GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:13.02.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli yurttaşlar; bireysel silahlanma ve ateşli silahlarla işlenen cinayetler maalesef günümüz dünyasının en önemli sorunu. Dünyanın her köşesinde, Kuzey Amerika'da, Avrupa'da, Asya'da, ayırt etmeden her yerde kendine özgü "patern"lerle ortaya çıkan bireysel silahlanma yine kendine özgü "patern"lerle, cinayetlerle sonuçlanıyor. Örneğin, gelişkin kapitalist Batı ülkelerinde okul katliamları olarak sıklıkla gündeme geliyor ve çok vahim ve tipik bir sonucunu oluşturuyor bireysel silahlanmanın. Maalesef, her kültür silahlanmanın acı ve istenmeyen sonuçlarını kendi meşrebince üretiyor; Türkiye'de kadın cinayetlerindeki tüyler ürpertici artışı da böyle düşünmek, bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Kolayca silah edinmeden, bireysel silahlanmadan ve bu silahlanma eğiliminin ardındaki erkek egemen zihin yapısından, kışkırtılmış erkekliklerden, kışkırtılmış nefret söyleminden ayrı bir bireysel silahlanma düşünülemez.

Sadece 2023 yılında Türkiye'de 315 kadın öldürüldü ve 248 şüpheli kadın ölümü kayıtlara geçti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, kadınların yüzde 65'i evlerinde öldürüldü, yakınları tarafından öldürüldü ve cinayetlerin yüzde 55'i, yüzde 60'a yakın bir kesimi silahla gerçekleştirildi. Cinayetlerin yüzde 70'i kadınların kendi hayatlarına dair bir karar almalarının -mesela boşanmak gibi- akabinde gerçekleşti. Bu nedenle de bunu erkek egemen zihin yapısından ayrı düşünemeyiz diyoruz.

Elbette ki bu tek değil; kadın cinayetleri dışında da evde, sokakta, trafikte birkaç saniyelik bir anlaşmazlık da cinayetle sonuçlanabiliyor; birine yan bakma, birine çarpma, birinin yolunu kesme bir cinayetin nedeni olabiliyor.

Silahlanmanın ve silaha erişimin bu kadar kolay olduğu bir ülkede nefret söyleminin medya dilinde ve gündelik hayatta, siyaset kültüründe bu kadar hâkim olması bu tehdidi de çok güçlendiren bir etki yaratıyor. Bu Genel Kurulda bile gündelik olarak her gün nefret diliyle ve şiddet diliyle yüz yüze kalıyoruz.

Şiddet dili, şiddet kültürü medya kültürlerinin de ayrılmaz bir parçası. Dizilerden söz edildi ama ben de değinmek istiyorum: Daha yakın bir tarihte bir yapımcı bu "terörle mücadele" adı altındaki dizilerden birinden söz ediyordu, gerçek etkisi yaratmak için orada silaha ne kadar bütçe ayrıldığından söz ediyordu ve bir bölümde 10 farklı silahın göründüğünden söz ediyordu. Bu bir övünme meselesi olarak karşımıza çıkıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım lütfen.

SEVİLAY ÇELENK (Devamla) - Kışkırtılmış milliyetçilik, militarizm kırk yıldır çatışma altında bir toplum olmamız da bütün bunlarla birlikte düşünülmeli yoksa ruhsatlı-ruhsatsız silah, kayıtlı-kayıtsız silah diye bir ayrım çerçevesinde bu sorun çözülemez. Ruhsatlı silahla da öldürülüyor her kesimden insan, bir bakıyorsunuz, bir doçent eline silah almış; karısını, kayınvalidesini, kızını öldürebiliyor ve bu eğitim seviyesindeki biri bunu yapabiliyor. Tıpkı, işte, şu sözdeki gibi "Elinde çekiç olan her şeyi çivi sanır." gibi elinde silah olan kendini tanrı sanıyor. Bunu kültürden ayrı düşünemeyiz; dolayısıyla, öncelikle şiddet dil ve kültürünü besleyen siyasetten vazgeçilmeli. Bu konuda en büyük sorumluluk siyasi iktidara düşüyor ve bu ölümlerin sorumluluğu da en çok onların omzunda. Meclisin bu konuyu gündemine alması gerekiyor; medyanın nefret dilini, siyasetin nefret dilini de birlikte değerlendirmesi gerekiyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)