GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:13.02.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle saygıyla selamlıyorum hepinizi.

Sayın Başkanım, yani haksızlık yapmakla itham etmiyoruz sizi ancak zannediyorum orada İç Tüzük'e ilişkin bir farklı bakıyoruz meseleye. Şimdi, yoklamada, herhangi bir -yani fark etmez- yoklamada "evet" veya "hayır" olmadığı için kim yoklamaya girerse 200; 201 bulunması durumunda yoklama var kabul ediliyor. Ama karar yeter sayısında 150 şu şekilde oluyor bizim bildiğimiz, İç Tüzük de onu söylüyor: "Evet" veya "hayır"ın; diyelim ki 120 tane "Evet" var, 50 tane de "hayır" var "Toplamı 170 eder, karar yeter sayısı var." diyemiyoruz, karar yeter sayısı talep edilmesi durumunda bir tarafın 151'i bulması lazım reddedilmesi için veya kabul edilebilmesi için. Az önceki itirazımız yani çıplak gözle bakıldığında biz o 150'yi göremediğimiz şeklindeydi. İç Tüzük bu...

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Erhan Bey, onlar belki "evet" verecek, "hayır" verecek, nereden biliyorsunuz ki?

ERHAN USTA (Devamla) - Nasıl?

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Onların "evet" veya "hayır" vereceğini nereden biliyorsunuz?

ERHAN USTA (Devamla) - Ha, vereceğini değil...

BAŞKAN - Sayın vekiller, hatiple karşılıklı konuşmaya girmeyelim.

Sayın Usta, direkt Genel Kurula hitap edin.

ERHAN USTA (Devamla) - Hayır, hayır. Şimdi, arkadaşlar, şu: Ben Sayın Başkanın ifadesinden şunu anladım; şimdi "evet" diyenleri "hayır" diyenleri oyladı, bakınca diyelim ki 150; "evet" ve "hayır"ların toplamı 150 de olabilir, onu aşabilir ama bu toplama bakmıyoruz. Anlatabildim mi? Yoklamadan farklı olarak, mesela yoklamada hiç ilgisiz bir milletvekili yani farklı partiden milletvekili yoklamaya girip 200'ü bulmasına yardımcı olabilir ama burada "evet" veya "hayır"ın 151 olması lazım. Neyse, keşke buna bu kadar vakit harcamasaydık.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir plansızlık hâkim Meclis çalışmalarında. Daha doğrusu, iki tane şeyden bizim çok şikâyetimiz var. Bir, plansızlık yani burada iki gün sonra ne olup ne biteceğini hiç kimse bilmiyor neredeyse, son günler hariç. İşte, Meclis kapanacağı için küçük bir planlama, işte, bir yargı paketinin geleceğinden en azından gelmeden önce haberimiz oldu ama yeni dönem için baktığımızda yani şöyle yaklaşık ne oldu? İşte, mayıs seçimlerinden sonra sekiz dokuz aylık bir süre içerisinde gerçekten bu Parlamentoda çok fazla boş vakit geçirdik; yapılacak işler yapılmadı, şimdi seçimin önünde birtakım sıkıştırmalar yapılıyor. Tabii, AK PARTİ'li Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız haklı olarak "Ya, şu işleri hızlı bir şekilde çıkartalım." şeklinde bir durum içerisindeler, buna bir şey demiyorum, elbette ki çalıştırılmaya çalışılıyor. Ama bizim burada şöyle bir kaygımız var: Bakın, şimdi, bir kanun geliyor, eskiden, çok eskiden de değil yani üç beş yıl önce Plan ve Bütçede "Ya, burada çok fahiş bir hata var." dediğimizde onlar düzeltilebiliyordu Komisyonda. Şimdi, Grup Başkan Vekili olarak ben bütün komisyonları izliyorum, arkadaşlar, bir tane şeyi yani çok fahiş bir hata dahi olsa hiçbir şeyi değiştirtemiyoruz. Yani "O zaman gel, Genel Kurula gidelim, Genel Kurulda duruma bakılır." filan deniliyor, en fazla bu deniliyor. Şimdi, komisyonları bu şekilde çalıştırdığımız bir ortamda hani buraya gelip "Keşke yoklama istenmese, karar yeter sayısı istenmese." gibi bir durumu da böyle bir şeyi de talep etme hakkını çok fazla kendinizde görmemeniz lazım; bu birinci husus.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, mesela, ben burada hatırlıyorum, daha önceki dönemde, 2016-2017'de biz 97 tane uluslararası anlaşmayı bir haftada geçirdik, üç günde 97 tane. Ama ne oldu? Bir kanuna ilişkin bir talebimiz kabul edildi. Yani muhalefet aslında kendisiyle ilgili bazı konularda, mesela kanun tekliflerinin hazırlık aşamasında veya çok itiraz ettiği bazı maddelere ilişkin onun iradesinin dikkate alınması durumunda bu işe anlayış gösteriyor ama bunların hiçbiri olmadan "Efendim, işte, haydi hızlı çalışalım, şunlara 'evet' deyin, şunu yapmayın, bunu yapmayın." türü bir şeyi ben çok doğru bulmuyorum. Bu, Parlamentonun itibarı açısından önemlidir, hangi siyasi partiden olursa olsun buradaki milletvekillerinin itibarı açısından önemlidir. İktidarın yani Hükûmetin şöyle görmemesi lazım: "Ben Meclise bir şey gönderirim, son dakikada gönderirim, o da oradan jet hızıyla geçer, benim herhangi bir problemim yok." anlayışına Parlamento olarak bizim teslim olmamamız lazım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)