GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:23.12.2023

EVRİM RIZVANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu DEVA Partisi adına selamlıyorum.

Sözlerime başlarken Irak'ta şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri esnasında bakanlık sunumlarında ihmal edildiğini düşündüğüm bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Çevre ve iklim değişikliği konusu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının neredeyse hiç değinmediği bir konu. Bu Bakanlıkta çevre var, bu Bakanlıkta iklim değişikliği var, keza görev tanımında da var ancak ne Bakanın gündeminde ne de Bakanlığın bütçesinde çevre ve iklim değişikliği var. Siz iklim değişikliğiyle mücadeleyi önemsemeyebilirsiniz, hatta kalkınmamızın önüne geçiyor diye de düşünebilirsiniz ancak ekonomik istikrarımızı, toplumsal refahımızı ve ulusal güvenliğimizi doğrudan etkileyen bu konu yokmuş gibi davranamazsınız. Sayın Çevre Bakanının Genel Kuruldaki konuşmasını geçen hafta dinledik, tam otuz üç dakika on bir saniye sürdü, Bakan 28'inci dakikanın sonunda çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili birkaç kelam etme gereği duydu. Konuya verilen önem bütçede de maalesef aynı, çevre ve iklim değişikliği programı için ayrılan bütçe sadece 13 milyar 434 milyon TL; yanlış anlaşılmasın, tüm bakanlıklardaki ödenekler de dâhil bu rakama. Programa ayrılan rakamın genel bütçeye oranı sadece yüzde 0,12; bırakın genel bütçeye oranını, Bakanlığın bütçesine oranıysa yüzde 4,9 sadece. Maalesef, Sayın Bakanın futbolculara bu ay başında prim dağıtmaktaki bonkörlüğünü çevre ve iklim değişikliği konularında göremiyoruz. Anlaşılan o ki Sayın Bakan için görev alanındaki konular kendi hemşehri spor kulübünün maç kazanmasından daha önemli değil. İklim mücadelesinde biraz samimi iseniz eğer, kafanızı kaldırıp şöyle bir etrafa bakmanız gerekiyor, çok uzak değil, Avrupa Birliği 2021-27 yılları arası bütçesinin yüzde 30'unu iklim değişikliğiyle mücadeleye ayırarak bütçesini tamamladı; bu oran bizde ise yüzde 1 bile değil.

Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri kapsamı, malumunuz, çok geniş, gelin şöyle bir çevre ve iklim değişikliği programına ayrılan bütçeyi yine bu alandaki mevcut maliyetlerle kıyaslayalım. Örneğin, AON'un Hava, İklim ve Afet Öngörüsü Raporu'na göre ülkemizde 2021 yılında taşkınlar ve orman yangınları sonucunda 690 milyon doların üzerinde bir ekonomik kayıp yaşandı. Bu rakamlar bizzat 14 Mart 2022 tarihinde dönemin Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi tarafından verilen bir veriydi. Üzerine konuştuğumuz bütçede hâlihazırda taşkınlar ve orman yangınlarından oluşan zararı dahi karşılayamıyoruz. Kaç hektar bu ülkede bir gecede kayboldu, kaç kişi taşkınlarda hayatını kaybetti bir hatırlayalım. Millî servetimiz yok oluyor ve biz bunu önlemeye dahi yetemiyoruz. Oysa iklim değişikliğiyle mücadelenin yolu yine iklim finansmanından geçiyor.

Buradan sormak istiyorum: Siz bu bütçenin hangi kısmını iklim değişikliğiyle mücadeleye ayıracaksınız? Siz bu bütçeyle hem iklim değişikliğine dair uyumu hem de azaltımı nasıl gerçekleştirebileceksiniz? On İkinci Kalkınma Planı'nda yazdığınız döngüsel ekonomiyi, sürdürülebilir kalkınmayı ve yeşil dönüşümü nasıl sağlayacaksınız? Kâğıt üzerinde güzel görünen süslü cümleler üretmek çok kolay. Peki, bu işin pratiği nasıl olacak? Mesela, tarımı ne yapacaksınız? Ya susuzluk ve kuraklığı ne yapacaksınız? Çiftçinin aşırı sıcaklardan zarar görecek mahsulünü alamamasına karşı şimdiden çareler üretmek lazım. Öteki türlü bırakın sebzeyi, meyveyi ihraç etmeyi, dışarıdan almak zorunda kalacağız.

Bu iktidar iklim değişikliğiyle mücadelede, çevreyi korumada güçlü bir siyasi iradeye sahip değil maalesef, zaten herhangi bir iklim politikası da yok. Eğer siyasi iradeleri olsaydı, İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde yani iklim karnesinde bir yılda tam 9 sıra geriye gitmezdik; eğer siyasi iradeleri olsaydı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği COP28 Zirvesi'nde 132 ülke yenilenebilir enerji arttırma taahhüdünü imzalarken Türkiye geride durmazdı hem de Türkiye gibi güneş potansiyeli çok yüksek olan bir ülkede, eğer siyasi iradeleri olsaydı iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli yutak alanlarımız olan ormanlar hektar hektar ranta açılmazdı.

Değerli milletvekilleri, çevre ve iklim değişikliği konularında samimiyet çok önemli. Samimi yaklaşılması için de öncelikle Bakanlığın yapılanmasında çevre ve iklim değişikliği konularının şehircilikten ayrılması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EVRİM RIZVANOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hem böylelikle Sayın Bakan dilediği kadar şehircilik konuşabileceği bir şehircilik bakanlığına, ülkemiz ise iklim karnesini güçlendirecek işlevsel bir çevre ve iklim değişikliği bakanlığına kavuşmuş olur. Lütfen, yanlış anlamayın, demiyoruz ki şehircilik önemli değil. Biz diyoruz ki: Yaklaşan iklim değişikliği felaketine karşı el frenini acil olarak çekmekte gecikmeyelim, korkmayalım, konuşalım ve gerekli bütçeyi ayıralım. İşte, o zaman hem sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilir hem de gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir Türkiye bırakabiliriz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.