| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 9'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 20.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Değerli Genel Kurul ve ekranları başından bu konuşmayı takip edecek olan sevgili halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, konuşmama başlamadan önce, size şöyle 1 lira göstereceğim. Yedi dakika kırk saniyelik bir konuşmam var, bu konuşmanın sonunda bu 1 lira birazcık daha değersiz olacak. Bakarız hep birlikte konuşma bittiğinde 1 liranın kıymeti ne kadar olacak? (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Yaklaşık olarak...
İSHAK ŞAN (Adıyaman) - Çok yaratıcı(!)
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Bunu yaratıcı buluyorsunuz, evet ama bu Genel Kurulun parlak ışıkları ve ihtişam altında siz yoksulluğu, açlığı, umutsuzluğu, o derin karanlığı göremiyorsunuz. O yüzden, ben size derin yoksulluğu yaşamış biri olarak anlatacağım, yoksulluk nedir onu anlatacağım; ben ev temizliğine giden bir annenin kızı olarak size anlatacağım; yoksulluk nedir; siz bilmiyorsunuz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Sizin tuzunuz kuru çünkü ev temizliğine gittiği evde ona kıyafet verilmesini bekleyip çocuklarını okula gönderecek ayakkabı edinme umudunda olan bir annenin çocuğu değilsiniz siz. Siz, babası sokağa çıkıp hamal pazarında bekleyip "O gün belki bir iş alırım." diye bekleyen babanın çocukları değilsiniz siz. Siz, dilini konuştuğu için, korucu olmak istemediği için toprağından sürülmüş, batıya sürülmüş, yoksulluk içinde terbiye edilmeye çalışılmış kişilerin çocukları değilsiniz. O yüzden, siz, ne yoksulluğu anlarsınız ne çaresizliği anlarsınız! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞEBNEM BURSALI (İzmir) - Her şeyi anlıyoruz biz, Allah'ın izniyle her şeyi anlıyoruz.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Siz, bize TÜİK'i layık görüyorsunuz, TÜİK'in verdiği verilerle para verip en uygun verileriyle cebimizden para alıyorsunuz. Siz, saray piyasasıyla yaşıyorsunuz, biz sokak piyasasıyla yaşıyoruz. O yüzden kalkıp oradan bize hiç laf atmayın.
Bakın, bugün buraya gelirken Üsküdar'da Marmaray'da bir kişi kendini tren raylarına bırakmıştı.
KEZİBAN KONUKCU (İstanbul) - 2 kişi o, 2.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Bu ülkede artık yaşama umudunu kaybetmiş, bu ülkede var olma umudunu kaybetmiş bir kişi kendini raylara bırakmıştı. O yüzden, öyle utanmazca konuşacağınıza önce ekonomik intiharlara bakın. İnsanların kendi çocuklarını "Eğer geçinemezsem, bugün de besleyemezsem en çok ne kadar gün besleyebilirim?" diye düşündüğü bir yerde, onlara evin kenarında fare zehirini bekletip "Açlıktan ölmesinler, o zaman ben böyle öldüreyim." diye bekleyen annelerin olduğu bir yerde bu utanmazlığa sahip olacak cesarete sahip olmamanız gerekiyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜİK tam olarak ne işe yarar? Ben TÜİK üzerine konuşacaktım ama TÜİK'in ne işe yarayacağını bilemedim. Başkanına bakayım dedim, Başkanın ismine yetişmek de imkânsız çünkü sürekli değişiyor.
Yine, hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede kalkıp ekonomik verilerden, verilerin güvenilirliğinden bahsedebilmek de zaten imkânsız. Bakın, Sayın Bakan, sizin memleketliniz olan, bizim Batman Kozluk İlçe Eş Başkanımız, yirmi dört saatlik avukat görüş yasağı da olacak şekilde gözaltında bulunuyor. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir zeminde, siz bize kalkıp nasıl ekonomik sürdürülebilirlikten, ekonomik kalkınma planlarından bahsedersiniz bilmiyorum. Bunu sizin de gizliden gizliye önemsediğinizi düşünüyorum açıkçası. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yerde buraya sermayeyi, parayı çağıramayacağınızı, o gittiğiniz kapalı salonlarda Gaye Hanım'la birlikte sermayedarları ikna etmeye çalışırken, onları ikna etmeye çalışırken hukukun üstünlüğünden bahsedemediğinizi ve bunun utancını taşıdığınızı biliyorum.
Bugün nasıl bir zeminde yaşıyoruz? İnsanlar markete gittiklerinde yoğurdun 10 lira da olabileceğine inanıyor, 100 lira da olabileceğine inanıyor. Yine, aynı şekilde, bakın, TÜİK bize ne yapıyor? Bu bahsettiğimiz TÜİK, yoğurdun 10 lira da 100 lira da olabileceğini belirleyen TÜİK, verileriyle bunu belirleyen TÜİK bize diyor ki "Ben sizi dikkate almıyorum. Benim için piyasa, saray piyasasıdır. Saray bana ne sorarsa onu yaparım. Ben 'Ne vereyim ağabeyime?'ci kurumuyum, ben Türkiye İstatistik Kurumu değilim." diyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün "Ülkede yoksulluk var." diyen insanlara "Sen ülkenin itibarını zedeliyorsun." deniyor.
Bakın, Sayın Bakan, Bloomberg'de bu ülkenin ekonomi politikalarıyla ilgili ekonomi hakikatlerini yazanlara soruşturma açıldı. Bloomberg, Bloomberg nedir? Bu ekonomi piyasasını, iktisadı yazan yerdir yani sizin ikna etmeye çalıştığınız sermayedarların okuduğu gazetedir. Bu gazeteyi yazanlara, burada yazan gazetecilere soruşturma açılırken nasıl kalkıp bize ekonomik bir sürdürülebilirlikten bahsedebilirsiniz; açıkçası bunu anlamıyorum, bilmiyorum. O yüzden de bakın -sonunda söyleyecektim başta söyleyeyim, belki aklınızda kalır- emekli maaşlarının asgari ücretin en az, en az, en az, en az, en az yarısı olması gerekiyor ve biz, asgari ücretin de en az 25 bin olması gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden bunu derhâl gündeminize koymanızı bekliyoruz.
Aynı şekilde ilaçtan, bebek bezinden, bebek mamasından, kadınların mecburi olarak kullandığı hiçbir üründen hiçbir şekilde vergi alınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yine, benzer şekilde cezaevlerinde mektup, iletişim haklarını kullanan insanların yaptığı masraflardan KDV alınmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Ve derhâl ve derhâl bize bu enflasyon oranını belirleyen TÜİK'in sepetinde ne olduğunu açıklamanızı bekliyoruz çünkü bu sepetten sanıyorum en son bir sibop çıkmıştı, şimdi ne var bilmiyoruz çünkü bizim sepetimiz ile TÜİK'in sepetinin aynı olmadığı kesindir.
Şimdi, bu TÜİK neyi hazırlamaz? TÜİK, vatandaşlık verilen seçmen sayısını açıklamaz. TÜİK, bize INTERPOL tarafından arandığı hâlde Türkiye'de vatandaşlık verilen kişi sayısını açıklamaz. Mesleklerine ve gerekçelerine göre ayrıştırılmış kaç bin nitelikli gencin yurt dışına gittiğini açıklamaz. Seçim öncesi bölünen, değiştirilen mahallelerin seçim tercihlerine, etnik yapılarına ilişkin verileri açıklamaz. Deprem bölgesine ilişkin veri açıklamaz. Kaybolan çocuklara ilişkin veri açıklamaz. Depremden sonra haber alınamayan yetişkin sayısına dair veri açıklamaz. Ev sahipleri ve kiracılar arasındaki cinayetleri, ev basmalarını, kundaklamaya varan şiddeti açıklayan veriyi açıklamaz. ENAG verisine göre harcayıp TÜİK verisine göre maaş alanların kaçının kredi kartı borç batağında yüzdüğüne, icralık olduğuna dair veriyi açıklamaz. Cumhurbaşkanının acele kamulaştırma kararları, rezerv bölge ilanlarıyla mülksüzleştirilen kişi sayısını açıklamaz. Türkiye topraklarının ne kadarının özel mülkiyete ne kadarının hazineye, Millî Emlaka ait olduğu veriyi açıklamaz, özel mülkü açıklamaz, bu arazilerin ne kadarının yabancılara ait olduğunu açıklamaz ve siyasi darbe tetikçisi olan kayyumların Millî Emlaktan bedelsiz alıp yakınlarına sattığı topraklara ilişkin vergiyi de açıklamaz. Vergi borcu silinen şirketleri de açıklamaz bu şirketlerin kaçının iktidar partisi milletvekilinin olduğunu da açıklamaz. İş bulmaktan umudunu kesmiş insan sayısını da açıklamaz. Tavan yapan kiraları karşılayamayıp sokakta yaşayan, az önce arkadaşımın bahsettiği bu tır kasalarında yaşayan insanları da açıklamaz. İşte, bu sebeple Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak biz bu bütçeye "hayır" diyeceğiz ve "hayır" derken bütün bu hırsızlığa, bu cebimizden çalınan paraya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akça Cupolo, lütfen tamamlayın.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - ...çözüm olarak halklarımıza çağrı yapıyoruz: Gelin, yerelden -yerinden yönetime- bu ekonomik tahribata yerinden çözüm bulmaya ortak olun. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinden aday adayı olun ve bu sistemi tam da yerinden değiştirin.
Bütün yoksulları, umutsuzları, açları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)