GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:05.12.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, birden çok kanunda değişiklik yapan kanun tekliflerini çok doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Çünkü "torba kanun" şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilen kanun değişiklikleri ülkemizin yaşadığı sorunları makro düzeyde ele alıp, sistematik çözümler üretmekten uzak olup, sorunlara günübirlik çözümler üreten çalışmalardır. Ülkemiz torba kanun uygulamasından çok zarar görmüştür. Aslında AK PARTİ hükûmetleri de bu sorunun farkına varmış ve kanunların nasıl hazırlanacağı konusunda 19/12/2005 tarihli ve 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'i çıkarmıştır. Bu yönetmelikle kanunların hazırlanma sürecinde düzenleyici etki analizi yapılması, kanunların hangi kesimlere avantaj ve dezavantaj sağladığının tespit edilmesi, kanun uygulandığı takdirde ne tür sonuçlar doğuracağının simülasyonlarının yapılması ve bütçeye getireceği yüklerin hesaplanması gerekmektedir. Aslında, bu yönetmelik güzel hazırlanmış. Bu yönetmeliğin amacı kanun teklifinin gerekçesinin objektif verilerle izah edilmesi, kanunların hazırlanmasında belli standartların uygulanması ve milletvekillerinin üzerinde tartıştıkları kanun teklifleri konusunda teknik bilgilere sahip olmasını sağlamaktı ancak AK PARTİ hükûmetleri kendi çıkardıkları yönetmeliğe hiçbir zaman uymadılar çünkü yapmak istedikleri günübirlik çözümlere veya birilerine avanta sağlayan kanun değişikliklerine bu yönetmelik izin vermiyordu. Bu yönetmelik hükümlerine göre torba kanun şeklinde birçok kanunda değişiklik yapmak mümkün değildi. Yürürlükte kaldığı sürece dikkate alınmayan bu yönetmelik unutuldu. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra da Cumhurbaşkanlığı kararıyla yürürlükten kaldırıldı ve aynı isimle yeni bir yönetmelik çıkarıldı. Üzülerek ifade edeyim ki yeni çıkarılan yönetmelik eski yönetmelik gibi kapsayıcı ve objektif düzenlemeler içermemektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz artık yangından mal kaçırırcasına çok değişik konuların aynı kanunda düzenlendiği kanun teklifleri uygulamasına son vermelidir. Çok karmaşık ve neyin düzenlendiğini tam olarak anlayamadığımız bu kanun değişiklikleriyle ülkemizin yönetim sistemi tahrip edilmektedir. Bu değişiklikler ülkemizin sorunlarını da çözmemekte, o an yaşadığımız bazı sorunlara palyatif çözümler üretmeye çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye artık bu tür düzenlemelerle yönetilecek bir ülke değildir. Biz kanun hazırlama sürecinde neye izin verildiğini, kime ne çıkar sağlandığını, kime ne mali yükler getirildiğini ve yapılan düzenlemenin devlet bütçesine ne kadar yük getirdiğini tam olarak görmek istiyoruz. İktidar partisi milletvekilleri "Biz görüyoruz." diyebilirler ancak görselerdi şu an yaşadığımız sorunları yaşamazdık. Bakınız, Dünya Bankasının hesapladığı Düzenleme Kalitesi Endeksi'nde 2022 itibarıyla 185 ülke arasında 101'inci sırada yer almaktayız, 2013'te ise 62'nci sıradaymışız.

Gündemimizde olan kanun teklifine dönecek olursak teklifteki ilk 30 madde aslında "torba yasa" mefhumunun bir özeti gibi; bir yandan denizcilik alanında harç ve cezalar güncellenirken bir yandan haciz işlemleri kolaylaştırılıyor, ilk konut alımındaki kredilerden banka sigorta muamele vergisi alınmayacağı şeklinde, sanki konut sahipliğinde adaleti tesis etmeye tek başına yetecekmiş gibi düzenleme yapılıyor. Merkezi ülkemizde olmayan şirketlere "Yeter ki kârını Türkiye'ye getir, senin gelir vergisi muafiyetinin kapsamını artırırım." deniyor. Zaten birçok maddede vergi harcaması kararını alma yetkisi Sayın Cumhurbaşkanına verilmek isteniyor ancak sporculardan düşük vergi almaya devam edileceğini ve hatta bu kesim için vergi oranını sıfıra indirme yetkisinin Cumhurbaşkanına verilmesini tartışıyoruz.

Elbette sosyal medya fenomenleri de unutulmuyor. Sosyal medya fenomenlerine yönelik vergi istisnasının kapsamı da genişletiliyor ama bunu yaparken internet fenomeni ile mobil cihazlar için uygulama geliştirenlere aynı muamelenin yapılacağı söyleniyor. Sadece ilk 30 maddeye baktığınızda dahi "yasa" kısmının tartışmaya açık olduğunu ama "torba" kısmının aşikâr olduğunu görmekteyiz.

Kıymetli milletvekilleri, Google Trends'e girin ve arama terimi olarak "Fatih Terim" "Arda Turan" ya da "Seçil Erzan" yazın, göreceksiniz ki iki haftadır tüm bu arama terimleri son bir yıldaki arama yoğunluğunun zirvesine çıkmış durumda. Niye? Bir bankanın "Seçil Erzan" adlı Şube Müdürü birçok ünlü futbolcuyu yüksek kazanç vaadiyle dolandırmış diye. Sanki ülkemizin daha önemli bir sorunu yokmuş gibi tüm basın bunu yazıp çizmekte, tüm TV kanallarında bu konu tartışılmakta. Sporcuların kendi kazançları olan 44 milyon dolar gibi bir meblağ söz konusu bu davada. Elbette ortada bir suç varsa bunun gündeme gelmesi doğal ancak beni rahatsız eden bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. TÜRK TELEKOM'un özelleştirilmesi sürecinde ülkemiz milyarlarca dolar dolandırıldı ama ne yazık ki bu kadar konuşulmadı. Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan'a Halkbank 700 milyon TL yani yaklaşık 24 milyon dolar kredi verdi ama bu kadar konuşulmadı. Sosyal medya fenomenlerinin yaşadığı aşırı lüks hayatlar da yaptıkları mali usulsüzlükler de çokça konuşuldu ama Gelir İdaresi Başkanlığının bunları zamanında fark etmemesi de pek gündem olmadı.

Kıymetli milletvekilleri, ben bu torba yasaya baktığımda sporcularının dolandırılmasından çok sporcuların ödediği gelir vergisinin ülkemizde gündem olması gerektiğini düşünüyorum. Geçenlerde değindiğim üzere, 15.000 TL ücreti olan işçi ile 15 milyon yıllık geliri olan sporcunun aynı vergi oranıyla vergilendirilmesi, hatta ücreti arttıkça işçinin muhatap olduğu vergi oranının sporcunun ödediğinin üzerine çıkması pek rasyonel gelmiyor. Aynı şekilde, mobil cihazlar için yazılım geliştiren ile sosyal medya fenomenine aynı muamele yapılması da bence gündem olmalı sayın milletvekilleri. Allah aşkına "sosyal medya fenomenleri" ya da "YouTuber" dediklerimiz ne kadar ülkemiz için kayda değer bir katma değer yaratıyor da onlara vergi indirimi sunuluyor. İlla bir vergi istisnası sunulacaksa sizce de sunduğu katma değer belli olan ve ülkemizin arzu ettiği ilerleme vizyonunun neferleri olan bireylere, bilim insanlarına, genç girişimcilere sunmak daha makul değil mi?

Madem konumuz vergi, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek'in hummalı bir reform hazırlığı içinde bulundukları ve vergiyi tabana yayacakları beyanına da değinmemiz lazım. Bakanımızın bu açıklamayla vergi tabanını genişletmeyi kastettiğini biliyoruz ama burada asıl mesele vergiyi tabana yaymak kalıbına vatandaştan gelen tepkiler. Sosyal medyadaki paylaşımlara baktığımızda "Vergi zaten tabanda, tabanın canı kalmadı." "Zenginlerin borcunu silelim ama vergiyi tabana yayalım!" gibi birçok tepki görmekteyiz. Bu tepkiler vekili olduğumuz milletin içinde bulunduğu durumun ufak bir özeti aslında. Önce "nas" denildi, neticesi yas oldu, arşa çıkan enflasyonun acısını en çok taban çekti; sonra bütçe açığını kontrol altına almak için vergi oranları arttı, yine dolaylı vergi yükünü sırtlayan taban bu politikanın da mağduru oldu. Vergi artışı enflasyon artışını tetikledi, olan gene tabana oldu.

Mevcut ekonomi yönetiminde kayıt dışılığın azaltılacağı söyleniliyor. Peki, hızla zenginleşen ve üstüne üstlük bunu kamunun gözüne gözüne sokmaktan imtina etmeyenleri tespit etmekte geciken denetim altyapısıyla mı yapılacak bu? "Vergide adalet sağlanacak." deniliyor ama sunduğu katma değer tartışmaya açık olana vergi istisnası sunarken dolaylı vergilere yüklenerek mi yapılacak bu? "Teşviklerde, desteklerde adalet tesis edilecek." deniliyor ama Sayıştay raporlarında da tespit edildiği üzere, kamu malını belirli vakıf ve derneklere peşkeş çekmeye devam ederek mi sağlanacak adalet? Alnının teriyle ücret kazananı rahatça vergilendirirken dökülen terden para kazanana vergi muafiyeti sunarak mı sağlanacak adalet? Yarattıkları katma değerden işçilerin aldığı pay 2016'da yüzde 55 iken 2022'de yüzde 34'e gerilerken şirketleri kollayan düzenlemeler yaparken işçiyi, emekçiyi unutarak mı sağlanacak adalet?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında da beyan ettiğim gibi, ilk 30 maddenin özeti ortada bir torba olduğu ama bir yasa olmadığıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Milletvekili.

AYKUT KAYA (Devamla) - Mevcut durumda âdeta noter gibi işlem görüyoruz. Bizler bu halkın milletvekilleriysek asıl işimiz onların öncelikleri, onların sıkıntılarının çözümleri olmalıdır. İşte, tam da bu nedenle ben bu aziz milletin bir vekili olarak gönül rahatlığıyla altına imza atacağım bir yasa teklifi göremiyorum ne yazık ki.

Konuşmamı bitirirken sizlere Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusunun 2022 itibarıyla 85 milyonun üzerinde olduğunu, ülkedeki girişim sayısının ise yine 2022 itibarıyla 3 milyon 785 bin olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ancak asıl dikkatinizi çekmek istediğim, 85 milyonun 3 milyondan da toplam milletvekili sayısı olan 600'den de büyük olduğudur sayın milletvekilleri.

Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)