| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 13.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2024 yılı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şehidimiz Eril Alperen Emir'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Yine, dün burada kürsüde rahatsızlanan Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez Bey'e de Cenab-ı Allah'tan acil şifalar diliyorum.
Şimdi, ben bugün burada aslında TEİAŞ ve EPDK üzerinden yapılan büyük bir yolsuzluğu size anlatmak üzere söz aldım. Şimdi hem Enerji Bakanımız burada hem Millî Savunma Bakanımız burada. Aslında konu enerjiyle ilgili olarak görünmüş olsa bile millî güvenliğimizi de ilgilendiren bir konu, aslında bu anlamda da gayet güzel oldu.
Değerli arkadaşlar, geçen yılın ortalarından itibaren, temmuz ayından itibaren bir anda EPDK'ye depolama ünitesi yapma, elektrik depolama ünitesi yapma anlamında müracaatlar olmaya başladı. Buna EPDK uzmanları dahi şaşırdılar. Ya, bu depolama işi ekonomik olarak, ticari olarak fizibil değil, bu nereden çıktı? Ciddi bir açık olmasına rağmen, o güne kadar hiç müracaat yokken bir anda böyle belli şirketlerin depolama ünitesi için müracaatları görülüyor. Mesele çok geçmeden anlaşıldı. Geçen yıl 19 Kasımda bir yönetmelik çıktı -birazdan bunun detaylarını vereceğim- o yönetmelik şunu söylüyor, diyor ki: Ben depolama ünitesine lisans vermek için müracaat sırasına bakarım. Depolama ünitesi yapana da bir o kadar da rüzgâr ve elektrikte üretim tesisi yapma hakkı veriliyor. Şimdi üretim tesisi yapma kıymetli bir şey, orada izinler çok fazla verilmiyor ama depolama üzerinden veriliyor -anlatabiliyor muyum- yani depolamada bugüne kadar hiç müracaat yokken bir anda müracaatlar patlıyor. Şimdi dediğim gibi, bu yönetmelikten sonra meselenin ne olduğu anlaşılıyor.
Şimdi biraz daha bu işin detaylarını söyleyecek olursak olay şöyle gelişiyor değerli arkadaşlar: Normal şartlarda TEİAŞ yıllarca güneş ve rüzgâr lisansı almak isteyenlerin bağlantı taleplerini bağlantı kısıtı nedeniyle olumsuz değerlendirmiş. Şimdi, üniteyi yapıyorsunuz da bunu bir sisteme bağlamanız lazım, orada bir kapasite olması lazım. Yıllarca böyle talepler olmuş, işte, rüzgâr için, güneş için fakat "bağlantı kapasitemiz yetersiz" diye olumsuz değerlendirmiş. Daha sonra, işte, bu yönetmelik esnasında, yönetmelikten hemen sonra 30 bin megavatlık bir kapasite olduğu anlaşılıyor ve bunu daha önceden hiçbir şekilde yatırımcılara duyurmayan TEİAŞ, bir anda böyle bir kapasite olduğunu ifade ediyor. Şimdi, tabii, burada yapılması gereken normalde ne? Enerji ihtiyacımız var, üretim ihtiyacımız var; işte, kapasite bilgilerinin de milletle, yatırımcıyla "Şurada şu kadar kapasite var, burada bir rüzgâr santrali veya güneş santrali yapılabilir." diye paylaşılması lazım. Bunlar dediğim gibi daha önceden hiç paylaşılmıyor. Şimdi, bunları daha önceden herkese duyurmaları ve normal şartlarda rekabet etmelerinin sağlanması gerekirken bu rekabet sağlanmadan -dediğim gibi- 19 Kasım 2022 tarihinde çıkan yönetmelikle "Kim önce müracaat ederse ona lisans veririm." diye bir usulsüzlüğün ve yolsuzluğun önü açılıyor. Şimdi, tabii, temmuz ayında hiç ortada bir şey yokken bir kesim -onlar belli firmalar- bir anda depolama ünitesi için müracaat ettiğine göre, belli ki birileri bu kapasite bilgilerine daha önceden erişmiş. Yani normalde herkesin erişemediği bilgiye daha önceden birileri erişiyor ve onun üzerinden müracaatlarını yapıyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şu anda yapılan şey; 30 bin megavatlık bir izin verildi, hatta başvuru 300 bin megavat oldu. Tabii, daha sonrasında -herkes bu işin böyle olduğunu bilmiyor, ihtiyaç da var- ciddi bir müracaat oluyor, 300 bin megavata gelince de bu başvurular durduruluyor.
Şimdi, ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Alanlar çoğu zaman gerçek yatırımcı değil; çantacılar müracaat ettiler, çantacılar bu lisansları, ön lisansları aldılar ve şimdi, burada yeni bir piyasa oluşmaya başladı. EPDK tarafından -az önce söylediğim gibi- çıkarılan ikincil mevzuat da bu işin zeminini güya hukuki olarak hazırlamış oldu. Daha önceden, TEİAŞ'ın yaygın uygulamasında bu tür santral müracaatlarında bir bölgede 1'den fazla veya kapasitenin üzerinde bir müracaat olması durumunda yapılan şey şuydu: İki hususta bunları yarıştırıyorlardı; ya sisteme, katkı payını daha fazla ödeyene bu lisans veriliyordu -dolayısıyla TEİAŞ buradan bir gelir elde ediyordu, o geliri de elektrik bütçesinin içerisine koyduğu için insanlar elektriği daha ucuza kullanmış oluyordu- veya fiyatta rekabet sağlanıyordu yani ya katkı payında ya da "Ben daha ucuz fiyattan yani işte şu kadar kuruştan satarım." anlamında orada bir yarışma yapılarak rekabet sağlanıyordu. Şimdi, burada dediğimiz gibi, bu yarışmanın hiçbiri yapılmadan, sadece müracaat sırasına göre bu verilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar, tabii, işi kolaylaştırmaları gerekiyor çünkü nihayetinde çantacılara bu lisanslar verilecek, onlara bir piyasa oluşturulması gerekiyor. İki şey daha yapıldı burada: Normal, yaygın uygulamada bir bölgede rüzgâr veya enerji santrali yapılabilmesi için, tesisi yapılabilmesi için orada sekiz yıl belli standartlarda ölçüm yapılması gerekiyor. Burada ölçüm zorunluluğunu da kaldırdılar yani hiç ölçüm yapılmayan yerler için bile bunlar verildi. Bir şey daha yapıldı; müracaat edenlerden bir asgari sermaye isteniyordu ve bir teminat isteniyordu, bu teminat zorunluluğu ve asgari sermaye zorunluluğu da kaldırıldı. Yani böyle böyle kılçıksız, tam böyle, tabiri caizse şıkır şıkır işleyen bir yolsuzluk sistemi bu şekilde kurulmuş oldu. Tabii, gerçek yatırımcıların önü tıkandı. Şimdi yatırımcıların maliyeti de arttı. Şu anda piyasası; arkadaşlar -bu 30 bin megavat dağıtıldı- 1 megavatı 100 bin dolardan satılıyor. 30 bin megavat 3 milyar dolar değerli arkadaşlar; bu milletin üzerine bindirilmiş bir yüktür bu 3 milyar dolar. Birilerine ranttır, birilerine çıkardır ama milletin üzerinde bir yüktür çünkü bu 3 milyar doları TEİAŞ almış olsaydı veya fiyatta rekabet ettirmiş olsaydı, milletimiz 3 milyar dolar daha az elektrik faturası ödeyecekti. Maalesef bunlar yapılmadı.
Dolayısıyla, bir şey daha yapıldı: Tabii, bu ranta ve yolsuzluğa insanlar demek ki doymak bilmiyor. Şimdi, bu, az önce söylediğim kapasite bilgileri daha önceden birileriyle paylaşıldığı için, o bölgede, değerli arkadaşlar, arazi topladılar. Ucuz araziler çünkü bunlar, tarım arazisi falan da değil; araziler toplandı o bölgede, sonra, bu işler ortaya çıktıktan sonra o bölgelerde şu anda yüksek fiyattan, çok çok astronomik fiyatlardan o araziler, arsalar gerçek yatırımcıya satılıyor. Ya, şimdi, ben bu riske geçen yılın bütçesinde dikkati çekmiştim, Sayın Bakan orada oturuyordu. Kendisi bizden sonra yarım saat konuştu ve bu konuya hiç girmedi. Kendisine şunu söyledim: "Bu sorularıma burada cevap verin. Burada cevap vermezseniz bu hesap bir gün sorulur, yarın Yüce Divanda cevap verirsiniz." Şimdi yeni bir Bakanımız var -benim duyduğuma göre, belki yanılıyor olabilirim- Sayın Bakanın da bu olup bitenden rahatsız olduğuna ilişkin de bir duyumumuz var. Bu doğrudur yanlıştır; göreceğiz. Sayın Bakandan, bu iddialarım eğer doğru değilse, burada bunlara ilişkin -kendisinden- net bir cevap bekliyorum değerli arkadaşlar, bunu burada ifade etmek istiyorum.
Şimdi, yani, Türkiye... İşte, niye millî güvenlik açısından da önemli mesele? Yani bir kalem işte 3 milyar dolar bu millete kazık atılırsa bu ülke bağımsız dış politika uygulayamaz değerli arkadaşlar, bu ülkenin savunmasına da yeterli kaynak ayrılamaz çünkü kaynaklar işte böyle yerlere gidiyor yani yolsuzluğa giden bir kaynak ekonomisi var maalesef ülkemizde. Bunu net bir şekilde görmemiz lazım. Soru önergesinde de ben bunları soracağım Sayın Bakana yani mesela, bu bilgiler kimlerle paylaşıldı, kimler müracaat etti, bu ön lisansları kimler aldı? Hatta bir şey daha var değerli arkadaşlar -şimdi, esas amaç depolama, depolamada sorun var- geçici kabulle şu imkân da konuldu: Diyelim ki birisi 10 megavat depolama ünitesi sözü verdi, onun karşısında 10 megavat santral üretim izni aldı. Depolamayı 1 megavat yaptığında, depolamayı bırakıp üretimi 10 megavat yaptığında 10 megavatlık üretime izin veriliyor ve o da sisteme alınıyor, biliyor musunuz? Yani esas amaç depo yaptırmakken, depolama ünitesi kurdurmakken onu yapmayana dahi üretim lisansı veriliyor. Yani hakikaten bu kadar vicdanları sızlatacak bir uygulama nasıl yapılabilir, bunu anlamak mümkün değil.
Dolayısıyla bu EPDK meselesine de iyi bakılması lazım. EPDK -ben daha önceden de söyledim- Türkiye'de, maalesef, enerji yolsuzluklarının merkezi hâline gelmiştir; değerli arkadaşlar, bu çok net bir şekilde ortadadır. Ben bunu personel hareketleriyle ilgili olarak da daha önceki yıl bütçelerinde... Tabii, burada amacım bir bürokrata ithamda bulunmak değil ama onun bağlı olduğu Sayın Bakan burada, eğer değilse bunları söylesin. Personel hareketleriyle ilgili yani bugün EPDK'de çalışıp, tarifeyi belirleyip ertesi gün dağıtım şirketine giden şahısların ismini tek tek verdim ben burada, bir tane yalanlama gelmedi değerli arkadaşlar. Hâlbuki yasal olarak orada çalışması için üç yıllık bir sınır var, onlar filan hepsi hiçe sayılarak bu şekilde Türkiye'de maalesef işler yapılıyor.
Son söz olarak da -çok kısa, vaktim kalmadı- bu Karadeniz gazıyla ilgili olarak; biz Türkiye'de ne kadar enerji çıkarılırsa, gaz, petrol ne çıkarılırsa bundan mutlu oluruz, mesut oluruz bu ülkeyi seven insanlar olarak ancak bunların -az önce Lütfü Bey de ifade etti- seçim malzemesi olarak kullanılması son derece yanlış oluyor değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) - Bitireceğim.
Şimdi, biliyorsunuz, Karadeniz gazıyla ilgili "24 Nisandan itibaren -bu tarih dâhil- 1 Mayıs 2024'e kadar konutlara ilk faturanın tamamı, sonradan da 25 metreküp bedava verilecek." denildi değerli arkadaşlar. Şimdi, bakıyorsunuz uygulamalara -bunlar bir şekilde yayımlanıyor- mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında Filyos'tan hiç gaz girişi olmuyor. Hâlbuki biz bedava gaz vermeye devam ediyoruz. Bundan sonra aylık gaz miktarı da 120 milyon metreküp değerli arkadaşlar, sekiz ayla çarparsanız 960 milyon metreküp. Hâlbuki taahhüt edilen ve tahmin edilen bedava gaz 6 milyar metreküp yani daha doğrusu 5 milyar metreküp gazı Ruslardan parasıyla alıyoruz, 1 milyar metreküpünü de Karadeniz'den çıkartıyoruz ama 5 milyar metreküp parayla aldığımız doğal gazı bedava dağıtıyoruz.
İhtiyaç sahibine bedava gaz verin, bundan hiç kimsenin şikâyeti olmaz ama şuradaki 600 milletvekili de 25 metreküpü bedava kullanıyor yani biz kendimizden örnek verelim veya Türkiye'nin en zenginleri de konutlarında bedava kullanıyor. Ya, bu kadar hedefi belli olmayan bir sosyal transfer olabilir mi? İşte, o yüzden de bu yılın bütçesinde enerji KİT'lerine 500 milyar TL bu milletin vergilerinden transfer yapılacak değerli arkadaşlar. Bunlar hakikaten insanı çok üzen şeyler dolayısıyla bunları gündeme getirmek istedim. Bu konuların biz takipçisi olacağız, konu her boyutuyla inşallah bundan sonra bizim takibimizde olacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.