| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 23.12.2023 |
SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen çok değerli vatandaşlarımız; sizleri ve Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Irak'ın kuzeyinde şehit düşen kahramanlarımızı rahmetle anıyorum. Yüce milletimizin ve Meclisimizin başı sağ olsun.
Kıymetli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli görevlerinin en başında bütçeyi oluşturmak geliyor. Bugün burada bütçe oylamasına katılan milletvekilleri Türkiye'nin sorunlarına deva olacak çözümleri ve bu çözümlere yeterli kaynakları getirdiklerine inanıyorlar mı? Bir bütçe ülke ekonomisine, vatandaşlara ve yatırımcılara güven verme, gelir dağılımını daha adil kılma, yoksulluğun giderilmesi amaçlarını taşımalıdır; oysaki, 2024'ün bütçesi bu amaçlardan son derece uzaktır. Bu bütçe memura, emekliye, öğrenciye ev hanımına, mavi ve beyaz yakalıya rahat bir nefes aldıracak çözümleri getirmiyor. Toplumun her kesiminden gelen ekonomik şikâyetlerin çözümü noktasında Hükûmetin atanmışları, vatandaşa ve hayatın acı gerçeklerine kulakları tıkamış durumda. Enflasyonun hırsızlık olduğu bir yerde, oynanmış TÜİK rakamlarıyla açıklanan maaş artışları 85 milyon vatandaşın hakkına girmek, ceplerinden para aşırmak demektir. Gelecek yıl memur ve emeklileri için verilmesi düşünülen yüzde 15 artı 10'luk artış hedefleri tutturamamasıyla meşhur olan Merkez Bankasının enflasyon tahmini olan yüzde 36'nın oldukça gerisindedir. Türkiye'de açlık sınırı 14.025 lira, asgari ücret 11.402 lira, milyonlarca emeklinin aylığı yalnızca 7.500 lira. Şimdi, bizlere aylardır anlatılan "Enflasyonla mücadelede vatandaşımızın yanında olduk." masallarını bir kenara bırakın artık. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ülke bütçesinden vatandaşlarımıza reva görülen açlık içinde yaşamak mıdır? Türkiye adım adım 90'lara, Sovyetler çöktükten sonra kurulan yolsuzluğun ve yozlaşmanın kol gezdiği ülkelere dönüşüyor, farkında değil misiniz? Vatandaşların karşısına çıkarak "Maaşları artıracağız." diyorsunuz ancak ekonomiyi düzeltmesi için sarıldığınız paranın patronuna ev bile bulamıyorsunuz. Ucuz PR çalışmalarınız vatandaşın acı gerçeklerini de örtmüyor.
Kıymetli milletvekilleri, devlet de siyaset de gerçeklik ister. Bu bütçe devletin yıllardır yerinde saydığının en bariz örneğidir. Bundan on sene önce bütçe içerisindeki yatırım harcamaları bütçenin yüzde 2,5'ini bulurken, 2026'ya kadar sadece yüzde 1,6'yı bulmayı hedefliyorsunuz. Bu ne demek? Bu, vatandaşlarımızın hayat standartlarının düşük olması, eskide, mazide kalmış bir yaşama mecbur kalınması demektir. Yatırım yapamıyorsunuz, kiraları durduramıyorsunuz, asayişi de sağlayamıyorsunuz ama hâlâ bize masallar anlatıyorsunuz. Çiftçisinden esnafına, işçisinden işverenine, memurundan sanayicisine, emeklisine, öğrencisine ekonomiden şikâyet eden, çözüm bekleyen tüm vatandaşlara Hükûmet acı reçeteden bahsetmekte, sabır rica etmekte ve tasarruf nasihati vermektedir. Peki, tasarruf neden devletin en başından başlamıyor? Ekonomide güven sağlamak için samimiyet de oldukça mühim değil mi? Herkese tasarruf nasihati veren Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı bütçesini 2 katına çıkarmakta hiç tereddüt etmiyor. Bu yıl günde 16 milyon lira olan sarayın bütçesi gelecek yıl günde 34 milyon liraya çıkarılıyor.
2024 bütçesinde vergi gelirlerinin de yüzde 75'e yakın artması öngörülüyor. Peki, bu yüzde 75 hangi vergiler derseniz, dolaylı vergiler; hepimizin yaptığı market alışverişi, akaryakıt gibi günlük olarak kullanılan ürünlerdeki KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler. Rant gelirlerini ve doğrudan vergileri hedefleyen hiçbir adım yoktur. Bu durum, vatandaşlarımızın önümüzdeki yıl da vergi artışları altında ezilmeye ve vergi adaletsizliğinin artmaya devam edeceğini ortaya koyuyor.
Herkesin fakir, herkesin eşit olduğu sınıfsız bir toplum olma yolunda giden Türkiye, ekonomik krizi çıkaranların keyiflerine bakmaya, devlet olanaklarıyla sefa sürmeye, yardım feryatlarına kulak tıkamaya devam ettiği, tabiri caizse, ziyafet çeken ama faturayı hep 85 milyon vatandaşa ödeten bir dertler coğrafyası olmuş durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SEDA KÂYA ÖSEN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Kıymetli milletvekilleri, dillerden düşürülmeyen Türkiye Yüzyılı bu mudur? Türkiye Yüzyılı, ekonomik imkânsızlıkların, geçim sıkıntısından kaynaklı sorunların her gün yüzümüze çarptığı, devamlı vatandaşın sırtına yüklenildiği bir yüzyıl mı olacaktır? Türkiye Yüzyılı'nda ülkemiz kolay para kazanmak için hırsızlığın, uyuşturucunun, fuhuşun kol gezdiği, imtiyazlı yabancıların çakarlı araçlarla vatandaşlarımızı öldürdüğü, sonra da ellerini kollarını sallayarak çıktıkları bir ülke mi olacaktır? Bu bütçe, bu Meclis, bu bakanlıklar insanımızın huzur ve güven içerisinde yaşaması için değilse ne içindir?
Hakkı savunacağız kıymetli arkadaşlar, hakkı savunacağız, hukuksuzluğu haykıracağız, yalana ve talana karşı dimdik duracağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)