| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 16.12.2023 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin bu turda görüşülen kısmı üzerine aleyhte söz aldım.
Hem hekim kökenli bir milletvekili hem de İçişleri Komisyonu üyesi bir arkadaşınız olarak müsaadenizle her 2 bakanlığa ilişkin uygulanan politikalarla ilgili değerlendirmelerim olacaktır. Önce Sağlık Bakanlığından başlamak isterim. "Sağlıkta dönüşüm" diye diye bugünlere geldik. Sistem şu an erişilemez, kaotik ve maalesef rezil bir hâl aldı. Randevu sistemi felç, şehir hastanesi işi kamunun kaynaklarını yağmalamanın, uluslararası sermayeye kaynak aktarmanın bir aracı hâline getirilmiş. Hastaya müşteri muamelesi yapan sisteminiz "Paran varsa sağlık hizmetine ulaşırsın, paran yoksa canın cehenneme." diyor âdeta. Hekimler ve bütün sağlık çalışanları iktidar eliyle hedef tahtası hâline getirildi. Sayenizde artık çıkıp rahatlıkla "Eskiden yapamazdık, şimdi doktor dövebiliyoruz." diye konuşanlar var.
Sayın Bakan, Komisyon toplantısında bir hareket yapmıştınız, şu anda da bu hareketi görmemek için beni izlemiyorsunuz. Hekimlerin sırf para için yurt dışında çalışmak istediğini ima ettiniz. O gün de söyledik, siz hekimleri hiç anlamamışsınız ama biz sizi çok iyi anladık, o para sayma hareketinizi de hastane patronu olan biri olarak el alışkınlığınıza veriyoruz. Niyetinizi de biliyoruz, icraatlarınızı da görüyoruz. Milletin parasını işte, az önce söylediğim "şehir hastaneleri" adını verdiğiniz, ticarethane gibi işlettirmek istediğiniz, uluslararası sermayeye kaynak aktarma tezgâhına evirdiğiniz sisteme akıtıyorsunuz. Devlet hastanelerini kapattınız; doktoru, hemşireyi, bütün imkânları şehir hastanelerine yığdınız; teknoloji mükemmel, otelcilik hizmeti on numara ama gelin görün ki sistemden randevu alabilmek, tedavi hizmeti alabilmek neredeyse mucize. Tedavi olunamıyor ancak sistem tıkır tıkır çalışıyor. Bu durumda vatandaş ne yapıyor? Çaresizce özel hastanelerin yolunu tutuyor. "Özel hastane" demek, sizin deyiminizle "para" demek, aynen bu harekette olduğu gibi. Şimdi de 2024 yılı bütçesinden para istiyorsunuz. Keşke bu parayı ve çok daha fazlasını halkın sağlığı için, daha nitelikli, ulaşılabilir ve parasız sağlık hizmeti sunabilmek için, sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığını verebilmek için isteseniz ama bu bütçeyi uluslararası sermayeye kaynak aktarmak için, sağlık hizmetine ihtiyaç duyan yurttaşlarımızı özel sektöre müşteri olarak paslamak üzere inşa ettiğiniz bu çarkı döndürmek için istediğinizi de biliyoruz. Komisyonda verdiğiniz para sayma hareketi tesadüf olamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim İçişleri Bakanlığına. Görev, yetki ve sorumlulukları yönünden gerçekten çok önemli bir bakanlık. Emniyet teşkilatımızın, Jandarmamızın, Bakanlığa bağlı diğer kurum ve kuruluşlarının mensuplarının zor koşullar altında gerçekten cansiparane, fedakârca görev yaptıklarını biliyoruz, görüyoruz. Çalışma koşullarının, özlük haklarının, mali haklarının hak ettikleri düzeye çıkarılması gerektiğini de her fırsatta vurguluyoruz. Hükûmeti, bu konuda daha önce verdiği sözleri tutmaya bir kez daha çağırıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Evet, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanların hatibi dinlemesine fırsat verirseniz doğru olur çünkü Sayın Bakanlar hatibi dinleyemiyor.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bravo!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen efendim. Lütfen daha sonra konuşalım.
Buyurun.
MURAT ÇAN (Devamla) - Az önce burada "İnsanlık merhamet üzerine kurulmuştur." diyen bir Sağlık Bakanı var, bir meslektaşına saygı duymayı gösterecek merhameti yok.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ne yapsın Sayın Bakan, milletvekilleri geliyor.
MURAT ÇAN (Devamla) - Aynı hekimlere... Aynı hekimlere...
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Murat Bey... Murat Bey, konuşmayın, orası boşalsın.
Sayın Başkanım, bu ne ya?
BAŞKAN - Evet, değerli milletvekilleri... Değerli milletvekili arkadaşlarım, lütfen Bakanlarımızın olduğu yerden ayrılalım, hatibi dinlesin.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sayın Hulusi Akar biraz duymuyor galiba.
BAŞKAN - Evet Sayın Hatip, buyurun. Efendim, siz buyurun. Sürenize bir dakika ilave ediyorum.
MURAT ÇAN (Devamla) - Ne bir dakikası Sayın Bakanım! Beş dakika, altı dakika verdiniz, ben şurada iki dakikadır konuşamıyorum.
BAŞKAN - Efendim, lütfen buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Başkanım, insicamı bozuldu hatibimizin. Süreyi baştan başlatın.
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade buyurun, arkadaşımız konuşsun yani Genel Kurula hitap etsin.
Buyurun Sayın Çan.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ama hâlâ devam ediyorlar. Sayın Başkan, hâlâ devam ediliyor, bakın, uyardınız.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bunlar bizim milletvekili arkadaşlarımız. Biz, Divan olarak kendilerine gerekli uyarıyı yaptık, bundan sonrası onların...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ama Meclis Başkanısınız, lütfen gereğini yapın.
MURAT ÇAN (Devamla) - Sayın Başkanım...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, sırtlarını size dönmüşler, Meclis Başkanına sırtlarını dönüyorlar.
BAŞKAN - Sayın Bakan, Sayın Akar... Genel Kurul...
MURAT ÇAN (Devamla) - Sanırım hasret gideriyorlar yani daha görüşebilecekleri yerleri yokmuş gibi.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
MURAT ÇAN (Devamla) - Sayın Başkan, az önce usul tartışması yapıyordunuz, size bırakıyorum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkanım, kürsünün arkasından laf söylüyorlar hatibe, böyle bir usul yok ki.
BAŞKAN - Sayın Çan, buyurun.
MURAT ÇAN (Devamla) - Bu Bakanlık ülkedeki güvenlik politikalarından sorumlu ve uygulanan politikalar sonrasında güvenlik alanında ortaya çıkan sorunlar, ülkemizin bugün içinde bulunduğu tablo bizi sorgulama yapmaya mecbur bırakıyor. Zamanım kısıtlı, o yüzden bir örnek veriyorum. Biz "Sınır namustur." dedikçe sizler sınırları kevgire çevirdiniz. Sonuçta, yabancı mafyalar, uyuşturucu baronları, kara para aklama işini yapanlar onlara tetikçilik yapanlar için ülkemiz güvenli bir liman, saklanma merkezi hâline getirildi.
Şimdi, Sayın Bakan sürekli organize suç örgütlerine yönelik yapılan Kafes operasyonlarının paylaşımını yapıyor "Şu uluslararası çete çökertildi, şu baron yakalandı, 'deport' edildi." diye. Dün, bu operasyonların 20'ncisi yapıldı, INTERPOL'ün kırmızı bültenle aradığı 2 ismin -biri Belçika'nın uyuşturucu baronu, diğeri ise Çin uyruklu bir suçlu- yakalandığı açıklandı.
Yine, en son 39'uncusu yapılan Narkogüç operasyonları aranan şahıslara yönelik yapılan ve en son 8'incisi gerçekleştirilen Çember operasyonlarında da zaman zaman yabancı uyuşturucu baronlarının suç örgütü üyelerinin yakalandığını biliyoruz. Sayın Bakan bunu büyük bir gururla ve kararlılık vurgusuyla kamuoyuna duyuruyor. Güvenlik güçlerimizin bu başarılı operasyonları elbette gurur verici ve güvenliğimiz için son derece önemli buluyoruz fakat Sayın Bakan, şu yönüyle de aslında Hükûmetinizin geçmiş dönem uyguladığı politikalarla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çan, lütfen sözlerinizi toparlayın.
MURAT ÇAN (Devamla) - ...Türkiye'nin nasıl bir bataklığa sürüklendiği tescillenmiş olmuyor mu? Dünyanın bütün suçluları, INTERPOL'ün kırmızı bültenle aradığı baronlar, suç örgütü liderleri, teröristler ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye girmişler. Hatta mülk edinme yoluyla Türk vatandaşlığı verilenler dahi olmuş, bu topraklar onlar için güvenli bir yaşam alanı olmuş ancak şimdi yakalanabilmişler. Bu zafiyetin kaynağını, buna sebep olan politikaları sorgulamayacak mıyız? Bunun izahını hepimizden önce sizin yapmanız gerekmez mi? INTERPOL'ün internet sitesine girin, bakın -ben bugün baktım- şu an 6.848 kişi kırmızı bültenle aranıyor. Bunların daha kaçı Türkiye'de yakalanacak? Bunun adı "başarı" mı olacak? Bunlar bu ülkeye ellerini kollarını sallayarak nasıl girdiler, bunun bir mahsuplaşması olmayacak mı? Benim Sayın İçişleri Bakanına 2 tane tavsiyem var: Bunlardan bir tanesi, geçmiş Bakanın evdeki albümünü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT ÇAN (Devamla) - Başkanım, söz vereceksiniz...
BAŞKAN - Sayın Çan, iki dakika ilave ettim.
MURAT ÇAN (Devamla) - Hayır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Konuşamadı ki Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Efendim, ben ettiğimi biliyorum. İki dakika ilave ettim süre, bir dakika da uzattım, üç dakika oldu.
MURAT ÇAN (Devamla) - Hayır, uzatmadınız.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Sağlık Bakanı kadar uzatalım.
BAŞKAN - Ya, uzattım arkadaşlar.
Lütfen, son sözünüzü söyleyin.
MURAT ÇAN (Devamla) - Geçmiş Bakanın albümünü temin edin, operasyonun adını "narko SS" koyun ve tek celsede bu işi bitirin; 39-49 tane operasyona gerek kalmasın. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, onur intiharı acısını yaşadığımız rahmetli hemşehrim Termeli Hakan Çalışkan dosyasını lütfen bir kez daha inceleyin.
Burada Defne Hastanesinden bahsetti Sayın Sağlık Bakanı. Açılışından bir hafta sonra su bastı Sayın Başkan.
Bunun dışında emeklilikte müktesep hak verdiklerini söyledi. Şu anda hekimlerin böyle bir müktesep hakkı yok, ek bir ödemeyle hekimlere katkı yapılıyor.
Onun dışında, diyetisyenler, psikologlar, çevre, sağlık teknisyenleri, diş teknisyenleri; bunların hepsi, yüz binlerce personel atama bekliyor. Bu konularda Sağlık Bakanı burada hiçbir şey söylemedi. Ben takdiri halkımıza bırakıyorum.
Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)