GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'la ilgili kararın okutulacağını Genel Kurul açılmadan beş veya on dakika önce öğrendiklerine, yargı içerisinde siyasi kutuplaşmanın gün yüzüne çıktığına, Parlamento çatısı altında milletvekilliği düşürülecek kişinin isminden ve partisinden ziyade meseleye Anayasa temelli, hukuk esaslı bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğine ve İYİ Parti olarak demokrasiye olan inançlarından, Anayasa'ya olan bağlılıklarından ve hukuka sadakatlerinden asla taviz vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:30.01.2024

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, bu, Can Atalay kararının okutulacağına ilişkin düşüncenizi toplantı başlamadan beş veya on dakika önce öğrenmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla aslında bugün bu kısa konuşmada başka gündem maddelerim vardı ancak tabii, onu değiştirip şimdi bu meseleye ilişkin düşüncelerimi ben de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu, Yargıtayın Anayasa tanımaz hukuk skandalına -öyle anlaşılıyor ki- büyük Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da eşlik edecek. Yargı içerisinde siyasi kutuplaşma gün yüzüne çıkmış, Anayasa görmezden gelinmiş, hukuk siyasi saikler tarafından esir alınarak adalet keyfiyen işletilir hâle gelmiştir. Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku galip gelmiştir maalesef. "Hukuk" "anayasa" ve "adalet" gibi temel kavramları bünyesinde barındıran cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında böylesi vahim bir skandalın ortaya çıkması demokrasimiz adına üzüntü vericidir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi hukuki literatürden uzak, ideolojik düşünce temelinde bir tutum sergilemiştir. Bu kapsamda, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin almış olduğu karar ne yazık ki hukuki bir metinden ziyade siyasi bir irade beyanıdır. Yüksek yargı organlarının birbirleri arasında hukuka aykırı şekilde kararı yok sayma aşamasına varan bir restleşmeyi adalet sistemimiz açısından kaygı verici bir gelişme olarak takip etmekteyiz. Yargıtayın normlar hiyerarşisine göre en üstte bulunan Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgili olarak denetim yapma yetkisi bulunmamaktadır. Yargıtayın kendisini Anayasa'dan üstün görmesi kabul edilemez. Yargıtay hem normlar hiyerarşisini tanımayarak Türk hukuk sistemini parçalamış hem de kendisini millet iradesinin üstünde konumlandırmıştır.

Bugün Parlamento çatısı altında milletvekilliği düşürülecek kişinin isminden ve partisinden ziyade meseleye Anayasa temelli, hukuk esaslı bir bakış açısıyla yaklaşmamız gerekmektedir. "Can Atalay" ismi üzerinden Anayasa'nın ihlal edilebilme cüreti üzerine gelecekte uğrayacağımız olası hukuksuzlukların meşru görülmesinin ülkemiz üzerinde yaratacağı tahribatı görmek gerekmektedir. Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki biz İYİ Parti olarak Can Atalay'ın tarafında değiliz, biz hukuktan ve Anayasa'dan yana tarafız, biz devleti ebed müddet için olmazsa olmaz olan adaletten yanayız. Eğer ki Türkiye, hukuku adaletli bir şekilde işletilmeyen, Anayasa'sı istenildiği zaman askıya alınabilen bir ülke olarak konumlandırılmak isteniyorsa bilinmelidir ki toplumda bunun sonucu olarak türlü zorbalıklar açığa çıkacaktır. Adalet bir kere hukukun gereğine göre değil siyasi saiklere göre verilirse o ülkede yaşayanların can ve mal güvenliği tehlikeye girecektir. İktidar sahipleri eğer ki çoğunluğun gücünü baskıya dönüştürme gayreti içerisinde ise, bu durumun getireceği tek gerçeğin kontrol edilemez ve yaşanamaz bir toplum doğuracağı unutulmamalıdır. İşte bu yüzdendir ki kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasilerde uygulanması şart olan, tartışılmaz bir ilke olarak kabul edilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamamlayacağım Başkanım.

Yargıtayın ilgili ceza dairesi bu tutumuyla kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak mahkemelerin bağımsızlığına ve tarafsızlığına ve belki de en önemlisi milletimizin vicdanına şüphe düşürmüştür. Anayasa Mahkemesinin 2 kez aynı yönde verdiği karara rağmen Can Atalay'ın milletvekilliğini düşürmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendi eliyle kendi meşruiyetini ortadan kaldırmasına eş değer olmakla birlikte, Türk hukukunun artık Anayasa Mahkemesini tanımaması anlamına da gelmektedir. Anayasa'yı fiilen ortadan kaldıracak olan bu tehlikeli gidişatın durdurulması, gelecek nesillerimizin hukuk güvencesi altında yaşayabilmesi için bir zarurettir.

Bu vesileyle bir kez daha Anayasa'nın ilgili maddelerini hatırlatmak isterim: Anayasa'nın 11'inci maddesi: "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." Anayasa'nın 153'üncü maddesi ise "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir." şeklindedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, bitiriyorum.

Unutulmasın ki yüz yılını dolduran Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa'sında güvence altına alınmış bir hukuk devletidir. Eğer devlet var olacaksa eğer millet baki kalacaksa iktidar sahipleri yargıyı baskı altına alan yönlendirici kararlardan kaçınmalı ve yargıçların cübbesine düğme eklemeye çalışmaktan vazgeçmelidir.

İYİ Parti olarak biz, demokrasiye olan inancımızdan, Anayasa'ya olan bağlılığımızdan ve hukuka duyduğumuz sadakatimizden asla taviz vermeyeceğiz. Anayasa Mahkemesinin itibarsızlaştırılmasına, mahkemelerin kişisel hırsları yüzünden hukuka diklenmesine müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletini insan haklarına saygılı, Anayasa'nın üstünlüğünü kabul etmiş, demokratik ve bağımsız bir hukuk anlayışıyla ilelebet payidar kılacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Son kez uzatıyorum.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bu sebeple, sayın milletvekillerine Anayasa'ya bağlı kalacağımıza dair ettiğimiz yemini hatırlatıyor, bu konuda her bir milletvekilini hukukun ve adaletin gerektirdiği esaslara göre tavır almaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.