GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ'ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya ile İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta'nın 30 Ocak 2024 tarihli 54'üncü Birleşimde okunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yazısının yokluğunun, bulunmadığının tespitine dair dilekçelerinin işleme alınmamasıyla ilgili tutumu hakkında usul görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:31.01.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk işliyorsa gerekçeden karara gidilir, hukuk işlemiyorsa karara gerekçe uydurulur. Kararını vermiş olanlar için gerekçenin ve delilin hiçbir önemi yoktur çünkü biz sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine dair mahkeme kararlarına da rastladık bu ülkede. Karara gerekçe uydurmak kararın hukuki olduğu anlamına gelmez. En kötü kararın bile altında koca koca hukukçuların gerekçeleri vardır. 12 Eylül askerî darbesini yapanların da kendilerine göre gerekçeleri vardı. Refah Partisinin kapatılma davasına "evet" diyen Anayasa Mahkemesi üyelerinin de hepsi koca koca anayasa hukukçularıydı ve hepsinin kendilerine göre uydurdukları gerekçeler vardı. Fazilet Partisi kapatılırken de altında anayasa hukukçularının imzası vardı ve kendilerine göre ürettikleri gerekçeler vardı. Merve Kavakcı'nın milletvekilliği düşürülürken de gerekçe uyduran hukukçular vardı. "367 milletvekili bu Genel Kurulda olmadan Cumhurbaşkanı seçilemez." diyen, anayasa profesörü olan ve gerekçe uyduran hukukçular vardı. 412 milletvekili başörtüsüyle ilgili bir kanunu bu Meclisten çıkarırken Anayasa Mahkemesinde o kanunu iptal edenlerin de uydurdukları gerekçeler vardı. Yine, AK PARTİ'nin kapatılma davasına karar veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin de uydurdukları gerekçeler vardı. 2002 yılında Sayın Tayyip Erdoğan için Yüksek Seçim Kurulu tarafından "Seçimlere giremez." diye alınan kararın altında da koca koca hukukçuların ürettiği gerekçeler vardı. Yine, 1997'de, Sayın Erdoğan'a okuduğu şiirden dolayı haksız bir şekilde ceza veren kararın altında da koca koca hukukçuların imzaları vardı.

Dolayısıyla bugün gerekçe üretmek bu konunun hukuki olduğu manasına gelmez, sadece, o gün gerekçe üretenler bugün utançla anılıyor ama o olayın mağduru olan herkes bugün onurlu bir şekilde anılıyor. Bugün, bu konuya sizler gerekçe üretebilirsiniz, gerekçeler uydurabilirsiniz ama emin olun, vicdan sahibi hiç kimse bu konuda bir gerekçe ileri sürmeye bile tenezzül etmez, "Bu yok hükmündedir." der.

Dolayısıyla empati yapın, Merve Kavakcı'nın milletvekilliği burada haksız şekilde düşürüldüğü zaman oturup yerinizde sakin sakin bekleyecek miydiniz? "Sayın Erdoğan Meclise giremez." diye karar alındığı zaman oturup sakin sakin beklediniz mi? Elbette demokratik tepkilerinizi ortaya koyacaktınız ve sonuna kadar koymalıydınız. Bütün bu evrelerde biz de itiraz ettik. 367 milletvekiliyle bu Meclise Cumhurbaşkanı seçtirilemediği zaman neler hissettiyseniz bugün de aynı şeyleri hissetmek durumundasınız.

Sayın Meclis Başkanı, bütün bu süreçlerde bu uydurulmuş gerekçeler sizin içinizi acıtmıştı ama maalesef, bugün uydurulmuş olan o gerekçelerin sizin içinizi acıtmamış olması mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayınız.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Ben dün gece vicdan azabından dolayı başınızı yastığa rahatlıkla koymadığınızı çok iyi biliyorum çünkü eskiden darbe bildirileri TRT'de okunuyordu, şimdi siz Yargıtay 3. Ceza Dairesinin "Anayasa Mahkemesi yok hükmündedir." kararını burada tıpkı darbe bildirisi gibi okudunuz hem de alkışlar, protestolar arasında okudunuz. Meclis Genel Kurulunda bir sükûnet yoksa ara vermeniz gerekiyordu ama görevinizi o kadar kutsamıştınız ki hiçbir itirazı, hiçbir gürültüyü dinlemeden, bir an önce omuzlarınızdan onu atmak istediniz. Onu attınız ama vicdanınıza büyük bir yük yüklediniz Sayın Başkanım. Bunu tarih yazacak, hiçbir zaman unutmayın. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bugünler gelip geçecek ama hukuktan yana olanlar her zaman onurlu bir şekilde anılacak; darbecilerle beraber anılanlar ise maalesef boynunu bükecek. Ben AK PARTİ'li vicdan sahibi arkadaşların olduğunu çok iyi biliyorum ve onların vicdanlarına sesleniyorum: Bugünler gelir geçer ama onurlu birer madalyayı boynumuza takalım, her zaman hukuktan yana olalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Gelin, bu hukuksuzluğa, bu Anayasa'yı yok saymaya alet olmayalım diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)