GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:17.12.2023

CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar ve bürokratlar, ekranları başında ya da dijital mecralarda bizi izleyen kıymetli yurttaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Hasan Bitmez'e Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, Saadet Partisi mensuplarına, Kocaeli halkına ve tüm ülkemize başsağlığı diliyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Yüce Meclisi ve anayasal hakkı gereği burada olması engellenen Hatay Milletvekilimiz Şerafettin Can Atalay'ı buradan saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder." şeklinde ifade ederek önemini vurguladığı eğitim alanının bütçesini konuşmak için toplanmış bulunuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bugüne kadar, geçmişten bugüne katkı yapmış tüm öğretmenlerimize, eğitimcilerimize ve eğitim camiası mensuplarına şükranlarımı sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, eğitim bir ülkenin gelişmesi, çağdaş medeniyetlere ulaşmasında en doğru yoldur, gelecek için çok önceliklidir. Peki, sayın milletvekilleri, eğitim alanında ülkemizdeki durum nedir? Bugün sabahtan bu yana dile getirildi, yirmi bir yılda AKP iktidarında 9 Millî Eğitim Bakanı değişti, Bakanların ortalama ömrü iki buçuk yıl oldu ve her yeni Bakan döneminde bir öncekinin yaptıkları yerle bir edildi. Örneğin, dönemin Müsteşarı olan mevcut Millî Eğitim Bakanımız, daha bir önceki dönemde uygulamaya alınan ve minicik okul öncesi yavrularımızın ihtiyacı olan yemek uygulamasını tasarruf bahanesiyle kaldırdı sayın arkadaşlarım. Hatta, "Okul öncesi eğitim ücretsiz olacak." diyen yine bir önceki Bakanın tersine, okul öncesi eğitime katkı payı getirildi. Selefinin ve Cumhurbaşkanının mülakatların kaldırılacağına yönelik seçim öncesi vaatlerini yok saydı, "Mülakat gibi mülakat yapacağız." diyerek, bugüne kadar Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarının partizanca doldurulduğunu da itiraf etmiş oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Bu örnekleri artırabiliriz, bunlar çok değil sadece bir yıl içinde yaşananlar.

Sayın Cumhurbaşkanının "Eğitim alanında başarısız olduk." sözleri bir itiraf olarak hafızalarımızda. Yirmi bir yıllık dönemde eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırıldı, dinselleştirildi ve iktidarın ideolojik hedefleri için araç hâline getirildi. Dindar ve kindar nesiller yetiştirmek için eğitim araçsallaştırıldı, Millî Eğitim Bakanlığının tecrübeli ve nitelikli kadroları yok edildi, eğitimin niteliği her geçen gün azaldı, piyasacı eğitim anlayışı hâkim oldu, kamusal ve parasız eğitimden uzaklaşıldı, nitelikli eğitim özel okullardan satın alınır hâle geldi.

Eğitimin niteliğini en nesnel gösterge olarak uluslararası araştırmalardan anlayabiliriz. Çok yeni açıklanan 2023 PISA araştırması sonuçlarına göre, Türkiye okuma becerilerinde 2003 yılında 35'inci iken 2022 yılında 36'ncı, matematikte 33'üncüyken bugün itibarıyla 39'uncu, fen alanında ise 33'üncüyken 34'üncü olmuştur. Sayın Bakan, sayın iktidar milletvekilleri; iktidar olduğunuz 2003'e göre her kademede geriye gitmiş olmanın başarı neresindedir? Buyurun, açıklayın bize. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlar, eğitimde başarı doğrudan bugün konuştuğumuz bütçeyle ilgili. Bakın, 2016 yılından bu yana gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde ve merkezî yönetim bütçesi içerisinde eğitim bütçelerinin payı 2016'da yüzde 19,24'ten bugün, 2023'te yüzde 14,56'ya gerilemiştir. Yine, 2002 yılından bu yana Millî Eğitim bütçesinin yüzde 81'i personel gideri hâline gelmiştir. Yatırım bütçesi yüzde 17,8'den yüzde 9,15'e kadar gerilemiştir.

Değerli arkadaşlar, burada ileri matematik bilmemize gerek yok; ortak gayemiz eğer milletimize hayırlı olmaksa, faydalı olmaksa buradan gerçekleri söylemek ve birlikte çözüm üretmek zorundayız. Bu bütçeyle eğitimin sorunlarını çözmek mümkün değildir sevgili arkadaşlar. Peki, bu bütçe tercihleriyle, bu yatırım tercihleriyle iktidar neyi hedeflemektedir? İktidarın bütün çalışmaları üzerinden baktığımızda Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili istatistikleri bir gözden geçirelim. 4+4+4 eğitim modelinin uygulanmasından bu yana ilkokul düzeyinde okullaşma oranı yüzde 98,9'dan yüzde 93,85'e, ortaokul düzeyinde yüzde 93,1'den yüzde 91'e, yine -köy okullarının sayısı da- 18.432 köy okulu kapatılarak 3,2 milyon öğrenciden 623 bin öğrenciye gerilemiştir. 450 olan imam-hatip lisesi sayısı 1.714'e, 71 bin olan öğrenci sayısı 476 bine çoğalmıştır; imam-hatip ortaokulu sayısı 3.432'ye, 95 bin öğrenci sayısı ise 700 bine yükselmiştir. Bu tercihin sonucu olarak -bunlar bir tercihtir- bugün genel liselerde derslik başına 30, mesleki ve teknik liselerde 24, imam-hatip liselerinde 12 öğrenci bulunmaktadır sevgili arkadaşlar. Özel okul sayısı bu iktidar döneminde 4.600'lerden 14 binin üzerine çıkmış, 535 bin olan öğrenci sayısı 1 milyon 670 bine ulaşmıştır. Burada artan rakamlar eğitimdeki tercihleri göstermektedir. Yine, yatılı okulların sayısı azaltılmış, öğrenci sayısı 270 binlerden 49 binlere inmiştir ama bununla beraber, yatılı okullar kapatılırken Aladağ'da, Karaman'da olduğu gibi çocuklarımız tarikat ve cemaatlerin yurtlarına gitmek zorunda bırakılmış, AKP bu alanı tarikat ve cemaatlere maalesef terk etmiştir. Yine, taşımalı eğitim artırılmış, 15.397 okul 18 binin üzerine çıkmış ve her gün 1,2 milyon öğrenci -özel okullardaki, özel servislerdeki öğrencilerden bahsetmiyorum- taşınmaktadır ve açık öğretime bu yıl itibarıyla 450 bin öğrenci geçmiştir, bu öğrenciler evlerine hapsedilmişlerdir.

Gelelim deprem bölgesine. Depremin üzerinden on bir ay geçmesine rağmen bölgedeki konteyner okullar hâlâ birçok yerde kurulamadı. Millî Eğitim Bakanlığı şubat ayından bu yana bölgedeki okulların durumuyla ilgili sağlıklı bir veri paylaşamadı. Öğretmen ve öğrencilerin barınma, beslenme, ulaşım sorunları çözülemedi. Yıkılan, ağır hasar alan ya da kullanılamaz duruma gelen okulların yerine yenileri yapılamadı, bölgedeki birçok okulda ikili eğitim devam ediyor sevgili arkadaşlar. Öğrencilere servis sağlanamadığı gibi, çocuklarımız saat uygulaması nedeniyle karanlıkta yıkıntılar arasında okullarına gidip gelmektedirler. Sıcak yemek verilemiyor, kırtasiye yardımı yapılamıyor, özel okulda çalışırken işsiz kalan eğitimcilerin mağduriyetleri giderilmiyor, deprem bölgesindeki öğretmenlerimizin ek atama talepleri, feryatları, maalesef bu iktidar tarafından duyulmuyor sevgili arkadaşlar. Yirmi bir yıllık AK PARTİ iktidarında öğretmenlik mesleğinin saygınlığı maalesef yok edildi. Öğretmenler "ücretli, sözleşmeli öğretmen" "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" şeklinde beş farklı şekilde istihdam edilmeye başlandı. 2002 yılında 540 lira maaş alan bir öğretmen kazancının dörtte 1'ini kiraya ayırırken bugün tek başına kirayı ödeyemez hâle gelmiştir. Yirmi beş yıl görev yapmış bir öğretmen 24.563 lira almaktadır, yalnızca Merkez Bankası Başkanınız değil öğretmenlerimiz de ailelerinin yanına taşınmak zorundadır sevgili arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında ücret almaktadırlar, özel okullardaki öğretmenler ise maalesef -yine Sayın Bakanın Müsteşar olduğu dönemde çıkan yasa nedeniyle- asgari ücret düzeyinde maaş almakta, emekleri sömürülmektedir. Ücretli öğretmenler ki tam bir emek sömürüsüdür, devletin bir ayıbıdır... 80 bin ücretli öğretmenle eğitim işleri görülmektedir, kadrolu atamalar yapılmamaktadır. Öğretmenler atama beklerken ücretli öğretmenler 10.600 lira maaşla çalışmaktadırlar, birçoğu da sadece 7-8 bin lira maaş almaktadırlar. Öğretmenlerin bugün itibarıyla öğretim yılına hazırlık ödeneği 2002 yılında yaklaşık 1 asgari ücrete denk gelirken bugün sadece yüzde 12'sidir. Sınıf annelerini kaldırmak yetmiyor Sayın Bakan; temizlik personelinin, yardımcı personelin, idari personelin, destek personelin sorunlarını nasıl çözüyorsunuz, esas bunları anlatmanız lazım sizin Mecliste. (CHP sıralarından alkışlar)

Bütün bunlardan yola çıkarak EĞİTİM-İŞ'in yaptığı araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 94,6'sı maaşlarının yeterli olmadığını, yüzde 84'ü çocuklarının ihtiyacını karşılayamadığını, yüzde 50'si başka bir iş bulursa geçebileceğini, yüzde 75'i gelecekten ümitli olmadığını, yüzde 54,2'si birinci derece yakınlarından yardım aldıklarını belirtmektedirler.

Şimdi, dönemin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gaziantep'te yaptığı bir konuşmayı okumak istiyorum size: "Yahu!, bir sürü bölüm öğretmenimiz boşta geziyor; resim öğretmeni matematiğe, müzik öğretmeni beden eğitimi dersine giriyor. Niye? Öğretmen ihtiyacı var. Ama bakın ki işe, bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor. O zaman, niye okutuyorsun bu öğrencileri, yazık değil mi? 'Öğretmen almıyorum.' de, bu evlatlarım okumasın boşuna. Ama biz iktidar olunca, inşallah, boşta öğretmen adayı olmayacak." demiş muhalefet partisi lideri Tayyip Erdoğan. 2002 yılında 68 bin olan atanamayan öğretmen sayısı bugün 1 milyonu aştı sevgili arkadaşlar; bunun neresi başarı, bunun neresini anlatıyorsunuz siz insanlara? (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özçağdaş.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (Devamla) - Bu getirdiğiniz bütçe yatırımı artırmak yerine, geleceği hedeflemek yerine gericiliği önceleyen bir niteliğe sahiptir. Bu bütçe, tasarruf tedbiri olarak, muhalefetin sıkıştırmasıyla bir önceki dönemde, seçim öncesi zoraki koyduğunuz okul öncesi çocuklarının öğününü kaldırmaktır. Bu bütçe, en az 100 bin atama talep eden öğretmenlere kadro vermek yerine asgari ücretin altında maaşlarla ücretli öğretmen olarak emeklerini sömürmektir; 2022 KPSS sonuçlarıyla ek atama sözü verilen öğretmenlerimizin, deprem bölgesinde zor koşullarla çifte mağduriyet yaşayan öğretmenlerimizin, emektar ücretli öğretmenlerimizin sorunlarını görmezden gelmektir; aynı işi yapan öğretmenleri farklı özlük hakları ve ünvanlarla çalıştırmaktır; 24 Kasımda öğretmenlerimize bir nebze nefes versin diye muhalefet tarafından önerilen 1 maaş ikramiye teklifini reddetmektir; "Mülakat kalkacak." diye seçimi kazanıp ardından hiçbir şey olmamış gibi "Mülakat gibi mülakat yapacağız." demektir; atama sözü verilen rehber öğretmenler çocuklarına kavuşacakları günü beklerken ÇEDES Projesi'yle imamları okula sokmaktır; çocuklarımızın birlikte spor yapmaları yerine kız ve erkek çocuklarının birbirlerinin maçını bile izlemesine engel olan çağ dışı zihniyetlerin rakamsal tezahürüdür. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın lütfen.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (Devamla) - Bu iktidar ahlaki olarak, vicdani olarak, insani olarak ve siyasi olarak çökmüştür, Öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim emekçilerinin, ailelerin ve en önemlisi, ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sorunlarını çözebilecek bir akla, vicdana ve niyete sahip değildir maalesef. Cumhuriyet Halk Partisi öğretmenlerimizin ve eğitim emekçilerinin tüm sorunlarının çözümünü önce dile getirecek, mücadelesini verecek ve iktidar olduğunda çözecek bir iddiayla yeni dönemde Millî Eğitim Bakanlığını adım adım izlemeye devam edecektir Sayın Bakan.

Görevde olan, zor şartlarda yaşamaya mecbur edilmiş öğretmenlerimize sabır, güç ve dayanıklılık diliyorum; dayanışma duygularımızı paylaşıyorum. Atanamayan öğretmenlere, sözleşmeli ya da ücretli öğretmen olarak emeği sömürülenlere, siyasi baskılar ve kayırmalarla hak ettikleri görevlere gelemeyenlere, yıllarını bu ülke için vermiş ücretli, emektar öğretmenlerimize, deprem bölgesinde yaşayan ama atanamadığı, ama okulu olmadığı için çocuklarından uzak kalmış, görev bekleyen öğretmenlerimize; buradayız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (Devamla) - ...her koşulda sizlerin hakları için mücadele edeceğiz, Cumhuriyet Halk Partisi her zaman yanınızda olacaktır.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)