GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:16.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın dinleyiciler; sözlerime geride kalan yıllarda polis ve asker kurşunlarıyla katledilen Uğur Kaymaz'ı, Uğur Kurt'u, Dilek Doğan'ı; Gezi şehitlerinden Berkin Elvan'ı, Ethem Sarısülük'ü, Medeni Yıldırım'ı; Diyarbakır Nevruzu'nda katledilen Kemal Korkut'u anarak başlamak istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Öğretmen Aybüke Yalçın'ı da ansanıza!

ÇİÇEK OTLU (Devamla) - Polisin görev sırasında vatandaşlara karşı bütün davranışlarını tüzük, yasalar ve yönetmelikler belirlemektedir.

YAHYA ÇEKİL (İstanbul) - "Aybüke Yalçın" diye bir öğretmen vardı, onu da anın!

ÇİÇEK OTLU (Devamla) - Ne var ki coğrafyamızda bu tüzükler, yasalar ve yönetmelikler siyasal ve ideolojik şekillenme üzerine yapılmaktadır. Yani polisin ve jandarmanın kişilere yönelik uygulaması, ulusal, inançsal ve cinsel kimliğine göre âdeta mutat bir davranış biçimi hâline gelmiştir. Özellikle sol, sosyalist, devrimci, yurtsever kitle örgütlerinden biriyseniz, işçi sınıfı ve sendikalar adına açıklama yapıyorsanız mutlaka önünüzde polis ya da jandarma barikatıyla karşılaşırsınız. Onun belindeki silah, elindeki cop, plastik kelepçe, çantasındaki gaz, gözaltı aracı, polis merkezlerindeki nezarethane hücreleri âdeta birer işkence aracı hâline gelmektedir.

SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Yalan söylüyorsun, yalan!

ÇİÇEK OTLU (Devamla) - Ben yaşıyorum, görüntüler var, izlersiniz.

Aynı zamanda, polis ve jandarma sarayın etrafındaki rantçıların, patronların, çetelerin yani AKP il ve ilçelerinin güvenlik gücü hâline gelmiştir. Polis kamu gücü değil, siyasal iktidarın özel savaş gücüdür. Erdoğan ekranlardan talimat verir, gelir hâkimleriniz ve polisleriniz, harekete geçer, savcılarınız tutuklular.

SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Devletin hâkimi, savcısı onlar.

ÇİÇEK OTLU (Devamla) - Güvenlik ve yargının en basit işleyişi ve mantığı böyledir. Demokratik bir hakkınızı savunuyorsanız, sokağa çıkmışsanız herhangi bir polis ya da valilik sizi kesinlikle dinlemez, sadece koruduğu ve huzurunun kaçmasını istemediği iktidardır, iktidar, rantçı çeteleridir, faşist şebekeleridir; bunu görüyoruz.

Dün askerî vesayeti, "Ordunun tahakkümü vardı siyasal rejimin üzerinde." diyerek kaldırmakla övünüyorsunuz ama bütün bu yıllar içerisinde gördüğümüz sadece polis rejimini kurdunuz ancak yerine demokratik bir yapı kurmadınız; ordu devletinden polis devletine geçtiniz ve polis sayısını artırdınız, bekçileri aparatınız yaptınız. Evet, biz görüyoruz, polis şiddetiyle siyasal haklar engelleniyor, keyfî bir şekilde tüm gösteriler, özellikle de kürdistanda yasaklanıyor. Polis eliyle işlenen cinayetlerdeki artış, gözaltındaki kaybetme girişimleri ve katletmeler... İzmir'de üyemiz Deniz Poyraz'ı katleden polisin sırtı sıvazlandı burada ya da dün, Somali Cumhurbaşkanının oğlu bir motokuryeyi, emekçi bir motokuryeyi katletti, İçişleri Bakanlığına bağlı polisler tarafından, intihar ettiği süsü gösterildi. İşte, polis teşkilatınıza baktığımızda, gördüğümüz tek bir şey, son zamanlarda yapılan, çetelere yönelik uyuşturucu operasyonudur, çete operasyonudur, başka bir şey hâline gelmemiştir.

Polis, jandarma, halkın güvenliği için değil, sadece devletin ve sarayın güvenliği için vardır. Söz konusu siyasi iktidar olunca, sermaye sınıfının çıkarlarını korumak olunca halk düşmanlaşıyor, Kürtler düşmanlaşıyor, işçi sınıfı düşmanlaşıyor, partimiz terörize ediliyor, sosyalistler terörize ediliyor "Muhalefet edenlerin katli vaciptir." deniyor.

İktidar ile polis, jandarma gibi baskı araçlarındaki son şeyler basit ve görünürdür. Bakalım Akbelen'e; Akbelen'de insanlar doğanın talanını durdurmak istediler ama siz ne yaptınız İçişleri Bakanı olarak? Rantçı müteahhitleri korumak için doğa savunucularının karşısına yüzlerce jandarmayı yığdınız, gaz bombalarıyla müdahale ettiniz çünkü AKP böyle talimat verdi rantçılarını korumak için, sadece iktidardaki şirketleri korumak için.

Evet, biz kadınlar her gün sokakta katlediliyoruz, bunun önüne de geçilmiyor. Şiddete uğrayan, tehdit alan kadınlar polise başvurduğunda sonuç alamıyor, evine geri gönderiliyor. Evet, siz böyle kafa sallayabilirsiniz ama biz görüyoruz gerçekleri. Polis ölümüne kıl payı yaşayan kadınları değil, iktidarı ve iktidar yanlısı erkekleri koruyor çünkü iktidar partisi politikasında, Anayasa'yı hiçe sayarak -İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçti- sadece erkeği koruyan ve erkek egemen düzeni koruyan bir anlayışa sahip.

Uzman Çavuş Musa Orhan kürdistanda İpek Er'e tecavüz etti, kamuoyu oluşması sonucunda tutuklandı ve sonra serbest bırakıldı. Bir tecavüzcü bir Kürt kadınına tecavüz ettiği için yargılanmadı, bu yüzden de bu yargılamanın yapılmasını istiyoruz. Eğer siz her gün Kürtlere, sosyalistlere ve partimize "terörist" derseniz tabii, gösteri ve yürüyüşlerde polis karşımıza barikat kurar; tabii ki Konya'da Dedeoğlu ailemiz ırkçı bir şekilde katledilir. Eğer siz her gün LGBTİ+'ları düşman ilan ederseniz sokaktaki sivil faşistlerin ve tabii, gösteri ve yürüyüşlerde polisin hedefi hâline getirirsiniz. İşte, bu çark böyle işliyor, bu düzeniniz böyle işliyor. Bizzat Erdoğan'ın kendisi gece kararnameleriyle grevleri yasaklıyor. Urfa'da Özak işçilerine yapılanları herkes izledi, gaz bombalarıyla, jandarma coplarıyla müdahale ettiniz, yaptığınız tek şey budur. Evet, Hitler Almanyası da böyle yapıyordu; bütün herkes potansiyel suçludur, siyasal sisteminizde Kürt gençleri, kadınları, sosyalist gençler suçludur. O yüzden bir şafak operasyonuyla gözaltına alınıyoruz ve Kürt köylerinde jandarmalar eliyle baskı yapılıyor, köylülerimize işkence ediliyor ve katlediliyor, tüm toplumda ihbarcılık geliştiriliyor.

Evet, şimdi, değişen bir şey var mı? Bakan değişti ama sistem değişmedi. İstanbul'da bizim Gençlik Eş Sözcümüz Edanur'un polis işkencesiyle gözü şişirildi ve arkasında açıklama yapmak istediğimizde protesto ettiğimizde de aynı şekilde, bir kadın arkadaşımızın saçı koparıldı. Bu Meclis kürsülerinde hiç kimsenin saçı koparılmamıştır, vekiller duvara çarpılarak polis şiddetine maruz kalmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Otlu, lütfen, sözlerinizi tamamlayın.

ÇİÇEK OTLU (Devamla) - TİHV'in açıklamaları var, 1.201 kişi işkence başvurusunda bulunmuş, bunların çoğunluğu, yüzde 68,8'i Kürt, Amedli, Vanlı ve Cizrelidir. O yüzden de bizler tüm bu şiddete karşı çıkıyoruz. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak bu polisin ve jandarmaların halkımıza işlediği suçlara karşı; kadınların yaşam hakkını ihlal edenlere, işçi sınıfının sendikal haklarını, insanca bir ücret ve yaşam mücadelesini engelleyenlere, Kürt ulusunun eşitliğini ve özgürlüğünü isteyenlere, doğanın talanına göz yumarak buna karşı çıkanlara işkence uygulayanlara karşı, cezasızlıkla ödüllendirilmeye karşı mücadelemizden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz ve bunlara da boyun eğmeyeceğiz. Demokratik bir toplumu, emekçilerin haklarının esas alındığı bir toplumsal düzeni inşa edene kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)