| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 16.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehir hastaneleri skandalını anlatacağım, vekili olduğum Kocaeli Şehir Hastanesi itibarıyla.
Öyle bir kaymaklı iş yapılıyor ki. Müteahhide ücretsiz bir alan tahsis ediliyor, hastanesini yapıyor, devleti kefil gösteriyor, uluslararası kredi alıyor, binayı bitiriyor, ardından dolar üzerinden Sağlık Bakanlığı kiracı oluyor. Sağlık Bakanlığı kendi binasını bırakıyor, gidip kiracı oluyor dolar üzerinden, müteahhit şakır şakır para kazanıyor.
Peki, Kocaeli'de ne oldu biliyor musunuz? 2015 yılında şehir hastanesinin temeli atıldı, "İki yılda bitirilecek." denildi. Kaç yılda bitti biliyor musunuz? Sekiz yılda. GAMA-Türkerler ortaklığında ne dolaplar döndü, bilmiyoruz. En sonunda ne zaman bitirdiler, biliyor musunuz? 2023 Mayıs seçimlerinden önce apar topar açılışını yaptılar, hastane önünde miting yaptılar; Erdoğan geldi, orada açılış yaptı, seçim öncesi yetişsin diye. Eksikliklerle açıldı ve karşılığında da ilçelerdeki birçok hastane atıl duruma düşürüldü. Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, adı "eğitim ve araştırma" eğitimci yok. Gebze Fatih Devlet Hastanesi, hiçbir şeye yetemiyor, oraya 2'nci bir hastane lazım; yapılmıyor. Çayırova Devlet Hastanesi, temeli atılmış, gittim gördüm, Bakana da Komisyonda söyledim, ya, altı yedi yıldır bir çukur var, göletler var ve kargalar yuva yapmış; ne hastane var ne bir şey. Geliyoruz, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinin üçte 2 oranında hizmet kapasitesi düşürülmüş, yanık ünitesi kapatılmış, onkoloji kapatılmış. Kocaeli Devlet Hastanesinde üçte 2 oranında hizmet düşürülmüş. Benim de görev yaptığım İzmit Seka Devlet Hastanesinin hizmeti üçte 2 oranında azaltılmış, çalıştığım B blok kapatılıyor. Madem depreme dayanıklı değildi, yıllardır bizi, hekimleri, doktorları niye çalıştırdınız? Müteahhide bir ton tadilat masrafı ödemesi yaptılar, ardından da şimdi kapatıyorlarmış. Yürüyüş Yolu Semt Polikliniği binasına deprem sonrası güçlendirme yapılmış, şu anda rant için yıkılıyor. Bakın, ben iyi biliyorum konuyu, yıllarca Kocaeli'de sağlık hizmeti verdim. Geliyoruz, verem savaş dispanseri kapatıldı, Kocaeli Halk Sağlığı Laboratuvarı kapatıldı, Gölcük Devlet Hastanesi yıllardır bitirilemiyor; bir sürü skandal oldu, koca Kartepe ilçesinin devlet hastanesi yok, Alikahya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi kapatıldı. Bütün bu skandalların hepsi ne için, biliyor musunuz arkadaşlar? Şehir hastanesi para kazansın, bir de özel hastaneler şakır şakır para kazansın diye; özel hastanelerin çoğu AK PARTİ'li yöneticilerin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ Kocaeli İl Başkanı da bir doktor ve özel hastaneleri var ve sağlıkta Kocaeli çökmüş durumda. Bakın, biz "Niye hekimler gidiyor?" diye soruyoruz çünkü büyük bir usulsüzlük var, her tarafta hekimler kaçıyor.
Bakın, ben bir hekim olarak kendi şahsıma Kürt meselesinde barış istedim. Bir doktor yaşamı ister, bir doktor insan haklarını ister; bundan dolayı mesleğimden ihraç edildim, hâlen de iade edilmiyorum. Anayasa Mahkemesi beni iade etti, vekil olarak Meclise döndüm, hekim olarak görevime dönemiyorum. Şu saçmalığa bakar mısınız arkadaşlar ya? Buna 85 milyon güler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Vekil olarak dönmüşüm, hekimliğime dönemiyorum, kamu hekimliği yapamaz durumdayım, olacak iş mi? İşte, Sayın Bakan ne yapıyor, biliyor musunuz? Ha bire bölge idare mahkemesine savunma gönderiyor "Aman aman, Gergerlioğlu'nu iade etmeyin." Ya, benim gibi binlerce KHK'li arkadaşımız var; barış bildirgesine imza atmış, ihraç; Bank Asyada hesabın var, ihraç. Binlerce, on binlerce insanı zulmen ihraç ettiler, geri döndürmek istemiyorlar; hepsi de fasarya, başka bir şey değil.
Bakın, ben şunu da söylerim: Ben, bir Türk hekim olarak Kürt köylerinde görev yaptım; Iğdır'ın bir Kürt köyünde, Batman'da görev yaptım ve bilhassa Kürt teyzeleri anlamakta zorlandım çünkü Kürtçe konuşuyorlardı. Biz parti olarak önerge verdik "Hastanelere Kürtçe bilen tercüman verin." diye, reddedildi komisyonda. Niye reddedersin ya? Bakın, hastalığın tanısının, teşhisinin yarısı anamnezdir -tıp diliyle- yani hastayı anlamaktır, dinlemektir. Hastayı dinlemezsen teşhis yarım kalır bir kere, istediğin kadar tetkik iste. Ama yok; Kürt teyzeler, amcalar, derdini Kürtçe anlatamayanlar zor durumda.
Sadece sağlıkta mı? İşte, bakın, skandal Diyanette de var. Ya, Allah'tan korkun ya, bir de bunu Diyanet yapıyor. Türkçe hutbeler şurada, e-devlette yayınlanacak, 9 dilde yayınlanıyor, bir tek hangi dil yok? Kürtçe yok. "Neden ülkede Kürt sorunu var?" diye soruyorsunuz, değil mi? İşte bundan, bundan, Kürt sorunu bundan dolayı var. (DEM sıralarından alkışlar) 9 dilde yayınlıyorsun. Ya Muş'ta, Hakkâri'de kaç İspanyol var ya? İspanyolca varmış, Rusça varmış, bir Kürtçe yok ya; Allah'tan korkun ya, olacak iş mi?
Bakın, ben bir Türk hekim vekil olarak bundan çok rahatsızım, AK PARTİ'nin Kürt vekillerine özellikle şunu soruyorum: Ya, bunlar hiç kanınıza dokunmuyor mu? Size soruyorum: Kanınıza dokunmuyor mu ya? Bir tekiniz de çıkıp "Liderim, böyle şey mi olur?" diye niye demiyorsunuz?
Bakın, arkadaşlar, emekli hekimler, SGK ve BAĞKUR'lu olanlar son derece zor durumda. Yine, asistanlar, intern hekimler son derece zor durumda.
Bakın, ben şunu söylemek istiyorum: Geçen hafta hakikate hançer saplayan 3 olay oldu, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi, Vartinis davası otuz yıl sonra zaman aşımına uğradı. İkincisi, Yunus Emre Göçer, motokurye "İntihar." denildi ve ardından görüntüler ortaya çıkınca neler olduğu ortaya çıktı. Üçüncüsü, merhum Hasan Bitmez burada Filistin'in hakkını, Gazze'nin hakkını savunurken vefat etti.
Ben Vartinis'le ilgili şu fotoğrafı size sunuyorum: Bakın, zaman aşımından otuz yıl geçti. Ben mağduru buldum, Aysel Öğüt, konuştum kendisiyle, diyor ki: "Yüzbaşı Bülent dedi ki: 'Bu köyden intikamımı alacağım, gece gelip en az 20 ölü alırım buradan.' ve gece geldi. Ben kuzenimgilde yatıyordum, bir anda silah sesleriyle uyandık, anne-babam ve kardeşlerimin olduğu ev yanıyordu. 'Beni tutmayın askerler, kardeşlerimi kurtarayım.' dedim, beni tuttular. Yüzbaşı Bülent'in otuz yıldır yargılanmasını bekliyorum." Şuradaki gördüğünüz çocuklar hangi suçtan dolayı öldürüldü arkadaşlar, sorarım size? "Bülent Yüzbaşı niye ailemi öldürdü?" diye soruyor Aysel Öğüt; nasıl tutuklanmadı ve kaçmasına göz yumuldu? Şurada gördüğünüz çocukları anlattı. Bakın, baba Mehmet Nasır, Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan ve Cinal bebek yakılarak öldürüldü ve bu devlet." Güya hukuk devleti deniliyor ya, ne hukuk devleti ya, devlet bile kalmamış ortalıkta; otuz yıl geçmiş, zaman aşımı veriliyor, Yüzbaşı Bülent'in kaçmasına müsaade ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, lütfen tamamlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Olacak iş değil bu arkadaşlar!
Yine, bakın, Yunus Emre Göçer'e "İntihar." denildi, belgeler, görüntüler ortaya çıktı ve İçişleri Bakanına soruyorum: Bu ne hâldir Sayın Bakan? Polisleriniz intihar süsü verdi.
Yine, bitmedi, bakın, Hasan Bitmez Filistin gerçeklerini anlattı ve yalanladınız İletişim Başkanlığıyla; ne olduğu ortaya çıktı, dün Ticaret Bakanı "Evet, biz ticaret yaptık." dedi burada. Ben burada, bu kürsüde bunu defalarca anlattım, merhum Hasan Bitmez anlattı, oradan bir sürü bağırdılar "Allah'ın gazabına uğradın." diye, Allah'tan korkun ya!
Bakın, son olarak da soruyorum: Sinan Ateş cinayetinin üstünden bir yıl geçti. Cinayetin yardımcısı Tolgahan Demirbaş eski MHP'li Olcay Kılavuz'un evinde bulundu. Serdar Öktem, MHP'li, hâlen tutuklu ve bir yıldır, Sayın Bakan, sorarım size: Özel Harekât polisleri bu katilleri Ankara'ya taşıdı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ben size sorarım "Bu iddianame niye hazırlanmıyor?" diye, tüm kamuoyuna da soruyorum. "Suç işleri bakanı vardı o zaman, bana ne?" mi diyeceksiniz? Hayır, şu anda siz Bakansınız.
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, süreniz doldu, teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Suç işleri bakanının marifetiyle belki, bu cinayetin işlenmesi sağlandı fakat Sayın Bakan, şu anda sizsiniz Bakan; bunu aydınlatmanız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)