| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 16.12.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta içerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Kocaeli Milletvekili rahmetli Hasan Bitmez, bu kürsüde hakkı üstün tutmak amacıyla yapmış olduğu konuşmasını tamamladıktan sonra bir kalp krizi geçirerek yere düşmüş, maalesef, bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. Bu süreçte, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş ve Başkanlık Divanımız olmak üzere, siyasi partilerin Genel Başkanlarına, Grup Başkan ve Başkan Vekillerine, milletvekillerimize, özellikle Sayın Fahrettin Koca Bey'in şahsında bütün Bakanlarımıza ve ilgi alakalarını esirgemeyen herkese çok teşekkür ediyoruz. Elbette, bu önemli bir insani dayanışmaydı, bu vesileyle tekrar teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Kocaeli Milletvekilimiz rahmetli Hasan Bitmez'in bu kürsüde kutsal bir görev olan milletvekilliği ve muhalefet görevini ifa ederken, hakkı tutup yükseltme vazifesini yerine getirirken vefat etmiş olması sebebiyle Saadet Partisi ve Gelecek Partisi olarak oluşturmuş olduğumuz gruptan Saadet Partisinin 1 milletvekili eksilmiş oldu. Bunun üzerine, grubun devamı için iyi niyet bildiren, demokratik bir dayanışma için üzerine düşecek bir vazife varsa yerine getirmeye hazır olduğunu ifade eden siyasi partiler oldu, kendilerine teşekkür ediyoruz. Bu demokratik dayanışmayı somut bir hâle getirerek Saadet Partisinin milletvekili sayısını İç Tüzük'ün aradığı sayıya ulaştırmak için demokratik bir duruş ortaya koyan, bütçe görüşmelerinde Saadet Partisinin sesinin ve sözünün kesilmemesi için fedakârlık ve civanmertlikte bulunan Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in şahsında bütün Cumhuriyet Halk Partisine ve onların çalışma arkadaşlarına huzurlarınızda saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Bütün siyasi mülahazaları bir kenara iterek insani, vicdani bir sorumluluğu gösterdikleri bu dayanışmanın, Türkiye siyasi tarihinde, emin olun, troller hariç herkes tarafından ulvi bir davranış olarak hatırlanacağından ve Türkiye siyasi tarihine şerefli bir hareket olarak geçeceğinden ve biz millî görüş camiası olarak da sürekli anılacağından en ufak bir şüpheleri olmasın. Bu vesileyle kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Meclis çalışmalarında bu kürsüde söz kullanırken zaman zaman birbirimize sert eleştirilerde bulunabiliriz, zaman zaman birilerinin hoşuna gitmeyen görüşleri de burada dile getirebiliriz ama asla yapmamamız gereken bir şey var; utanç duyulacak, geriye dönüp baktığımız zaman ise utançla hatırlayacağımız söz ve davranışlarımızın asla ve asla olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilimiz olan Hasan Bitmez Bey siyasi yaşamında siyaseti sürekli veriye ve bilgiye dayalı olarak yapmıştır. Bir siyasi düşünceyi dile getirdiği zaman mutlaka onun belgesini ortaya koymuş ve mümkün olduğu kadar hakikatten ayrılmadan düşüncelerini ifade etme gayretinde olmuştur. O gün, bu kürsüde de yirmi dakikalık süre içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin dış politikada çizdiği zikzakları her zaman yaptığı gibi belgeleriyle ortaya koyarak burada efsane bir konuşma yaptı.
Biz, Adalet ve Kalkınma Partisinden bu kürsüye çıkarak rahmetli Hasan Bitmez'in sözlerini -olabilir- varsa yanlışlarını düzeltmelerini beklerken maalesef, hatibimizin sözünü kesmek için bir milletvekiline yakışmayacak tarzda sıralara vurarak bir kısım milletvekili arkadaşımız protesto etme gibi bir çirkin davranışta bulundular. Hasan Bitmez Bey de hiç o çirkin davranışlara cevap vermeden... Meclis Başkanımız da bir önceki gün "Beyler, Meclis sokak değil, konuşacak bir sözünüz varsa buyurun, kürsü burada, gelin, konuşun." demesine rağmen bir kısım milletvekili âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisini bir sokağa çevirerek, sıra kapaklarına vurarak protesto etmeyi tercih etmiş oldular.
Burada ifade etmek istediğim bir şey var: Mücadele de kavga da mertçe olur. Mücadelede de kavgada da kişi savunmasız kaldığı zaman mertliğin gereği, saldırıyı durdurmaktır, mücadeleyi durdurmaktır, insani değeri paylaşmaktır. Bu değeri burada bulunan bütün partiler ve Adalet ve Kalkınma Partisindeki çok önemli milletvekili arkadaşlarımız da gösterdi ve yere düşmesinden itibaren kendilerinin üzerine düşen insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirdiler ama tutanaklara yansıyan bir söz var. O söz, Türkiye Büyük Millet Meclisi için bir utançtır. Bu sözün hep beraber takipçisi olmamız lazım, 600 milletvekili olarak takipçisi olmamız lazım.
O söz neydi? Çünkü tutanaklara aynen öyle geçiyor, hatip bayıldıktan sonra... Tutanakta geçtiği için söylüyorum yoksa parti veya milletvekiliyle ilgilenmiyorum, davranış kimden gelirse gelsin davranışın kendisi kötü olduğu için söylüyorum. "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından 'Allah'ın gazabı böyle olur!'" diye bir söz tutanaklara geçiyor. Şimdi, ben, hatip düştükten sonra üzüntülerini paylaşan, ilk andan itibaren müdahale eden birçok AK PARTİ'li vekil olduğunu bildiğim için bu ahlaksızca, bu utanmazca sözün sahibini ortaya çıkarmanın hem Meclis Başkanlık Divanının vazifesi olduğunu düşünüyorum hem de 264 milletvekilli Adalet ve Kalkınma Partisinin vazifesi olduğunu düşünüyorum çünkü o söz "Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarından" diye tutanaklara geçmedi "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye geçti. Bu milletvekilinin kim olduğunun hiçbir önemi yok, ben herhangi bir isim de zikretmeyeceğim çünkü bu ismin kim olduğunu ortaya çıkarmak Adalet ve Kalkınma Partisinin görevidir. Şayet bu ismin kim olduğunu onlar ortaya çıkarıp ondan sonra kendisi nasıl bir davranış içerisine girerse o, o milletvekilinin problemi olur ama bu isim gizlenmeye devam ederse, bu isim açıklanmazsa Saadet Partisi ve kamuoyu olarak biz bu sözün sahibinin 264 AK PARTİ'li milletvekili olduğunu kabul etmek durumunda kalacağız. Onun için, 263 AK PARTİ'li milletvekilimizi zan altında bırakmamak için bu milletvekilinin kim olduğunun tutanaklara geçirilmesi şarttır, tarih bu utanç vesikasını yazmak zorundadır. (Saadet Partisi, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette hepimiz milletvekiliyiz, zaman zaman ağzımızdan arzu etmediğimiz sözler de çıkabilir. Özür dilemek, bu yaptığı davranışın insani olmadığını söylemek de insani bir durumdur, erdemdir. Dolayısıyla, bu konuda bir vazifeleri olduğunu ben buradan Adalet ve Kalkınma Partisinin burada görevli olan Grup Başkan Vekiline, milletvekillerine, Sayın Cumhurbaşkanına ve bütün Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine tekrar hatırlatıyorum. Ben sizin vicdanınıza şahit oldum bu süreçte, bu vicdanın lekelenmemesini sağlamak sizlerin elindedir. O kişiyi bulun, tutanağa ismini geçirin "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye utanç olarak girmesin, sadece ilgili vekili bu millet yargılasın. Yok bunu yapmayacaksanız kusura bakmayın, siz de o sözün sahibisiniz çünkü söz "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye geçti.
Bir diğer üzüntümü de şöyle ifade edeyim: Ben de İstanbul Milletvekili olmakla birlikte Diyarbakırlı bir kardeşinizim. Burada, bu değerli vekilimiz yoğun bakımdayken hayati riskinin yüksek olduğunun Sağlık Bakanımız tarafından da zikredildiği bir ortamda Mecliste bir mangal partisi düzenlendi ve ilgili milletvekilimiz "tweet"i paylaşırken "Meclisimiz kadim Diyarbakır koktu..." Ben de Diyarbakırlıyım; bizim gelenek ve göreneklerimizde -ki Anadolu'nun her yerinde böyledir- bir evde matem ve yas varsa aile büyükleri çocuklarını tembihler "Sakın ha, televizyonu açmayın, radyoyu açmayın, ola ki sesi komşuya gider, mahcup oluruz, ayıp olur." derdi. Ben kasıtlı olduğunu asla düşünmüyorum o davranışın ama hiçbir vicdanlı kişi çıkıp da "Ya, Sayın Vekilim, tamam, sizin böyle bir programınız vardı ama bizim bir arkadaşımız daha dün burada kalp krizi geçirerek yere düştü, şu an hastanede hayati riski yüksek bir şekilde tedavi görüyor, bizim bu mangal partisini yapmamız doğru değil." diyemedi mi diye üzüntülerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Kasıt olmadığını biliyorum ama bu davranışın doğru bir davranış olmadığını bugün biz birbirimize hatırlatmazsak yarın bir gün benzeri davranışların önüne geçemeyiz. O açıdan, biz kadim olarak bu Meclisin korkmasını istiyorsak acılarımızı ve sevinçlerimizi paylaşmayı bilmemiz lazım siyasi mülahazalarımızı bir tarafa bırakarak. Dolayısıyla bu konudaki üzüntülerimi de tekraren paylaşmak istiyorum. Ekonomik krizdi, böyle bir şey olur muydu olmaz mıydı; o, muhalefete dair bir eleştiridir ama hastanede bir çalışma arkadaşınız yoğun bakımdayken o gün yapılan işlerin kesinlikle ve kesinlikle utanç duyulacak bir davranış olduğunu, bu konudaki üzüntülerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarındaki birçok arkadaşımızın da maksadını aşan o görüntüden dolayı rahatsız olduğundan benim en ufak bir şüphem yok çünkü bu süreçte bütün siyasi partilerden çok kıymetli vekillerin ne kadar üzüldüğünü bizzat gözlerimle gördüm. Onun için, burada son bir sözle, Gandihi'nin onu öldürmek için karşısına dikilen kişiye söylediği "İşte buradayım, haydi gel öldür beni, belki cesedim sana bir şey anlatır." sözleriyle değerli milletvekilimizi saygıyla selamlıyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)