| Konu: | Birleşimi yöneten Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder'e, Antalya'da yoğun yağışlardan ötürü meydana gelen sel felaketine, İstanbul Üniversitesinin ve bazı üniversitelerin halka açılması kararına, Cumhurbaşkanının Mısır ziyaretine, iktidarın zikzaklı dış politikasına ve Cumhurbaşkanının "Sayın Sisi" ifadesine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 13.02.2024 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, öncelikle, Saadet ve Gelecek Partileri adına size geçmiş olsun dileklerimizi sunarak, sizi tekrar Meclis çalışmalarında görmekten dolayı memnuniyetimizi ifade ederek sözlerime başlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya'da yoğun yağışlardan ötürü meydana gelen sel felaketi dolayısıyla öncelikle Antalya'mıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum, selden etkilenen tüm vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimizi tekraren sunuyorum.
Ayrıca, geçen hafta alınan bir karar gereği İstanbul Üniversitesi ve bazı üniversitelerin yerleşkesinin halka açılmasına çeşitli değerlendirmeler oldu, öğrencilerin ve ailelerin haklı güvenlik endişeleri gündeme geldi. Geçmişte bazı üniversite kampüslerinde yaşanan benzer olaylar dikkate alındığında, bu haklı güvenlik endişelerinin iktidarımız ve devletimiz tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. "Üniversiteleri halka açmak" elbette kulağa hoş gelen sözlerdir ama sokaklarımızın bile artık güvenli olmaktan çıktığı bir dönemde gençlerimizin eğitim kalitesinin ve huzurunun popülizme kurban edilebilme endişesini de taşıdığımızı ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, bu kararı verenleri, gerekli önlemleri almaya ve bu hususta aklıselimle tekrar bir değerlendirme yapmaya davet ettiğimizi tekrar ifade ediyorum.
Gündemimizde olan bir diğer konu da Sayın Cumhurbaşkanımızın Mısır ziyareti. Sayın Cumhurbaşkanımız, Gazze konusu başta olmak üzere bazı konularla ilgili görüşme yapmak üzere Mısır'a gidiyor. Tabii, bu vesileyle, on yıl önce Mısır'da bir askerî darbe olduğu zaman meydanlarda rabia işaretiyle dolaşan iktidar mensuplarının da bazı acı gerçeklerle yüzleşmesi gerektiği kanaatindeyiz. Zira, o dönemde Mısır, Türkiye'ye herhangi bir tavır koyduğu için değil, kendi ülkesinde bir askerî darbe yaptığı için ve kendi vatandaşlarına dönük katliama varan şiddet uyguladığı için biz Mısır'la bütün diplomatik ilişkilerimizi askıya almış ve sert tedbirlerde bulunmuştuk. Dolayısıyla, bu vesileyle ne değiştiğini hep beraber sorgulamak zorundayız çünkü Mısır'da yönetim değişmedi, Sisi'nin, yaptıkları geçmiş yanlışlıklara dair bir nedameti de söz konusu olmadı. Hatta, daha ilerisini hatırlayalım, Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler toplantısında Sisi'yle aynı masada oturtulması planlandığı zaman demişti ki: "Ben bu toplantıya katılmam. Niye? Çünkü o adama meşruiyet kazandıracak kadar meşruiyetini kaybetmiş bir lider değilim." "Katılmadım çünkü bizim izzetimiz var, bizim onurumuz var." demişti. O hâlde, şimdi sormak gerekir, değişen neydi? Şayet Cumhurbaşkanı kendi meşruiyetini yitirdiğini düşünmüyorsa -ki ülkenin yüzde 50+1 oyunu alan bir Cumhurbaşkanı bizim gözümüzde de meşrudur- Sisi'nin meşruiyetini tekrar nasıl kazandığı konusunda Sayın Cumhurbaşkanının ve iktidarın kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Devam ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın, lütfen.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Ne değişmiştir de Türkiye'nin Mısır'ın NATO toplantılarına katılımına koyduğu veto 2020'de kaldırılmış, Akdeniz'deki enerji denkleminde Mısır hâlen Yunanistan'la beraber karşı bir ittifakın parçası iken ve yine Mısır, Filistin halkına ait doğal gaz rezervlerinin pazarlanmasında İsrail'le iş birliği içerisindeyken ne oldu da "Sayın Sisi" oldu? Elbette bunları gün yüzüne çıkaracak bir açıklama iktidarın borcudur ama şunu görüyoruz ki değişen her zamanki gibi iktidarın özellikle dış politikada sıklıkla karşımıza çıkan zikzaklı siyasetidir. Bu zikzakların her birini sıralamak için ne benim yeterli sürem var ne de sayın milletvekillerinin dinleyecek tahammülleri çünkü saymakla bitirilemeyecek kadar dış politika zikzakları olan bir iktidarla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Ancak burada herkesi ilgilendiren husus, Sayın Cumhurbaşkanının Sisi'yle ilgili olan hususu iç politika malzemesi hâline getirdiği dönemleri hatırlatmak lazım. Miting meydanlarında "Sisi'den mi yanasınız, Binali Bey'den mi yanasınız?" diye söylerken acaba Sayın Binali Yıldırım "Sayın Sisi" ibaresini nasıl karşılamıştır? Miting meydanında toplanan binlerce kişi Sayın Cumhurbaşkanı "Sayın Sisi" ifadesini kullanırken nasıl bir duygu yoğunluğu yaşamıştır? Yine, şehit Mursi'nin arkasından ağıtlar yakan insanlar "Sayın Sisi" lafına nasıl mukabele etmişlerdir? Yine, Rabia Meydanı'nda katledilen Esma Biltaci'nin arkasından babasının mektubu okunurken gözyaşlarına boğulan Sayın Cumhurbaşkanı "Sayın Sisi" ifadesini kullanırken Esma Biltaci'nin ruhuyla nasıl yüzleşmiştir, neler düşünmüştür? Ve yine, Mısır'da, zindanlarda olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakika Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Bitirelim lütfen.
Buyurun.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakikayla bitiriyorum.
Yine, Mısır zindanlarında hâlâ işkence altında, hürriyetinden yoksun olan binlerce darbe karşıtı kişi Sayın Erdoğan'ın "Sayın Sisi" hitabını nasıl karşılamışlardır? Dolayısıyla, yine, Mısır'a kendi ülkelerine dönemeyen, Türkiye'de ve değişik dünya ülkelerinde sürgünde olan Mısırlılar "Sayın Sisi" hitabına nasıl karşılık vermişlerdir? Ve yine, rabia için meydanlara akan dindar, mütedeyyin, cemaat, ehlitarik hocalarımız, dini bütün insanlarımız "Sayın Sisi" lafından incinmişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın da buna mukabele etmesi gerektiğini ve bu konuda bir açıklık getirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla biz elbette diplomasinin ne olduğunu, ülkeler arası ilişkilerin ne manaya geldiğini bilenlerdeniz ama inşallah Sayın Cumhurbaşkanı bu vesileyle dış politika ile iç politika ayrımını yapar diye umut ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.