GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HEDEP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:05.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'u yâd ederek başlamak istiyorum. Sayın Meclis Başkanı bir muhalefet partisinin lideriyken dönemin Başbakanı ve iktidar partisinin Genel Başkanı için, yaptıklarıyla söyledikleri birbirinden farklı olduğu için "Kalbi 'Ali', dili 'Muaviye' söylüyor." şeklinde bir benzetmede bulunmuştu. Bu benzetme bir eleştiri midir, hakaret midir, yoksa bir durum tespiti midir? Bunu Sayın Meclis Başkanıyla kendisini partiye kabul eden Genel Başkanına havale ediyorum. Ben ise sadece madem böyle bir sözle bir durum tespiti yaptıysa aynı sözün kendisi için de söyleneceğini, dolayısıyla söyledikleriyle yaptıkları birbirinden farklı olduğu zaman Sayın Meclis Başkanına "Kalbiniz Ali söylüyor olabilir ama dilinizin de 'Ali' söylemesi lazım." hatırlatmasını bu vesileyle bu kürsüden bir kez daha yapmak istiyorum.

HEDEP'in verdiği önergeyle ilgili hususta... 17 Haziran 2021'de HDP İzmir İl Başkanlığında hunharca katledilen Deniz Poyraz'ın yargılanmasıyla ilgili, özellikle cinayetin işlenmesinden önceki ihmaller, cinayet sırasında kolluk kuvvetlerinin tutumu, delillerin toplanmaması ve adil bir yargılama yapılamaması gibi unsurlarla yargı sisteminin tarafsızlığı ve etkinliği konusunda şüpheler uyandığına dair hususlar sebebiyle bir genel görüşme talebi var. Demokratik devletlerde her vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Devlet bu görevi her kesime, her kişiye karşı sağlamakla yükümlü olduğu gibi, siyasi düşünceleri farklı olan, tutuklu olan ve hükümlü olanlar hakkında da sağlamak zorundadır ve bu ülkede herkes can ve mal güvenliği açısından devletin emanetindedir. Demokratik devletlerde zor ve cebir ancak ve ancak devlet tarafından kullanılır, o da hukuk devletinin sınırları içerisinde kullanılmak zorundadır. Devlet, aynı zamanda farklı siyasi düşüncelere sahip olan kişilerin bu düşünceleri sebebiyle saldırıya uğramamasını sağlamak gibi bir görevle karşı karşıyadır. Devlet, vatandaşlarına veya farklı siyasi düşüncelere sahip kişilere karşı devlet gücünü elinde bulunduran iktidar sahipleri bir nefret dili kullanmayacakları gibi, bu nefret dilini kullanmak isteyen kişilere de engel olmak, bunu ortadan kaldırmak gibi bir görevle karşı karşıyadır. Bu tür siyasi cinayetlerin arkasında sadece bir fail yoktur, o faile gitmeden önce onun şartlarını doğuran siyasal bir iklim vardır. Dolayısıyla bu iklime nasıl gittik? Bu insanlar bu şiddet eylemlerine nasıl yöneldi? Organize mi hareket ediyorlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Bunları ortaya çıkarmak mecburiyetinde olduğumuz gibi, fail üzerinden belli bir grubu karalamanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla burada devlete düşen bir görev var, bu ve benzeri olayların arkasındaki siyasal iklimi, sosyolojik sebepleri ve yargının etkin işlemesini sağlamak gibi bir görev vardır. Mecliste yapılacak bununla ilgili görüşmeler, Anayasa'nın 138'inci maddesindeki, görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili bir konu değildir. Üstü örtülme riski olan bir konuda toplumsal barışın ortadan kalkması, mağdur olan kesimlerin "Fail devlet tarafından korunuyor." gibi bir algıyla devlete karşı şüpheci yaklaşımları söz konusu olabilecekse bunun toplumsal barışa büyük zarar verdiğini hep beraber görmemiz lazım. Dolasıyla, devlet, suçu, suçluyu etkin bir şekilde araştırdığını kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde ortaya koymak mecburiyetindedir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)