GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dün Erzincan'da meydana gelen maden faciasına, iki yıl önce Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman tarafından verilen soru önergesine, iş güvenliği sorununa ve kamunun vatandaşların canını hiçe saydığına, Türkiye'nin altın rezerviyle ilgili verilere ve bu verilerin, iktidarın vatandaşı değil yabancı şirketleri koruduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:14.02.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Erzincan'da meydana gelen, elbette bir maden kazası diyemeyeceğim bir maden faciasında, bir maden katliamında hâlâ göçük altında olan ve kendileriyle ve sayılarıyla ilgili çeşitli rivayetler olan işçilerimizden bihaber bir şekilde şu an Genel Kurul çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu, hem işçilerimizin sağlığı açısından bir facia ve katliam hem de çevresel etkileri itibarıyla bir facia ve katliam. Bunun âdeta bağıra bağıra geldiğini ve maalesef her soruna iktidarın ve bürokrasinin o soğuk yüzüyle çoğu zaman kes kopyalayapıştır kalıp cümlelerle cevap verdiği, sorunları çözmek ve irdelemek yerine halının altına süpürdüğü bir yönetim anlayışından kaynaklandığını maalesef üzülerek görüyoruz. Görmediğiniz sorunlar gün gelir kendisini zorla size gösterir; işte, Erzincan İliç tam da buna örnek olan bir maden katliamı, bir maden faciasıdır. Burada ihmali olan herkesin taksirli bir suç, taksirli bir kasıt suçu işlediği de ortadadır çünkü dediğim gibi, birçok uyarıya kulaklarını tıkayarak basmakalıp cümlelerle cevap veren yetkililer ortada.

Dolayısıyla, örneklerinden bir tanesi, Erzincan'daki bu felaket henüz meydana gelmeden önce Konya Milletvekilimiz Abdulkadir Karaduman tarafından dikkat çekilen bir konuydu, iki yıl önce bu soru önergesi verilmişti. Dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum ortaya çıkan çevresel risklerden söz etmiş ancak Bakan, kendisi verdiği cevapta: "Maden sahasında faaliyet sırasında izlenecek tüm parametreler, izleme sıklıkları ve alınacak tüm önlemler ÇED sürecinde belirlenmiş olup Bakanlığımızca da takip edilmekte ve değerlendirilmektedir." İşte, kes kopyalayapıştır dediğim cevap tam da bu çünkü siz hangi soruyu sorarsanız sorun Sayın Bakan sorunla ilgilenmekten ziyade danışmanlarının, bürokratlarının getirdiği bu kes kopyalayapıştır cevaplarla sorunu geçiştirmektedir.

Dolayısıyla, bugün meydana gelen facia bilinçli bir taksirle âdeta ihmal edilen bir kazanın sonucudur. Maden şirketinin siyanür havuzunda gerçekleşen bu sızmanın Fırat Nehri aracılığıyla bölgeyi zehirleme riski de hâlâ cevaplandırılamamış bir konudur. Bununla ilgili, herhangi bir yetkisi olmayan Sayın Binali Yıldırım Bey yerine yetkili birilerinin vatandaşlarımızı düzenli bilgilendirmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bu risklerin yanı sıra canımızı yakan bir başka konu da iş güvenliği sorunumuzun her geçen gün şiddetlenerek karşımıza çıkmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

Toparlayalım lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız ülkeyi bir şirket gibi yönetmekten bahsetmişti ama kendi ülkelerinde bu kadar pervasızca çevre sorunlarına yol açamayan şirketler, kendi ülkelerinde bu kadar pervasızca işçi sağlığını yok sayamayan şirketler, Türkiye'de âdeta bir sömürge ülkesi gibi, iş güvenliğine dikkat etmeden, çevresel etkilerine dikkat etmeden maden ve benzeri faaliyetlerde bulunabilmektedirler. Dolayısıyla, evet, Türkiye'yi bir şirket gibi yönetecekseniz hiç olmazsa Batılı ülkelerde şirketlerin dikkat ettiği kurallara riayet ederek bu ülkeyi yönetin diye Sayın Cumhurbaşkanımıza bir çağrıda bulunuyoruz.

2023 yılında 1.932 işçi "iş cinayeti" dediğimiz ihmallerin kurbanı olarak vefat etti. Bu da günde en az 5 işçimizin maalesef alınamayan iş güvenliği tedbirleri sebebiyle hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bunu bir iş cinayeti olarak da tarif etmek mümkündür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim Sayın Başkan.

Buyurun.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Daha önce benzerlerini Amasra'da, Soma'da, Ermenek'te ve diğer madenlerde maalesef kaybettiğimiz canlarda gördük. Burada kamunun bir ihmali var ama kamu maalesef kendi yandaşı olan iş adamlarının maliyetlerini yükseltmemek adına vatandaşların canını hiçe saymaktadır. Onun için biz bunu bir kader değil bunu bir bilinçli taksir, bir bilinçli kasıt olarak görüyoruz. İnşallah bu iktidara ders olur diyoruz ama maalesef dün görüşülmekte olan Maden Yasası'nda da iş güvenliğiyle ilgili herhangi bir konunun olmaması iktidarın bu konuları çok da umursamadığının bir göstergesidir.

7 milyon 200 bin dolar vergi borcu affedilen İliç'teki maden sahasının sahibi şirkete devletimiz lütfedip 131 bin 516 TL idari para cezası kesmiş; ben buradan sesleniyorum: İdari para cezası sizin olsun, ödemediğiniz vergileri devlete iade edin diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Eğer müsaade ederseniz son bir dakikayla toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Peki, buyurun.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla, burada, her ne hikmetse bu yabancı şirketlerin bir de yerli iş birlikçi ortakları var, bu Erzincan'da da böyle, diğer maden sahalarında da. Bu diğer yabancı şirketlerin yapamadığı bürokratik engelleri aşma veya komisyon dağıtma işlerini herhâlde yerli firmalar üzerinden yapıyorlar diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Maalesef, bu yerli iş birlikçi şirketler aldıkları rant karşılığında kendi ülkelerini yabancı şirketlere peşkeş çekmekten hiçbir zaman geri durmuyorlar.

Türkiye'nin toplam altın rezervinin 500 milyar dolar olduğundan bahsediliyor. Bunun tamamı çıkarılsa bile devlete kalan para 15 milyar dolar yani 500 milyar doları yabancıya peşkeş çekeceksiniz, 15 milyar doları vatandaşa dönecek. Bugüne kadar 23 milyar dolarlık rezerv çıkarılmış, elimize geçen para 840 milyon dolar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bu veriler, iktidarın vatandaşı değil yabancı şirketleri koruduğunun bir göstergesidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.