklik var.
Bölge illerinin hepsine bakalım, bütün fabrikaları kapatan bir Hükûmet var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen bitirelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Şeker fabrikalarını kapattınız tarımı desteklemek yerine, ayakkabı fabrikalarını kapattınız; bölgedeki bütün fabrikaları ya özelleştirdiniz ya kapattınız. Şimdi, insanlara neyi sunuyorsunuz? Topraklarına el koyan, topraklarını maden sahası yapan ve o madende de toprak sahibini, orada üretim yapanı ucuz iş gücü hâline getiren, kölelik koşullarında ölümüne çalıştıran bir akılla karşı karşıyayız. Bunun müsebbibi kimdir? Bugünkü iktidardır. Onun için de bunun hesabı sorulmalıdır.
Ben, bir kez daha bütün Türkiye halklarına ve Meclise çağrı yapıyorum: Bu süreci hep beraber takip edelim, sorumluları açığa çıkaralım. Ve bir daha böyle felaketlerin yaşanmaması için de bu Meclis yasal düzenleme yapmalı; halkın, işçinin, doğanın hakkını ve hukukunu korumalıdır diyorum, Genel Kurulu selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.