GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dün Marmara Denizi Gemlik açıklarında meydana gelen depreme, 5 Aralık Dünya Kadınlar Günü'ne, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne, Rus tanklarının İsrail işgalindeki Golan Tepeleri'ne konumlanmasıyla birlikte Rusya Federasyonu'nun da savaşın gidişatına müdahil olduğuna ve Birleşmiş Miletlerin Gazze'de yaşananlara sessiz kaldığına, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı enflasyon rakamlarına ve millî gelir verilerine, 79 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:05.12.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, iyi bir hafta dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Dün, sabah saatlerinde üç dakika arayla Marmara Denizi Gemlik açıklarında meydana gelen ve İstanbul'da da hissedilen 5,1 ve 4,5 büyüklüğündeki art arda gerçekleşen 2 depremde panik ve korku yaşanmıştır. Öncelikle, ben depremi hisseden bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun diliyorum. Bilhassa, İstanbul'da hissedilen her deprem vatandaşlarımızda beklenen "Büyük İstanbul depremi mi geldi?" endişesi yaratmaktadır. Depremle birlikte yaşadığımız büyük yıkıma ve vatandaşlarımızın ödediği ağır bedellere rağmen yine aynı noktadayız, maalesef yine aynı risk ve tehditlerle karşı karşıyayız. 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin ağır yaraları henüz sarılmamışken, bütün bir ülke olarak yaşadığımız travma ortadayken, vatandaşlarımız endişeyle kaderlerini beklerken yetkililer hâlen İstanbul'da deprem hazırlığı ve tedbir için herhangi bir adım atmamaktadır. Ülkeyi ehliyetle yönetme sorumluluğu olanlar, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin vebalini üzerinde taşıyanlar, depremle birlikte ödediğimiz tüm o bedelleri çabuk unutmuş olacak ki hâlen İstanbul'da gözle görülür tedbirler faaliyete geçirilememiştir. Yüz binlerce vatandaşımızın canını tehdit eden olası bir depreme karşı bir an evvel tedbir almak için neyi bekliyorsunuz? Türkiye, yıkıma, enkaza; Türk milleti ise çaresizliğe, umutsuzluğa ve kaderine terk ve mahkûm edilemeyecek kadar kıymetlidir.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bugün 5 Aralık Dünya Kadınlar Günü, bu konuyla ilgili olarak yarın bir grup önerimiz de olacak. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından birçok Avrupa ülkesinden daha önce Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği özel bir günü idrak etmekteyiz. Türkiye'de ve dünyada kadınların eşit koşullarda ve insanca yaşama isteğinin giderek güçlendiği bir dönemde kadınların karşı karşıya kaldığı tehditler ve kadın haklarına yönelik saldırılar da maalesef giderek artmaktadır. Türkiye'de kadına şiddet her geçen gün yükselmekte, istihdamda kadın sayısı düşmekte, yönetime katılmada ise cinsiyet ayrımcılığı dikkati çekmektedir. Cinsiyet eşitliğini esas alarak tüm istihdam alanları dâhil özel ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetme süreçlerine katılımı desteklenmeli, kadın temsili artırılmalı, kadın haklarının korunmasını öncelikli tutan politikalar esas alınmalıdır.

İYİ Parti olarak kadınların nüfus ve sosyolojik olarak hayatın yarısını oluşturdukları bir dünyada tek bir güne sığdırılamayacak toplumsal fırsat eşitliği hedeflerimiz için yılın her günü aynı farkındalıkla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in öncülüğünde kadını özüne alan çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz pazar günü, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ydü. Konunun önemine binaen bugün de yine bir grup önerimiz, araştırma önergemiz olacak. Bugün kutlanacak ya da tebrik edilecek bir gün değil, 9 milyon engelli vatandaşımızın ve ailelerinin karşılaştığı zorlukları ve sorunları dile getirip farkındalık yaratma, çözüm sunma günüdür.

Evde bakım ücretlerinin yetersiz olması ve bu yetersiz ücretin dahi herkese verilmemesi Hükûmetin bu hususta en başta çözmesi gereken öncü konu olmalıdır.

Diğer bir temel konu ise engelli aylığından her engelli vatandaşımız maalesef yararlanamamaktadır. Ailenin maddi durumuna bakılmaksızın engelli aylığı ailesinde engelli bulunan herkese verilmelidir. Bir ülkenin kalkınma ve muasır medeniyet seviyesi o ülkenin dezavantajlı vatandaşlarına sağladığı kolaylık ve imkânlarla ölçülmektedir. Bu kapsamda İYİ Parti olarak daha erişilebilir ve daha yaşanabilir bir Türkiye inşa etmek için çalışmaya son gücümüzle aralıksız devam edeceğiz.

Dünya kamuoyunda yer alan haberlere göre Suriye topraklarında bulunan Rusya Federasyonu'na bağlı askerî tanklar İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri'ne konumlanmış ve namluları İsrail'e doğru çevrilmiştir. İsrail'in Gazze'de 7 Ekim tarihinde başlayan katliamlarından itibaren bu kürsüden ifade ettiğimiz hususlarla, itidalli yaklaşmak yerine ataşe benzin dökülürse savaşın sadece İsrail-Filistin arasında kalmayarak tüm dünyayı sarma tehlikesine dikkati çekmiştik. İsrail'in Gazze'de yarattığı insanlık katliamının 2'nci ayına girdiğimiz şu günlerde Amerika Birleşik Devletleri'nin her geçen gün büyüyen koşulsuz İsrail desteğine karşılık, İsrail sınırına namlusunu dönmüş Rus tanklarıyla birlikte Rusya Federasyonu da savaşın gidişatına müdahil olmuştur. Türk devleti olarak, savaşın geldiği bu noktada olası muhtemel vekâlet savaşlarına karşı hazırlıklı olmak Hükûmetin ve hariciye politikamızın göz ardı etmemesi gereken elzem bir husus olarak önümüzde durmaktadır. Oluşabilecek her türlü gelişmeyi önceden görmek ve daha gerçekleşmeden akamete uğratmak zorundayız.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara ilişkin Gazze'de kalıcı bir ateşkesi desteklemediklerini açıklamıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu açıklamasına Birleşmiş Milletlerin sessiz kalması en hafif tabirle acziyettir. İsrail'in Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılarında yasaklanan fosfor bombalarını ve mühimmatlarını kullandığına dair kanıtlar ortaya çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Konvansiyonel Silahların Yasaklanması Sözleşmesi'nin 3'üncü Protokolü'ne göre yasaklanan bu silahlara karşı hiçbir açıklama yapılmaması ve görmezden gelinmesi, hatta kınama kararı bile alınmaması Birleşmiş Milletlerin içine düştüğü sefilliğin en net ispatıdır. Bir kez daha gördük ki barışı tesis etmesi beklenen uluslararası kuruluşlar mazlumun, haklının değil; güçlünün yanında yer almıştır. İşte, böylesi kanlı bir coğrafyada Türk devleti ve Türk milletinin ebet müddet varlığı itidalli ve akılcı bir dış politikayla sağlanmalıdır. Hükûmet unutmamalıdır ki dış politikada birinci esas millî menfaatlerdir. Bu doğrultuda politika üretilmeli, hamaset söylemlerine artık son verilerek; ateşkesi temin edecek diplomatik adımlar bir an evvel atılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere, dün, Türkiye İstatistik Kurumu enflasyon rakamlarını açıkladı; TÜFE yani tüketici enflasyonu yine yüzde 62 geldi. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklamalarından anlıyoruz ki bu değerli arkadaşlarımız yüzde 62'lik enflasyona sevinmiş gözüküyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani bu, tabii, akıl alacak bir şey değil. Alım gücünde sürekli bir düşüş var, bunu önlemenin tek yolu enflasyonla kalıcı olarak mücadele etmektir, enflasyonu düşürmektir. Altı ay geçmiş olmasına rağmen maalesef reform mahiyetli hiçbir tedbir gelmemiştir, Türkiye ekonomisinde verimliliği artıracak hiçbir çalışma maalesef yoktur, ekonomiye rekabet gücü kazandıracak bir çalışma yoktur, güveni oluşturmaya yönelik bir çalışma yoktur. Sayın Mehmet Şimşek orta vadeli programa yabancı ilgisinin olduğunu söylüyor. Sayın Şimşek, kusura bakmayın ama yabancı ilgisi yüzde 40'a çıkan politika faizine ve onunla birlikte yükselen diğer faizleredir, sıcak paraya ilgi vardır, bu da sevinilecek bir şey değildir. Daha fazla bu konuyu uzatmak istemiyorum ancak enflasyonla kalıcı mücadele yapılması gereği net bir şekilde ortadadır.

Yine, geçen hafta millî gelir verileri de açıklandı. Tabii, bu, uzun uzadıya konuşulması gereken bir konu ama tarihe not düşmek açısından sadece şunu söyleyeceğim: Değerli arkadaşlar, 12 çeyrektir yani -ne oluyor- üç yıldır stok azalışı var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Ya, şimdi bunun bir çeyrekte azalıp öbür çeyrekte arttığı görülen bir şeydir, bu olabilir ama 12 çeyrektir üst üste bir memlekette stok azalışı olmaz. Bu neye işaret eder? Millî gelirin yanlış ölçüldüğüne işaret eder. Buradan Türkiye İstatistik Kurumunu ikaz etmek istiyorum: Millî geliri maalesef yanlış ölçüyorsunuz, millî gelirin alt bileşenlerini, üstte bulduğunuz rakamı dengeleyemiyorsunuz. Buradaki temel problem de enflasyonun düşük gösterilmesidir. Gerçek enflasyonu göstermek gerekiyor.

Son konu olarak da biliyorsunuz, torba kanunda İstanbul'daki BDDK çalışanlarına ilave bir hayat pahalılığı ödemesi yapılması vardır. Şimdi, tabii, biz buna normal şartlarda karşı değiliz ama sadece BDDK personeli için mi İstanbul'da hayat pahalılığı var yani diğer uzman personeller için, müfettişler için yok mu veya diğer oradaki hemşire için, polis için, öğretmen için İstanbul'da hayat pahalılığı yok mu? Sadece bir kuruma yönelik böyle bir düzenleme yapılması yanlıştır, kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı ortadadır Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Bitirelim Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani bu, Türkiye geneli için olmalıdır ama hayat pahalılığının daha çok hissedildiği yerlerde bütün memurlarımızı hatta sadece memurları değil çalışanları kapsayacak yani işte, şu anda asgari ücret gündemde, emekli maaşları gündemde, bütün bunları göz önünde bulundurarak bir kapsamlı çalışma yapılmak durumundadır. Ama tekraren söylüyorum: Rakamları ne kadar büyütürseniz büyütün enflasyonu düşürmediğiniz zaman bugün verdiğiniz para yarın eriyor, gidiyor. Hükûmetten de maalesef altı yedi ay geçmiş olmasına rağmen, bakın, yıl sonuna kadar başka bir çalışma da olmayacak. Bir torba kanun geldi, torba kanunda yine bununla ilgili kalıcı reform mahiyetinde hiçbir düzenleme yok. Dolayısıyla bu şekilde enflasyonla mücadele olmaz, enflasyonla mücadele etmedikten sonra da insanların hayat pahalılığı karşısındaki sıkıntılarını gidermek mümkün değildir. Bu, tek bir kuruma has değildir, Türkiye'de yaygın bir hayat pahalılığı sorunu vardır; bunların çözülmesini Hükûmetten bekliyoruz.

Teşekkür ederim.