| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 24.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Böylesi bir iklimde konuşmak biraz zor ama biz zoru başarmak zorundayız ve konuşmalıyız; bu Meclisin zaten görevi de konuşmak ve sorunlara çözüm bulmaktır. Bu topraklarda kırk yıldır devam eden bir çatışmalı süreç yaşıyoruz, her gün Anadolu'nun yoksul çocukları patır patır ölüyorlar ve biz bu acıyı hep yüreğimizde hissediyoruz. Son iki gündür bu kürsüde böylesi çok ilginç sözler, tehditler, hamaset, ne derseniz hepsi var. Bunların hiçbirinin bir çözüm olmadığını biliyoruz. Sevgili Ahmet Arif aynen şöyle diyor: "Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim./Olmalı zaten/Olmazsa, insan olmaz yüreğim." Biz de bu canları yüreğimizden bir parça olarak görüyoruz. Anadolu'nun yoksul çocukları... O sıvasız evleri gördük hep beraber, yıllardır o evlere ateş düşüyor ve oralarda büyük acılarıyla aileler baş başa kalıyorlar. Oysaki çözüm yeri bu Parlamento, sürekli tezkerelere onay veriyor, sürekli Anadolu'nun yoksul çocuklarını ölüme gönderen ve sokakları tetikleyen söylemler ve konuşmalara hep birlikte tanıklık ediyoruz.
İki gündür sosyal medyada olup bitenleri görüyoruz. Aynen şöyle, diyor ki: "Türk Silahlı Kuvvetleri HDP'yi, BDP'yi, bütün binaları yerle bir etmelidir." Şurada yarattığınız iklimin sonucudur. Yani sokakları bu şekilde eğer örgütlerseniz sokaklar da bunları söyler. Diyor ki: "Türkiye genelinde HDP binaları yerle bir edilmeli ve yakılmalıdır." Biz bunlara yabancı değiliz, bunlar geçmişte yaşandı; HDP binalarının nasıl ateşe verildiğini, Kürtçe konuşan ailelerin nasıl kurşunlandığını da biliyoruz. Bu eser de bu Parlamentodaki hamaset dilinin bir ürünüdür. Çok ilginçtir, bakın, böylesi kaç takipçisi olan birinin görüntülenmesi 462 bin; 6 binin, 7 binin üzerinde yine beğeni alıyor.
Şimdi, size, asıl başka bir şey göstermek istiyorum. Şurada, bir sosyal medyada bir paylaşım var, bu paylaşımı yapan Eril Alperen Emir. Bu, birkaç gün önce bir çatışmada yaşamını yitirdi, Ankaralı bir teğmen. Ne diyor biliyor musunuz, sizlere sesleniyor, diyor ki: "Savaş, savaşmayana güzeldir." Asıl burada sizleri kastediyor, sizleri; bu savaşta yaşamını yitiren birisi. Size sesleniyor, diyor ki: "Biz, yoksul Anadolu çocukları gidiyoruz, ölüyoruz." Siz, ey Parlamento, bana gösterin, geçmişten bugüne kadar, kırk yıllık süre içerisinde hangi milletvekilinin çocukları ve yakınları ölmüş; asla, ölmüyor ama savaş kararlarını ve savaşın faturasını yoksul Anadolu çocukları yaşıyor. Böylesi bir keyfiyet de yok ve çıkıp burada sürekli vatan, millet ve sokakları tetikleyen... Buna hiçbirinizin, hiçbirimizin hakkının olmadığını söylüyorum.
Bakın, şu kürsüde, 2012 yılında, yine bütçe görüşmelerinde, bu ölen er ve erbaşlarla ilgili kanun teklifi hazırladık; çıktık, onları bu kürsüde söyledik. Şurada oturuyordu apoletli insanlar, onlara döndüm, dedim ki: Bakın, bunları ölümün üzerine gönderiyorsunuz ama onları orduevine almıyorsunuz, onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorsunuz. Sonra, Genelkurmayın açıklaması "Aramıza nifak sokuyor." Valla nifakın en büyüğünü siz yapıyorsunuz.
Şimdi, buradan açık ve net olarak söylüyorum, burada, yine bu kürsüde, 2013 yılında bir çözüm süreci vardı; hepimiz umutlanmıştık. Diyarbakır'da büyük bir Nevroz kutlaması vardı, bu kutlamada Türkiye'nin dört bir tarafında barış isteyenler Diyarbakır'da toplandılar. Oradaki manifestolarda "Erciyes Dağı ile Ağrı Dağı kardeş olacak." "Meriç ile Dicle kardeş olacak." "Demokratik bir cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz." deniyordu. Ben de çıkmıştım şu kürsüde Sayın Erdoğan'a "Hüda'dan başka kimseye övgü yağdırmam ama bu topraklarda barışı sağladığınız için size övgüler yağdırıyorum." demiştim. O gün öyle dedim, bugün de söylüyorum, bu topraklarda barışa ihtiyacımız var, bu topraklarda birbirimizi ötekileştirmeye hiç kimsenin hakkı yok. Evet, Sayın Erdoğan önemli bir siyasal aktördür, Sayın Bahçeli de öyledir. Sizlere sesleniyorum: Sizler Amin Maalouf'un dediği gibi, ömrünüzün gün batımındasınız, bizler de öyleyiz. Bu topraklara yapabileceğimiz en büyük iyilik bu kanı, bu şiddeti durdurmaktır; varsanız biz de varız. Bakın, burada oturuyoruz, bedel mi diyorsunuz, taşın altına el koymak mı? Bedenimizi, başımızı taşın altına koymaya hazırız; bunu yapabilirseniz biz varız. Bunu yapmalısınız, Türkiye'nin ihtiyacı olan tek şey barıştır. Evet, Sayın Erdoğan bunu yapmalı, 2013 yılında başlattığı bu süreci yeniden hayata geçirmelidir; Türkiye'nin ihtiyacı olan tek şey budur. Köprüler, hanlar, saraylar hepsi gelip geçicidir ama bu topraklarda barışı inşa ederseniz bu ülkenin azizi olursunuz. Bugün bu Parlamentoyu, hepinizi, 600 milletvekilini, bütün siyasi parti liderlerini göreve davet ediyoruz. Böylesi günlerde çıkıp sokakları tetiklemek yerine çözümü ortaya koyma... Ya, orada, eksilerde, bir metre karın içinde plan o askerler niye orada? Yok mu, oturup konuşamaz mıyız? Oturup çözemez miyiz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen laf atmayınız. Ben yürekten sizleri göreve davet ediyorum. Ben bu topraklarda barışın inşa olmasını hayat bulmasını istiyorum.
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Ya, ne göreve davet ediyorsun? PKK'yı göreve davet ediyorsun!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Bırak, orada sabahtan beri...
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Savaş devletler arasında olur!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Bak, bağırma, bağırma, bağırma! Haddini bil! Haddini bil! Terbiyesiz adam! Terbiyesiz adam!
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Hadi oradan! Hadi oradan!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Terbiyesiz adam! Sabahtan beri insanlar konuşuyor, sen orada hamaset yapıyorsun. Terbiyesiz adam!
BAŞKAN - Sayın Sakik...
SIRRI SAKİK (Devamla) - Lütfen susturur musunuz.
BAŞKAN - Sayın Sakik ama siz de kaba bir dille konuşmayın. Bakın, siz yaralayıcı bir dil kullanıyorsunuz, yapmayın bunu.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Kendisi laf atıyor, ona söyleyeceksin.
Alışmışsın değil mi, alışmışsın? (AK PARTİ ve DEM sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen Genel Kurula hitap edin. Sayın Sakik, Genel Kurala hitap edin.
Evet, buyurun, Genel Kurula hitap edin.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben Genel Kurala hitap ediyorum, kendi sabahtan... Bu Parlamentoda bir yaylacılar var, otururlar oraya, etraflarına toplarlar milletvekillerini ve sonrası hamaset yapalar. İşte, asıl Türkiye'nin bundan...
Bakın, ben Erdoğan'ı, ben Bahçeli'yi göreve davet ediyorum, gelin bu ülkenin azizi olun.
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Kimseyi göreve davet etme, sen PKK'ya laf söyle! Senin kim olduğunu biliyorum! (DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben kana, şiddete karşı...
Bana parmak sallama! Hadsiz!
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Hadi oradan!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Haddini bil! Sen haddini bileceksin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sırrı Bey, lütfen konuşmanıza döner misiniz?
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Sen haddini bil!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Sen haddini bileceksin! Terbiyesiz adam!
BAŞKAN - Sayın Sakik... Sayın Soylu...
Sayın Sakik, lütfen Genel Kurula...
SIRRI SAKİK (Devamla) - Başka hiçbir şey bildiğin yok. Şu sokakları, şu masayı tetiklemekten başka hiçbir şey bilmiyorsun. Terbiyesiz adam!
SÜLEYMAN SOYLU (İstanbul) - Hikâye anlatma!
SIRRI SAKİK (Devamla) - Şimdi, son sözümdür arkadaşlar. Bunu zaten tanırız, biliriz; tükenmiş, bizim üzerimizden var olmaya çalışıyor.
Ben, burada, bakın, 2012 yılında evladımı kaybettim. Sayın Cumhurbaşkanı o dönem Başbakandı, yurt dışındaydı, beni aradı; taziyelerini bildirdi, kendisine şunu söyledim: "Ben acılardan süzülerek geldim, evlat acısının ne olduğunu biliyorum. Sizden tek bir ricam var, bu topraklarda barışı sağlayın. Gelin, bu toprakların azizi olun." Bugün de bunu yeniden seslendiriyorum: Bu toprakların, bu tür, sadece şiddet üzerinden prim yapanlara değil... Gerçekten vicdan sahibi olanların sesi dinlenmelidir. Ve bunlarla birlikte, biz, hayatı gelin, birlikte inşa edelim. Gelin, bu topraklarda kanı ve şiddeti birlikte durduralım. Biz, gerçekten bu konuda samimiyiz. Samimiyetimizle ilgili ne istiyorsanız hodri meydan, gelin...
Sürekli kavga ve şiddeti değil, müzakereyi masaya yatıralım diyor, hepinize saygılar sunuyorum.