| Konu: | Dünya Şoförler Günü'ne, kara para faaliyetinden dolayı 18 fenomene getirilen yurt dışı yasağı ile HEDEP milletvekillerine getirilen yurt dışı yasağına, Yılmaz Güney'i katil ilan eden yargılamanın kırk dokuz yıl sonra tekrar ele alınmasına, deprem bölgelerinde özel okul öğrencilerine verilecek olan eğitim desteğine, Türkiye'de HPV aşısının ücretli olmasına ve otizmli çocuklara şiddet uygulandığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 30.11.2023 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Teşekkür ederim.
Öncelikle, Şoförler Günü'nü kutluyorum. Kendileri de çok büyük bir emek sarf ediyorlar, direksiyon sallıyorlar, çok önemli bir emekçi sınıfı; buradan selamlıyorum ve günlerini kutluyorum.
Evet, bu milyonlarca dolandırıcılık meselesi, fenomenler, sonra Fatih Terim fonu Türkiye gündemini işgal etmeye devam ediyor. Bugün kamuoyuna yansıyan haberlerde Dilan Polat adının karıştığı kara para faaliyetinden dolayı 18 fenomene yurt dışı yasağı konulmuş. Ayrıca, Fatih Altaylı, bu dolandırılan -kimmiş- Arda Turan ve Emre Belözoğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gidip yardım istediklerini de kendi köşesinde ifade etmiş.
Şimdi, önce şunu söyleyeyim: Cumhurbaşkanına kadar gitmiş ama iş yargıya varmamış, olay çözülmemiş, bu fenomenlere, bu vatandaşlara yurt dışı yasağı bile konulmamış; bir koruma var ve bu koruma tabii ki siyasi bir koruma, hukuki bir korumanın dayanağı da siyasi koruma.
Şimdi, konu yurt dışına gelince bunu konuşmamız lazım. Ülkeyi dolandıranlar -250 milyon dolarlardan söz ediliyor- böyle valiz valiz para taşıyanlar istediklerinde yurt dışına bugüne kadar çıkabiliyorlarmış, iş iyice ayyuka çıktığında, işte, bugün konulmuş yurt dışı yasağı. Ama konu HEDEP milletvekilleri olunca yargı kararı bile olmadan idari bir tahditle, keyfî bir şekilde, inatla ve ısrarla vekillerimiz yurt dışına çalışmaya gönderilmiyor ve Anayasa tekrar tekrar her gün ihlal ediliyor. Hakkında yurt dışı yasağı konulan vekillerimiz dolandırıcılık yapmadı, kara para aklamadı, hiçbir suç işlemediler, hiçbir suç; sadece konuşuyorlar, demokratik siyaset yapıyorlar, düşüncelerini açıklıyorlar, demokratik siyaset yapıyorlar. "Barış" diyenlere yurt dışı yasağı konuluyor; halkın kaynaklarını, paralarını çalanlara, kara para aklayanlara ise bugün yurt dışı yasağı konulmuş. "Aman, ne güzel bir karar!" demeyeceğiz çünkü bu çoktan verilmeliydi. Bunun ucu Mehmet Ağar'a kadar gidiyor. E, tabii, anlıyoruz, HEDEP'le uğraşmaktan, vekillerle uğraşmaktan fenomenlere yetişemiyor İçişleri Bakanlığı. İşte, bu resim, çifte standardın, çürümenin, hukuksuzluğun resmidir; kamuoyuna bildiriyoruz.
Sayın Başkan, kırk dokuz yıl önce Yumurtalık'ta meydana gelen ve Sefa Mutlu'nun ölümüyle sonuçlanan olayda Yılmaz Güney'i katil ilan eden yargılamayı avukatları kırk dokuz yıl sonra tekrar ele aldılar. Yargılamanın taraflı yapıldığına ilişkin somut deliller ortaya koyarak yeniden yargılama taleplerini bize de ilettiler. Kriminal rapor ve otopsi raporu Yılmaz Güney'in katil olmadığını ispat eder nitelikte olmasına rağmen, olay anında saldırıya uğrayan Güney meşru savunma sınırlarında kalmış olmasına rağmen, dönemin yargıçları ve onları atayan Adalet Bakanlığı, Yılmaz Güney'i bugüne kadar maalesef katil ilan etmiş durumdalar. Kırk dokuz yıl sonra adaletin tecelli edebilmesi için, gerçeklerin açığa çıkması için, o gün Adli Tıp Kurumunun istediği gibi Sefa Mutlu'nun mezarının açılması ve kurşun giriş-çıkış yönünün tespit edilmesi gerekmektedir. Avukatlarının da yazdığı gibi, belirttiği gibi, bu davanın terazisi maktulün mezarının açılmasıdır, teraziden kaçan hırsızdır. Yılmaz Güney gibi büyük bir değeri katil ilan eden bu yargı kararının değiştirilmesi ve düzeltilmesi aynı zamanda milyonların talebidir, yeniden yargılama talebinin kabul edilmesini umuyoruz.
Sayın Başkan, geçenlerde açıklandı, deprem bölgelerindeki özel okullardaki öğrencilere 12.800 lira ile 18 bin lira arasında eğitim desteği verilecek. Peki, iyi, güzel de devlet okullarının durumu nedir, bunu soruyoruz. O okullar tam anlamıyla eğitime başlayabildi mi? Depremden etkilenen ancak özel okulda okumayan çocuklar için bir plan, proje yürütüldü mü? Bunu, Millî Eğitim Bakanlığına soruyoruz buradan. Biz "Çocuklar aç." diyoruz, "Ücretsiz bir öğün yemek." diyoruz; siz, yoksul öğrencilerin bir öğün yiyeceği yerine bütçeyi özel okullara destek için harcıyorsunuz. Bu nasıl bir adalet anlayışı? Sırf "Özel okul sahipleri kazansın." diye yoksul çocukların bir öğününü çalıyorsunuz; bu, hak mıdır, adalet midir? Bu konuda, devlet okullarında okuyan öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesi için derhâl bir açıklama beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, diğer bir çok önemli konu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - "HPV virüsü" olarak bilinen virüsün kadınlarda rahim ağzı kanserine, erkeklerde ise ağız ve boğaz kanserine neden olduğunu biliyoruz, HPV'ye karşı ancak aşıyla önlem alınabilir bilimsel olarak. Dünyada 100'den fazla ülkede de HPV aşıları ücretsiz olarak yurttaşlara uygulanıyor ama maalesef, Türkiye'de HPV aşısı ücretli. HPV aşısının ücretsiz olması talebi milyonlarca yurttaşın aslında talebi çünkü ücretler çok yüksek ve daha önce Sağlık Bakanı bu aşının ücretsiz olacağı yönündeki vaadini açıklamıştı ancak ortada ne yerli ne yabancı ücretsiz HPV aşısı yok. Biz bu konuda Bütçe Komisyonunda da önerge verdik ama maalesef reddedildi. Bu konuda bir çağrımızı daha yapıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Son olarak, otizmli çocuklara şiddet uygulanıyor, kamuoyunda çok tartışılan bir konu. Farkındalık yapmak bizlerin de herkesin görevi aynı zamanda. Okulların otizmli çocukları kabul dahi etmediği, ailelerin otizmli çocuklarla aynı sınıfta kendi çocuklarının olmasını istemedikleri yönünde maalesef çokça haberle ve olayla karşılaşıyoruz. CİMER'e başvurmuş bir aile, bu çok dikkatimi çekti. CİMER demiş ki: "Durum incelendi, sübuta ermedi." Ama bu başvuruda -baktım ben- çocuğun fotoğrafları ortada, yaşadıkları ortada, ailenin perperişan hâli ortada ama CİMER çocuktan yana değil, kurumdan yana tutum sergilemiş.
Başka bir olay, Sinan adlı otizmli bir birey, yer özel eğitim merkezi. Sinan dizlerinin üzerinde kendini savunmaya çalışırken sürükleniyor, defalarca tokatlanıyor, darbediliyor, kamera kayıtları da var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen son sözlerinizi alalım.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sinan'ın darbedildiği görüntüler kamera kayıtlarında da var ancak başka biri... İşte, Sinan'ın iple bağlandığı da ikrar ediliyor. Kurumda medikalden kemer alarak esas duruş hâlinde kol ve bacaklarından çocukların bağlandıkları artık daha nasıl ispat edilsin? Eziyet ve işkence suçu açık, ispatlı, sanığın kendi ikrarı da var. Bakanlık bile aslında talep etmiş, taleplerini ifade ettirmiş dava dosyasında ama yargılama sonucunda 2.700 lira para cezası verilmiş. Hakikaten, otizmli çocuklara uygulanan bu şiddet, yargının bu tutumu... Ailelerin ve toplumun bu konuda farkındalığının artması için hepimize çok büyük görevler düşüyor. Bu çağrım sadece diğer partilere değil, aynı zamanda Bakanlığa, yargıya ve her veliyedir; otizmli çocuklar özel çocuklardır, onlara hassasiyet gösterelim diyorum.
Teşekkür ediyorum.