GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:50
Tarih:17.01.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belki de 28'inci Yasama Döneminde üzerine en fazla söz söylenen ve söylenecek hiçbir sözün kalmamış olmasına rağmen hâlâ Anayasa'ya aykırılığı giderilmemiş olan bir konuyu bugün bir kez daha konuşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türkiye, 1994 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı hâline geldi. 1987 yılında bireysel başvuru yolunu kabul etti. 1990 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin zorunlu yargılama yetkisini kabul etti. 2004'te de bir Anayasa değişikliğiyle -Adalet ve Kalkınma Partisinin güçlü bir Meclis çoğunluğuna sahip olduğu bir dönemde- başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere temel hak ve hürriyetlere ilişkin uluslararası sözleşmelerin Anayasa ve yasaların üstünde olduğuna dair bir düzenlemeyi de değerli Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri Türkiye'yle tanıştırdı. Bu yetmedi, hani bugün diyorlar ya "Anayasa Mahkemesi süper temyiz mahkemesi değil." diye, işte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine tam da bir süper temyiz mahkemesi görevi yüklediler ve dediler ki: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin hak ihlallerine dair kararları yeniden yargılama sebebi olur." Yani siz süper mahkeme yetkisi tanıdığınız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine o yetkiyi tanıyorsunuz ama millî iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin de önemsediği Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili yargılama yetkisini bu hâliyle etkisiz hâle getiriyorsunuz maalesef.

Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili incelemeleri bir temyiz incelemesi değildir çünkü bireysel başvuru, kamu gücünü kullanan otoritenin bir ihlale yol açması durumunda müracaat edilen bir yoldur. Zaten Yargıtayın denetiminden geçmeden bir karar aleyhine Anayasa Mahkemesine müracaat edilemez. Tabii bir şekilde Anayasa Mahkemesinin önüne giden her karar Yargıtayın ya da kesin inceleme mercilerinin denetiminden geçmek zorundadır, laf kalabalığı yapmaya gerek yok.

Bir diğer önemli husus: Yargıtayın kararını temyiz incelemesi olarak incelemiyor Anayasa Mahkemesi çünkü ister ilk derece mahkemesi olsun ister istinaf olsun ister Yargıtay olsun bir karar verdiği zaman o karar artık bir kamu gücü hâline geliyor yani kamu kişinin hakkını ihlal ediyor. Burada incelenen bir Yargıtay kararı değil, Yargıtayın bir hak ihlalinin, Yargıtayın kamu gücünü kullanarak yapmış olduğu bir hak ihlalinin olup olmadığını tespittir. Bu tespit varsa Anayasa Mahkemesinin tespiti gidermeyle ilgili çözüm yollarına da uymak durumundayız.

Son söz Meclis Başkanlığına: Anayasa Mahkemesi kararları yasama organı için de bağlayıcıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Sayın Meclis Başkanım, hadi, 3. Ceza Dairesi buna uymuyor "Ben de uymuyorum Anayasa Mahkemesi kararına." mı diyeceksiniz? Çünkü o karar yasama organını ve sizi de bağlıyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(Saadet Partisi sıralarından alkışlar)