| Konu: | İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil'in 36 sıra sayılı 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 37 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin altıncı tur görüşmelerinde aleyhinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine, atanan bakanlar meselesine, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve her iki bakanlığın personeline teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 17.12.2023 |
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Uzun bir çalışma günü ama daha devam edeceğiz, en uzun çalışacağımız bütçe görüşmesi olacak çünkü oylamalarımız var.
Konuşması bölündüğü için biraz kaynar gibi oldu ama önemine binaen ifade etmek istiyorum. Sayın Saliha Sera Kadıgil konuşmasında şöyle bir cümle söyledi: "Cennet anaların ayağı altında diyorsunuz ya." Bu bizim söylediğimiz bir söz değil, bu, Peygamber Efendimiz'in söylediği bir ifadedir, hadistir, bizim için önemli bir ifadedir yani böyle dalga geçilecek bir şey değildir bizim için.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Dalga geçmiyorum, ikiyüzlülüğünüze vurgu yapıyordum.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - İsminiz de Saliha olduğu için anlamını gayet iyi bileceğinizi düşünüyorum. Ben bunu burada ifade etmek istedim, konuşma bölündüğü için -orada söylemek isterdim bunu- sadece izah etmek için, burada altını çizmek için ifade ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, buradan geleceğim şu "atanan bakanlar" meselesine. Ben hatırlıyorum, geçtiğimiz dönemdeki bütçelerde en çok konuşulan konu şuydu galiba: Parlamenter sistem ve başkanlık sistemi tartışmasıydı. Bu dönem şu ana kadar neredeyse hiç duymadım, belki ileriki günlerde duyabiliriz. Bunun sebebinin, öyle zannediyorum, bu en son geçtiğimiz seçimle alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani artık herhâlde bu sistem içerisinde bir kurgu yapılarak siyaset planlanıyor diye düşünüyorum. Sayın bakanlarımızın orada oturmasının sebebi zaten sistemin kurgusu böyle olduğu için. "Atananlar daha değersiz, seçilenler daha değerlidir." denilemez, bakanlarımız da değerlidir, milletvekilleri de değerlidir. O yüzden, buradan konuşurken bakanlarımıza "Siz böyle konuşamazsınız!" "Atanmışsınız!" falan diyerek tahkir etmek içinde bulunduğumuz hukuk sistemine, demokrasiye inancın olmadığının en önemli göstergesidir, bunu ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, birkaç cümleyle tamamlayacağım.
Özellikle, Aile Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız -ben bazen söylüyorum- marazlı, yaralı insanların bir Bakanlığı; çok problemli alan var. Bazen avukatlarda da ben bunu görürüm yani derdi olan bize gelir, Aile Bakanlığına giden insanlarımız, kadınlar böyle; yardıma, bakıma ihtiyacı olan çocuklarımız böyle; ihtiyarlarımız böyle; gaziler, şehit aileleri böyle; hep dertli insanlar sizin kapınızda. Öyle olduğu için de kolay değil, her şeyi mükemmel yapsanız, bir tek insanın hayatındaki azlık, problem, yokluk, onların hepsi, biliyorum, sizi ve kamuoyunu incitiyor, yaralıyor ve ben bütün gayretinizin, sizin de ekip arkadaşlarınızın da bunları minimalize etmek üzerine olduğuna inanıyorum. O yüzden biraz da morale ihtiyaç var yani yapılan iyi işler için de "Allah razı olsun." demek lazım. Bakın, bugün anlattı milletvekili arkadaşlarımız; 90'larda 2 kalem yardım varken bugün geldiğimiz noktada 57 ayrı başlıkta, farklı başlıkta daha inceltilmiş, daha üzerine çalışılmış yardımlarla insanların hayatı iyileştirilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben bu manada Sayın Bakanımıza, tüm ekip arkadaşlarına hassaten teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum, bugünkü dakik sunumu için de hassaten teşekkür ediyorum.
Şimdi, tabii ki Millî Eğitim Bakanımızın işi de çok zor. Neden zor? Türkiye'nin en büyük çalışan kadrosuna sahip. Bir taraftan her eve giren, çocuklardan dolayı her evle teması olan bir Bakanlık. Herkesi idare etmek, her evle alakalı söyleyecek sözünün olması kolay değil ama Ali Mahir Bey de ifade etti, biz de Anadolu çocuğuyuz yani ben Tokat'ta, siz Tarsus'ta okudunuz. Biz okullara geldiğimizde kitaplarımızı kendimiz gidip alıyorduk. Ben çok iyi hatırlıyorum; sıraya girerdik, günlerce kitap gelmez, beklersiniz, şimdi çocuklar geliyor, kitaplar önlerinde. Üniversiteye geliyorsunuz, evvelden harçlar vardı, biliyorsunuz -kredi, harç alırız falan- şimdi onu da devlet ödüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Son cümlem.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Zengin.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Artık hiç kitap alamıyor çocuklar, kırtasiyeye giremiyor çocuklar, kalem alamıyorlar ya!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Yurtlar... Ben Vezneciler'de kaldım, bak, bütün samimiyetimle söylüyorum, ben hiç akan su görmedim, hiç akan su görmedim yurtta. Arkadaşlarım hatırlarlar, böyle bir ufak şişe suyla, böylesine ihtiyaç... Şu anda Vezneciler'e beraber gidelim mi? Öneriyorum, gidelim kadın arkadaşlarımızla -bir kız yurdudur çünkü- şu anki hâlini bir görelim, şu anki hâlini. O yüzden, artık 1 milyon çocuğumuz yurtlarda kalıyor. Bunlar yeter mi?
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Yirmi iki sene oldu, ayıp ya! Bunları söylemeniz bile ayıp!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Tabii ki daha, daha, daha fazlasını yapalım ama günün sonunda, bu kadar emek verildikten sonra, işte, bürokratları, çalışanları... Ben de başta yine Millî Eğitim Bakanımız olmak üzere -YÖK Başkanımız burada- tüm arkadaşlarımıza gayretleri için hassaten teşekkür ediyorum. Belki daha sonra söyleme imkânı da olmayabilir, bu saatte ve daha ilerleyen saatlerde de çalışmaya devam eden milletvekillerimize de bütçe çalışmalarına verdikleri destek için de hassaten teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)