GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:15.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Saadet Partisi Milletvekili Sayın Hasan Bitmez'in ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyorum. Umarım böyle elim hadiselerin yaşanmaması için gerekli dersler çıkarılmıştır.

Dün gece Denizli Acıpayam Karaismailler'deki bir krom madeninde yaşanan göçük nedeniyle 2 işçi hayatını kaybetti. Aynı madende geçen yıl yine 1 işçinin hayatını kaybettiği, önlemlerin hâlen alınmadığı gerçeği madende ölümün kader, fıtrat değil katliam olduğunu gösteriyor. Katledilen işçilerin ailelerine başsağlığı diliyorum.

Bizleri izleyen -başta hapishaneler olmak üzere- halkları saygıyla selamlıyorum. Bazı hapishanelerde Meclis TV yayınının verilmediğini ve bazılarında uzun uğraşlar sonucunda mahpusların yayın alabildiğini belki bilmiyorsunuz fakat böyle bir durum var ve bunun adı tecrittir. Bu vesileyle, tecride karşı açlık grevinde olan tutsakların taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini tekrarlayalım.

Bütçeleri üzerine şu an konuştuğum TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi, Türkiye Uzay Ajansının içinde bulunduğu duruma dair, bu durumu özetleyen, geçtiğimiz yıllara ait bir haber okumak istiyorum. İstanbul MEF Lisesi öğrencisi İlayda Şamilgil sıvılardaki su oranını mıknatısla ölçebilen ucuz, hızlı ve taşınabilir bir sistem projesini TÜBİTAK'a sunuyor; TÜBİTAK bu projeyi yararsız bularak reddetti, İlayda projesini bu defa da First Step to Nobel Prize in Physics yarışmasına gönderdi. Kürtçe değil ama ben size bir çevirmeye çalışayım, "Nobel Fizik Ödülü'ne giden ilk adım" gibi bir anlamı var. 70 ülkeden yarışmaya katılan 5 bin proje içinde TÜBİTAK'ın yararsız bulduğu İlayda'nın projesi 1'inci oldu ve kendisi şu an Türkiye'de yaşamıyor.

TÜİK verilerine göre Türkiye'den Avrupa'ya göçler yüzde 62 arttı. Bu oranın çoğu gençler... Sormak lazım: Gençler neden Türkiye'de yaşamak istemiyor? Sokak röportajlarında insanlara "İmkânınız olsaydı yurt dışında yaşar mıydınız?" sorusuna gelen cevaplar genellikle "Evet." "Hayır." diyenlerin oranı bir elin parmaklarını geçmez. 2022'ye ait bir araştırma beni bir hayli şaşırttı. Siyasi partilere oy verenlere sorulmuş "İmkânınız olsa yurt dışına yerleşip yaşar mıydınız?" demişler; cevaplar hayli ilginç. Neden? Çünkü AKP'ye oy verenler yüksek oranda, 52,7'yle en çok oranda yurt dışında yaşamak istiyoruz demişler. AKP bu ankette gerçekten 1'inci. Halkın genel hâli bu fakat daha vahim bir durum var: Yetişmiş bilim insanları, hemşireler, doktorlar, mühendisler, öğretmenler, teknikerler ve sayabileceğimiz birçok meslek, bütün meslek grupları mesleğini yapabilmek için yurt dışına gidiyor, gitmek zorunda kalıyor; mobbing, şiddet, yoksulluk, geleceksizlik, KHK'lerle atılma ve iş bulmasının engellenmesi, asla aşılamayan mülakatlar... Gençler bilim üretebilecekleri yerlere gidiyor. Bakın, daha fazla kazanmak için gitmiyorlar, emeklerinin, birikimlerinin hakkını almak için gidiyorlar, gitmek zorunda bırakılıyorlar ve gittikleri için hain ilan ediliyorlar. Bilimsel süreçler eleştiriyle devam eder ama TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi, Türkiye Uzay Ajansı ise bilimle sadece savunma sanayisini geliştirmek üzere ilgileniyor. TÜBİTAK AR-GE projelerinde geçtiğimiz yıllara oranla bu yıl daha fazla millî savunma projelerinin başvurusu var. Bu projeler sadece araç, mühimmat üretimi yani insanlık suçu işleyen insansız hava araçları gibi araçlarla sınırlandırılmıyor. Aynı zamanda "tarih ve kültürel miras" başlıkları adı altında asimilasyon ve inkâr politikaları için de bütçe başvuruları var. Bu projelerin öncelikle amaçlarını merak ediyoruz; başvuru kriterlerini nasıl sağladıklarını, hangi bilimsel kriterleri sağladıklarını merak ediyoruz. Dünyada medikal, yenilenebilir enerji ve ekolojik hamleler için başvurular çoğalırken tarihin bu denli gerisine düşmek için özel çaba harcanması, bu çabaların desteklenebilir görülmesi, ideolojik formasyonun ve motivasyonun muhtevasını gösteriyor. Bir proje başlığı "sözde soykırım" "kültürel miras" adı altında proje olarak sunulmuş TÜBİTAK'a bu sene. YÖK'ün üniversitelere "Kürtlerin Türk olduğunu kanıtlayın." dediği bir düzlemde şaşırtıcı değil bu elbette. Bu projenin başvuru için gereken şartları sağlamasına şaşırmadık fakat bunların bilimsel kriterler olmadığını biliyoruz; propaganda malzemesi vermesi yeterlidir.

Kendini savaşla iktidarda tutan AKP-MHP için bilimi savaşın hizmetine sunmak ve aslında yok etmek belli ki zorunluluk. Bilim, savaşın hizmetine girmediğinde misal "Kimyasal silah kullanımına uygun bulgular var." dediğinizde kendinizi hapiste bulabilirsiniz, Sayın Şebnem Korur Fincancı gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

BURCUGÜL ÇUBUK (Devamla) - 2017'de fizik müfredatından fiziğin doğası konusunda hipotez, teori, yasa kavramları; madde konusunda fiziksel ve kimyasal değişimler kaldırıldı. Aynı sene deprem dalgaları müfredattan kaldırıldı. Bu kadar depremin olduğu, daha dokuz ay önce resmî rakamlarla 50 bin insanın defnedildiği bir ülkede bu ancak bilim düşmanlığıyla açıklanabilir. Halka, emekçiye, kadınlara, çocuklara, göçmenlere, engellilere, gençlere bütçe yok ama antibilimsel sözde projelere, savaşa bütçe var. Bütün kurumlarda her kuruşun savaş için harcanmasına karşıyız, sunduğunuz savaş bütçesine karşıyız.

Teşekkürler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)