GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gazze'de kadın, çocuk katliamlarına ve savaş hukuku ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:24
Tarih:22.11.2023

MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu kız çocuğunun adı Hala Mufit Abu Saada. Gazze'de Cibaliye kampında yaşıyordu ve 14 yaşındaydı; derslerinde başarılı, zeki, hayat dolu bir çocuktu; resim yapmayı, şarkı söylemeyi, dabke oynamayı severdi. 16 Ekimde annesi ve 6 kardeşiyle birlikte en güvenli olması gereken yerde, evinde İsrail bombalarıyla hayatını kaybetti. Hala ve ailesinin yıkılan evlerinin enkazından çıkarılması iki gün sürdü. Hala'nın katledildiği o gün onunla beraber Gazze'de 87 çocuk daha katledildi. 7 Ekimden bugüne Gazze'de 5 binden fazla çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi. Dünyanın, sayılardan ibaret gibi hızlıca bahsedip geçtiği bu çocukların her çocuk gibi isimleri vardı: Fatima Al Najlar 5 yaşındaydı, Maryam Ahmet 1 yaşındaydı, Tulin Muhammad daha yeni doğmuştu. Her çocuk gibi onların da en sevdiği oyuncakları, arkadaşları, oyunları, yemekleri, renkleri, şarkıları, kıyafetleri vardı; her çocuk gibi onların da umutları, hayalleri, sevinçleri, hüzünleri korkuları vardı.

Sayın milletvekilleri, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, kadın ve çocuk haklarını detaylı bir şekilde kapsayan birçok sözleşme ve ilke bulunmaktadır. Bu sözleşmeler ve ilkeler kadınların ve çocukların yaşam, sağlık, eğitim, güvenlik, özgürlük haklarını güvence altına alır, dünya genelinde kadın ve çocuk haklarına saygı gösterilmesi ve korunması için önemli bir çerçeve sunar. İçinde bulunduğumuz hafta ise Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olmak üzere insan hakları açısından iki önemli günü barındırıyor. Peki, bu önemli haftada Gazze'deki çocukların ve kadınların durumu nedir? Yine, her an artarak güncellenen Birleşmiş Milletler rakamlarıyla bakalım: Gazze'de 7 Ekimden bugüne kadar 8.500 kadın ve çocuk öldürüldü, 788.800 kadın ve kız çocuğu evsiz kaldı, 1 milyon 700 bin insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı ve bunların yarısından fazlası çocuktu, 2.060 kadın eşini kaybetti, 7.500 çocuk babasını kaybetti, 50 bin kadın hamile ve bu kadınların 5.552'sinin önümüzdeki ay doğum yapması bekleniyor. Gazze'de elektriğin kesilmesi yaşam ünitesine bağlı hastalar için ölüm fermanı demekti; nitekim, hastanedeki onlarca prematüre bebeğin hayatını kaybettiğini öğrendik. Gazze'deki çocuklar okula gidemiyor, savaş bitse de birçok okulun öğrencilerinin çoğu artık hayatta değil. Ne yazık ki yanmış, kavrulmuş, parçalanmış, enkaz altında kalmış, tanınmaz hâldeki küçücük bedenler için Gazze bir çocuk mezarlığına dönüşmekte. Gazze'de anneler, hayatlarını kaybetmeleri durumunda kimlikleri belli olsun diye çocuklarının kollarına isimlerinin yazılı olduğu bileklikler takıyor. Peki, bütün bunlar yaşanırken sessizce izleyen dünyanın hâlâ kadın ve çocuk haklarından bahsetmeye hakkı var mıdır? Gazze'de 11 yaşında olan bir çocuğun hayatı boyunca gördüğü 4'üncü büyük bombardıman bu, en şiddetlisi bu olsa da Filistinli çocuklar için bu yeni bir tecrübe değil. Filistinli bir çocuğun katledilmek, hapsedilmek ya da acıların, travmaların, kayıpların gölgesinde, işgal altında bir hayat sürdürmek dışında hayatıyla ilgili çok fazla seçim yapma şansı hiçbir zaman olmadı.

Sayın milletvekilleri, savaşın bile bir hukuku, etiği ve kuralları vardır. Bu kurallara göre, hiçbir çocuk hayati ihtiyaçlarından ve temel hizmetlerden mahrum bırakılamaz, hiçbir çocuk yatağında bomba tehdidine maruz bırakılamaz. Cenevre Sözleşmeleri savaşta sivillerin ve hastaların korunmasına dair bir dizi uluslararası hukuk kuralları içermektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (Devamla) - Uluslararası sözleşmelerin aksine, Gazze'de sivillere yönelik büyük bir insanlık suçu işlenmektedir. İsrail, koordinatları daha önce paylaşılmış olmasına rağmen Gazze'deki Türk-Filistin Dostluk Hastanesini dahi vurdu. Hastane Gazze'deki 9 bin kanser hastasının tedavi umudu olan tek onkoloji merkeziydi. Kanser hastanesinin bile bombalandığı bir yerde hangi uluslararası hukuk kuralından bahsedilebilir? Bu duruma uluslararası topluluk daha fazla sessiz kalamaz, Birleşmiş Milletler ve tüm ilgili kurumlar Gazze'deki katliamlara son vermek için harekete geçmelidir; uluslararası toplum bu insanlık suçlarını şiddetle kınamalı ve sorumluları adalet önüne çıkarılmalıdır.

Dün olduğu gibi bugün de dünyanın vicdanı ve mazlumların sözcüsü Türkiye'dir. Ülkemizin bu tarihî sorumluluğunu hakkıyla icra eden Cumhurbaşkanımızın sarf ettiği çabaların barışa vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)