| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 18.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, ulaşım türü ne olursa olsun, kara yolu, demir yolu ve hava yolu kanalları açısından hem jeopolitik hem de jeostratejik bir konumdadır. Altyapıya ve ulaşıma yapılacak yatırımların öncelikle kalite, ardından kamu yararı ve maliyet kriterleri gözetilerek vatandaşlarımız için kullanım kolaylığı sağlaması önemlidir ancak ne yazık ki yol, köprü, tünel gibi konularda yatırımlarıyla övünen AK PARTİ'nin başarılı olmadığını hatta çok kötü bir yönetim sergilediğini buradan örneklerle kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.
Öncelikle, üzerinde konuştuğumuz bütçe kalemlerini kısaca değerlendirmek gerekirse 369 milyar 82 milyon 137 bin Türk lirası olarak belirlenen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesi, genel bütçeli kuruluşların yüzde 98,6 olarak arttığı bir bütçe döneminde yüzde 85 artarak gerekli payı alamamıştır. Bakanlığın diğer bakanlıklara oranla bütçedeki payı yüzde 3,35 olarak gerçekleşmiştir. Dünya ticaretinin yüzde 65'inin yoğunlaştığı, yine dünya nüfusunun yüzde 70'inin yaşadığı Avrasya coğrafyasının incisi olan ülkemize yapılan yatırımlar ziyadesiyle yetersiz ve eksiktir, propagandası yapıldığı gibi bir gelişme ve değişim de yoktur. Vereceğim örneklerle konuyu daha açık anlatmak istiyorum; iktidarın çok sevdiği yap-işlet-devret modeliyle aziz milletimizin cebinin nasıl boşaltıldığını, geleceğimizin nasıl ipotek altına alındığını dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyada kamu-özel iş birliği modeliyle yürütülen projelerin 3 trilyon dolara yaklaştığı görülmektedir. 1986-2021 yılları arasında toplam 262 kamu-özel iş birliği projesi gerçekleştiren ülkemiz, bunların yüzde 69'unu yani 181 tanesini AK PARTİ iktidarları döneminde gerçekleştirmiştir; bunlardan 42'si yol, 18'i havaalanı, 23'ü liman ve 1 tanesi demir yolu projesidir.
Kara yolu projeleri yetersiz, hava yolu projelerinin verimsiz yapılmasının yanında demir yolu projelerine neredeyse hiç önem verilmemiştir. Türkiye'nin nüfusuyla aynı düzeyde bulunan ülkelerdeki demir yolu hat uzunluğu çok daha fazladır. Dünya ülkeleri içinde son yıllarda artan yük ve yolcu taşıma değerine bakacak olursak Almanya'da Türkiye'nin yaklaşık 18 katı, Fransa'da 19 katı, İngiltere'de ortalama 15 katı, Rusya'da 29 katı, Çin'de 183 katı, Japonya'da ortalama 59 katı insan ve yük taşınmaktadır.
Bu veriler ışığında "Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan." diyerek kurulduğu günden beri demir yoluna önem vermiş cumhuriyetin her değeriyle çatışma içinde olan iktidar, siyasi ve iktisadi rantın bulunamayacağı alanlara yatırım yapmaktan kaçınmakta ve artan maliyetlerle mücadelede alternatif bir ulaşım yolu olan demir yollarına hak ettiği önemi vermemektedir. Demir yolları diğer yatırımlara mukayeseyle arka planda kalmakla birlikte, kullanım konusunda yıl içinde vatandaşlarımızın cebini zorlayacak şekilde pahalanmaktadır. Yüksek hızlı tren yatırımlarının devam ederek artması gerekmektedir. Mevcut hızlı tren seferleri son derece yetersizdir. Bunun yanında, yolculuk yapan vatandaşlarımızın en çok yakındığı konu, dokuz ayda 5 kere zam gelen bilet tarifeleridir. Bu, esasen, ekonominin ve ülkemizin nasıl kötü yönetildiğinin de bir göstergesidir. Demir yolu ve hızlı tren projeleri daha da genişletilmeli, kullanımı artırılmalı, vatandaşlarımızın erişilebilirliği konusundaki sorunlar ivedilikle çözülmelidir. Ancak görüyoruz ki geldiğimiz noktada, genel bütçeli kurumlar için 2024 bütçe teklifinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına yüzde 3,35 oranında ayrılan bütçe, demir yolu ve hızlı tren projelerinin genişletilmesi açısından yetersiz ve yatırım vizyonundan uzaktır. Söylediklerimi destekler nitelikte performans değerlendirmelerinde kümülatif demir yolu hat uzunluğu 2023 sonu için 15.195 kilometre olarak planlanmış ancak 13.913 kilometre olarak gerçekleşmiştir, önümüzdeki iki yıl boyunca da değişiklik öngörülmemektedir. Buradan hareketle, özellikle son on yılda yapımına başlanan ve hâlâ bitirilemeyen yüksek hızlı tren projelerinin akıbetini vatandaşımız sormaktadır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ'nin özellikle en çok övündüğü otoyol konusunu da inceleyelim. Ülkemizin 2017-2018 arasında yani AK PARTİ'nin parladığı dönemde sahip olduğu otoyol uzunluğu sadece yüzde 49 oranında artmıştır. 2007 yılında 1.900 kilometre olan otoyol uzunluğumuz 2018'de 2.842'ye çıkmıştır ancak aynı dönemde bizden daha küçük alana sahip olan İspanya, İrlanda, Macaristan hatta Türkiye'nin yarısından bile küçük olan Polonya gibi ülkelerde bizden daha çok otoyol yapılmıştır. Bu ülkelerden İrlanda yüzde 240, Romanya yüzde 194, Polonya yüzde 147 kat otoyol uzunluğunu artırmıştır. Malumunuz, yirmi yıldır meşhur bir "Yol yaptılar." sloganı dinliyoruz ama görünen hiç de öyle değil. "Otoyol" deyince otomobil konusunu da dile getirmek isterim. Bugün, ülkenin belli bir kesiminin refah seviyesine bakılarak "Ülkenin ekonomik durumu iyi." diyenler burayı iyi dinlesinler. Eurostat verilerine göre, Avrupa ortalamasında her 1.000 kişiden 560'ına birer araba düşmektedir; bu sayı Türkiye'de 157'dir yani her 100 kişiden yaklaşık 16'sına 1 araba düşmektedir. Bu oran, bizi kıskanan Almanya'da 100 kişiden 58 kişiye denk gelmektedir. Yollara bakıp yüzde 16'nın altındaki arabayı baz alarak "Millet zengin arkadaş." diyenler ve bu durumu toplumun tamamı refah içindeymiş gibi yansıtıp "Nankörsünüz." diyenler zannediyorum utanacaklardır. Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olan otoyollar dâhil bölünmüş yol uzunluğu 2023 yılında 29.516 kilometre olarak planlanmıştır ancak gelecek üç yıl boyunca da sadece 864 kilometre eklenecektir; üç yıllık artış yüzde 2,9'dur. Buradan bakınca her şey kâğıt üzerinde iyi görünüyor ancak performans değerlendirmesinde 2023 tahmini 138 kilometrelik eksikle raporlanmıştır. Tüm bu raporlardan anlıyoruz ki iktidar sınıfta kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl Osmangazi Köprüsü'nde 4-17 Temmuz tarihleri arasında 757 bin araç geçtiğini gururla duyuran Ulaştırma Bakanı, bu yıl yine "Osmangazi Köprüsü'nde tatilde rekor geçiş." diye duyurup 2022'deki döneme kıyasla geçişlerin yüzde 18 arttığını ve 643 bine yükseldiğini söylemiştir. Burada meseleyi dönem bazlı değerlendirmek doğru değildir. Tatil yoğunluğunda otoyolları kullananların sayısını yalana malzeme etmek, tamamen algıyı yönetme amacı taşıyan bir propagandadır. "Rekor geçiş" diye duyurulan dönemlerde 2022 yılı için günlük 54 bin, 2023 yılı ramazan tatili için 71.500 araç geçtiğini hesaplamak mümkündür. Gelin görün ki Osmangazi Köprüsü'nde devletin zarar etmemesi için güncel 190 TL'lik geçiş ücretinden günlük en az 230 bin aracın geçmesi gerekmektedir. Osmangazi Köprüsü'ne garanti ödemeleri 35 dolar artı KDV olarak yapılıyor, buna göre 40 bin araç güvencesine günlük yaklaşık 44 milyon lira ödememiz gerekmektedir. Her gün bayram yoğunluğu olsa bile bu rakamın yarısını bile karşılayamıyoruz.
Yine, Avrasya Tüneli'ni biliyorsunuz, 2016'da hizmete açıldı. Günlük 68 bin araç geçiş garantisi verilen tünel için bu sayı her yıl yüzde 5 oranında artacak. Sözleşmenin biteceği 2041 yılında günlük araç garantisi 77.202 olacak. Avrasya Tüneli'nin yapım maliyeti 1 milyar 245 milyon dolar; yıllık işletme maliyeti ve kredi faiz ödemeleriyle toplam 2 milyar dolar civarında maliyeti var. Hesaba göre 2041 yılında işletmeciye 4 milyar 685 milyon dolar para ödemiş olacağız. Kim ödeyecek? Milletimiz ödeyecek.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için de benzer durumu söyleyebiliriz. Yıllık 49 milyon araç geçiş garantisi verilen köprüden, 2022 yılında 34 milyon 700 bin araç geçmiştir ve garanti tutmamıştır; kalan miktar dolar kuruyla birlikte fazlasıyla milletimizin cebinden çıkacaktır.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanının soru önergemize verdiği cevapta 10 milyar 247 milyon euroya mal edildiği belirtilen İstanbul Havalimanı'nın basında çıkan haberlere göre 29 Ekim 2019'da hizmete açılan havalimanının açıldığı günden bugüne ekonomiye katkısının 80,7 milyar euro olduğu, kira getirisiyle birlikte Türkiye'ye toplam 117 milyar euroluk kazanç getirdiği duyurulmuştur. Bir yıl önce bu konuşmayı yapan dönemin Bakanı nezdinde yeni Bakanımıza sormak istiyorum: Üç yılda 117 milyar euro nereye harcanmıştır? 117 milyar euro günümüz kuruyla 3 trilyon 700 milyar TL yapmaktadır. Bahsedilen üç yıllık dönemin toplam bütçesinin yüzde 70'i, görüştüğümüz 2024 bütçesinin yüzde 33'ü kadar gelir elde edildiği söylenerek burada milletimiz yanıltılmaktadır. Bir havalimanının üç yılda koskoca bir ülkenin bütçesinin üçte 1'i kadar kazanç sağladığını söylemek gerçekle bağdaşmaz.
Yap-işlet- devret modeliyle yapılarak 2012 yılında açılan Kütahya Zafer Havalimanı'nı 2021 yılında 22.936 kişi kullanmıştır. Havalimanının 2021 yolcu garantisi 1 milyon 317 bin 733 kişi olarak belirlenmiştir; akıl alır gibi değil, 2022 yılında Zafer Havalimanı'nı 24.851 yolcunun kullandığı bilinmektedir, hata payı yüzde 98 olarak gerçekleşmiştir. Garanti ödemesi için 6 milyon 847 bin 676 dolar yani güncel kurla hesaplarsak yaklaşık 200 milyon lira civarında ödeme yapılmıştır. Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından açıklanan verilere göre, bu yıl benzer şekilde yüzde 96 oranında sapma olacaktır. 50 milyon avroya mal edilen havalimanına tutmayan garanti ödemeleriyle 2021 yılı sonu itibarıyla 52,8 milyon euro ödenmiştir. Bu hesaba göre havalimanının parası milletimizin cebinden çoktan çıkmıştır. Bu durum, öngörüsüzlüğü de aşarak ülkemiz ve milletimiz adına kul hakkına girmekten başka bir şey değildir.
Değerli milletvekilleri, kuralların istisna, istisnaların kural hâline geldiği AK PARTİ iktidarında Kamu İhale Kanunu'muz yaklaşık 200 kez değişikliğe uğramıştır. Bir iktidar neden İhale Kanunu'nu 200 kez değiştirir? Kamu İhale Kurumunun yayınladığı 2023 Kamu Alımları İzleme Raporu'nda, 892 milyar 700 milyonluk kamu alımının 862 milyar 637 milyonluk kısmını -yani 96,63'ü- istisnaya dayalı alımlar oluşturuyor. Yine bu istisna kısmının ayrıntılarına bakacak olursak 2023 yılının ilk altı ayında pazarlık usulüyle yapılan alımların 397 milyar 265 milyonluk genel toplamın içinde 21/b'ye göre yapılmış istisna mal, hizmet alımı ve yapım işinin toplamı 387 milyar 367 milyon olarak gerçekleşmiştir. Bu oran da tam tamına yüzde 97,5 demektir. 2020 yılında yüzde 90'ları aşan, 2021 yılında yüzde 89 olan, 2022 yılında yüzde 91,3 olan özellikle pazarlık usulü içindeki 21/b'ye göre istisna alımlar, AK PARTİ döneminde artık istisnadan kanuna dönüşmüş durumdadır. Mecburi hâlde kullanılması gereken bir usul, artık keyfî hâle gelmiştir. 4734 no.lu Kamu İhale Kanunu kapsamındaki istisna meselesi, özellikle kamu alımlarında büyük kul hakkına çanak tutan bir uygulamadır. Buradan sözde yerli ve millî iktidarımıza sesleniyorum: Ülkemize ve milletimize bu kötülüğü yapmaya hakkınız yoktur. Büyük proje ve hizmet diye propaganda yapılan bu yatırımların rasyonel olarak verimli yapılmadığı ve gecikmelerin ülkemizi ve milletimizi büyük zararlara soktuğu aşikârdır.
Son olarak, özellikle gençlerimiz ve internet üzerinden işlem yapan herkes adına bir konuyu daha dile getirmek istiyorum: Türkiye, internet hızı açısından dünyanın birçok ülkesinin gerisindedir. Speedtest Global Index 2023 Kasım ayı verilerine göre, Türkiye sabit internette 38,12 megabit hıza sahiptir. Bu hızla 182 ülke arasında 109'uncu sıradayız. Acı olan ise şudur ki savaşta olan Ukrayna'da bu hız 72,42 megabit, Filistin'de 64,82 megabittir. Elektronik haberleşme altyapılarını iyileştirmemiz ve yeni nesil altyapılar kurmamız gerekmektedir. Zayıf internet ağı ve yavaşlığına rağmen bir de Avrupa'dan daha pahalı internet kullandığımızı ne kullanıcılara anlatabilirsiniz ne de gençlerimize. Her fırsatta, gençlerimizin dünyanın farklı ülkelerinde kendi akranlarıyla mücadele etmesi gerektiğinden bahsediyor ve işler istediğiniz gibi gitmeyince de yeni nesilden şikâyet ediyorsunuz. Siz onların mücadele edecekleri ortamı hazırlandınız mı ki şikâyet etme hakkını kendinizde görüyorsunuz?
Gençlerin yanında değilsiniz, bari mücadelelerinde daha fazla gölge edip onları yormayın diyor, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)