GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tahir Elçi'nin katledilmesinin 8'inci yıl dönümüne, cezaevlerinde açlık grevlerinin başladığına, bu sabah yaşanan gözaltılara, grupta ekokırım yasa kampanyasını yürüten çok sayıda yurttaşla yaptıkları görüşmeye ve uluslararası küresel araştırmaların Türkiye'nin en tehlikeli ve en mutsuz ülke olduğunu ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:28.11.2023

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün 28 Kasım, Sevgili Tahir Elçi'nin katledilmesinin 8'inci yıl dönümü. İnsan hakları savunucusuydu, çok değerli bir arkadaşımız olan hukukçuydu ve ne yazık ki barışı savunurken, görevi başında, Diyarbakır için kültür mirasını korurken, son derece ulvi bir amaç için açıklama yaparken kameralar önünde canlı yayında katledildi. O gün bugündür cinayet aydınlatılmadı, yanılmıyorsam siz de o dönem Adalet Bakanıydınız, ziyaret etmiştiniz -hafızam yanıltmıyorsa- ve hâlâ katiller korunmaya devam ediyor, hâlâ dosyada tutuklu yok, bütün balistik incelemelerine rağmen ve bugün önergemiz de var, orada ayrıntılı konuşacağız. Tahir'e buradan seslenmek istiyorum: Sevgili Tahir, rahat uyu; senin davanın takipçisiyiz ve senin geride bıraktığın barış uğruna tüm davaların takipçisi olacağımıza bir kez daha söz veriyorum. Sevgi, minnet, özlemle anıyorum. Tahir'i çok özledik gerçekten.

Sayın Başkan, dün tehlikeli sayılabilecek bir döneme girdik, açlık grevleri başladı yine cezaevlerinde. Geçmişte açlık grevleriyle ilgili bu ülkede çok can yandı, çok yaşam yitirildi, çok insan katledildi hatta cezaevlerinde ve dün Türkiye'deki bütün politik mahpuslar tüm dünya genelinde başlatılan "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyası kapsamında açlık grevi eylemine başladıklarını duyurdular. Dün başladı, 15 Şubat 2024 tarihine kadar dönüşümlü devam edeceğini ilan ettiler ve tecride karşı bu açlık grevi. Devlet, iktidar bu suçu işlemeye son versin artık, tecride son versin; onların talepleri hukuki bir talep, insani bir talep, barıştan yana bir talep ve Türkiye'nin tamamını olumlu etkileyecek bir talep için dört duvar arasında insanlar bedenlerini ölüme yatırıyorlar. Evet, gelin, açlık grevine son veren siyasi mahpusların taleplerini kabul edin ve şunu unutmayalım: Tecride son verildiğinde bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın geleceği için barışa bir şans vermek anlamına gelecek. Bunu da buradan ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, bu sabah çok ciddi gözaltılar yaşandı. Toplamda, dört günde 217 partilimiz, yöneticimiz, üyemiz, köylüler gözaltına alındı; Bitlis'te, Van'da ve İstanbul'da çok sayıda eve baskın yapıldı, sadece Bitlis merkezde 36 kişi gözaltına alındı ve gözaltına alınanlar arasında 75 ve 80 yaşında bir evli çift de var; adları da Medine Avcil, Abdurrahman Avcil. "Dosyada gizlilik var." diyorlar, bir iftira sebebiyle bu baskın yapılmış; bunu söylediler. Kürtlere yönelik bu şiddet normalleştirilmek isteniyor, insanlar suçlu ilan ediliyor, zulümle muhatap kılınıyor; bu normal değil. Geçtiğimiz yaz boyunca Hizan'dan sonra Tatvan'da köyler ablukaya alındı, kürdistanın her yerinde aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Kürtlere yönelik bu zulüm ve baskılar zorla yerinden etmeye, göçertmeye yöneliktir; bunu anlıyoruz, okuyoruz, bu coğrafyanın insansızlaştırılmak istenmesinin bir sonucudur. Bu insanlar, köyde, kırsalda yaşayan insanlar, hayvancılıkla uğraşan insanlar. Güvenlik gerekçesiyle abluka, baskı, şiddet dayatılarak Bitlis'te hayvancılık ve tarımı yok ettiler. Kürtlerin sistematik bir şiddetin hedefinde olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve bunu asla kabul etmeyeceğiz, bunun karşısında direneceğiz; bunu buradan da söyleyeyim.

Sayın Başkan, bugün grupta ekokırım yasa kampanyasını yürüten çok sayıda yurttaş ile İzmir Milletvekilimiz İbrahim Akın'la birlikte görüştük. Tüm gezegeni ilgilendiren bir konu aslında, ekokırımın hukuksal süreçlerde tanınması önemli, bütün dünya bunu tartışıyor. Ekokırımın ülkeler tarafından suç olarak kabul edilmesi ancak bu suçu, doğanın katledilmesini önleyebilir. Tabii ki biz de bu mücadeleyi yürütüyoruz, onlarla dayanışma hâlindeyiz ve ülke ayırt etmeksizin gezegene yönelik bütün müdahaleler bir kırım hâlini almış durumda dünyanın her yerinde. Maalesef ülkemizde de böyle ve iklim krizinde geldiğimiz nokta artık yaşama olanaklarını bile ortadan kaldıracak düzeyde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen tamamlayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Coğrafyamızda Marmara Denizi, Akbelen ormanı, Cudi Dağları, İkizdere örneklerinde gördüğümüz üzere çevre hukuku işlemiyor ve iç hukukumuzda suç olarak tanınması gerektiğini söylüyor söz konusu platform. Biz de mutlaka suç olarak tanınması gerektiğini ve Dilekçe Komisyonuna verdikleri 28 bini aşkın imzayla bir kanun, yasallaşma teklifleri var. Avrupa Birliğinde de bu kabul edildi. Önümüzdeki günlerde bunu çok daha ayrıntılı anlatacağız. Evet, "Ekokırım suçtur, doğaya yönelik katliama son verilmelidir, doğanın da bir canı vardır." sloganımızı buradan söylüyorum.

Son olarak, Sayın Başkan, maalesef Türkiye en tehlikeli ve en mutsuz ülke; bunu ben söylemiyorum, uluslararası küresel araştırmalar bunu ortaya koymuş. Hukuksuzluk ve çeteleşmenin vardığı son nokta uluslararası raporlarda şöyle yer alıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Danış Beştaş, lütfen tamamlayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Tamamlamaya çalışıyorum.

Küresel Risk Değerlendirme Raporu'nda bu yılın en tehlikeli ülkeleri sıralamasında Türkiye de yer aldı; Tayland, Hindistan ve Filipinler gibi ülkeler arasında görünüyor. Kolombiya Üniversitesi merkezli bir düşünce kuruluşunun 2023 Dünya Mutluluk Raporu'nda 137 ülke arasında Türkiye 106'ncı sırada; mutluluk düzeyi gitgide düşüyor, 2012'de 77'nci sırada olan Türkiye şu an 106'ncı sıraya gerilmiş durumda. Antidemokratik uygulamalarla, zulümle yoksulluğa mahkûm ederek Türkiye'yi dünyanın en mutsuz ve tehlikeli ülkeleri arasına sokan iktidar eseriyle ne kadar övünse gerçekten azdır. Ağır sanayide Almanya, teknolojide Silikon Vadisi, tarımsal verimlilikte Hollanda olabilecekken çok farklı bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye potansiyelinin yarısı bile olmadan şu anda bunları sağlayan mutlu ve huzurlu ülkeler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Bitiriyorum, son cümlem.

BAŞKAN - Peki, son cümlenizi alalım o zaman.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - ...arasındaki tek fark demokrasi ve insan haklarıdır. Bir an önce demokrasiye dönün demek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (HEDEP sıralarından alkışlar)