| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Cezayir'de Uluslararası Bir Türk Okulu Açılmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 15.11.2023 |
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cezayir'de bir Türk okulu açılmasına ilişkin uluslararası anlaşma üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün bir uluslararası anlaşmaya konu olup yüce Meclisimizin gündemine gelen ülke Cezayir. Cezayir'le çok köklü tarihî bağlarımız bulunmakta. Öyle ki acımız, sevincimiz ve ortak tarihimiz sözlü edebiyatımıza da yansımış. Bunun en güzel örneklerinden biriyle konuşmama başlamak istiyorum:
"Cezayir'in harmanları savrulur,
Savrulur da sağ yanına devrilir.
Eller 'annem' der de başım çevrilir.
Çelenleri mermer taşlı Cezayir,
Güzelleri hilal kaşlı cezayir."
Cezayir'de "Fransa" denildiği zaman akla gelen kan ve gözyaşı iken Cezayir'de "Türkiye" denildiği zaman akla gelen, kardeşlik ve dostluk.
Değerli milletvekilleri, Cezayir-Türkiye ilişkilerinin temeli, İspanya'yla süren hâkimiyet mücadelesinin ardından bu topraklarda Osmanlı hâkimiyetinin tesis edildiği 1516'ya kadar uzanmaktadır. 3 asrı aşan Osmanlı yönetimi 1830'da Fransa'nın bölgeyi işgaliyle son bulmuştur. Cezayir'le diplomatik ilişkilerimiz, ülkenin uzun süren bir mücadelenin ardından bağımsızlığını kazandığı 1962 yılında yeniden tesis edilmiştir. Batı Bloku'nda yer alan Türkiye ile Bağlantısızlar Hareketi'ne önayak olan ülkelerden Cezayir arasındaki ilişkilerde soğuk savaş parametreleri belirleyici olmuş ancak Doğu Bloku'nun yıkılmasıyla birlikte Türkiye ile Cezayir arasında siyasi ilişkilerde yeni bir döneme girilmiştir. 2006 yılında imzalanan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması'yla birlikte, üst düzey siyasi ziyaretlerde ve teknik düzey temaslarda artış kaydedilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Şubat 2018, Ocak 2020 tarihlerinde ve Sayın Bakanımızın Ekim 2019, Ocak 2020 ve Ağustos 2021 tarihlerinde Cezayir'e gerçekleştirdikleri ziyaretler iki ülke arasındaki ilişkilere ivme kazandırmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2020 yılındaki ziyareti sırasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi kurulmasına ilişkin ortak bildiri imzalanmıştır. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin ilk toplantısı, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'un Mayıs 2022 tarihinde ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret vesilesiyle Mayıs 2022'de Ankara'da düzenlenmiştir. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin kararlarının uygulama sürecini takip etmekle görevli ortak planlama grubunun ilk toplantısı Sayın Bakanımız ve Cezayir Dışişleri Bakanının Başkanlığında, her iki ülkeden ilgili kurumların temsilcilerinin katılımıyla 10 Aralık 2022 tarihinde Cezayir'de düzenlenmiştir.
İki ülke Parlamentoları arasındaki ilişkiler de gelişmektedir. Parlamentolar Arası Dostluk Grubu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 8 Kasım 2018 tarihinde, Cezayir Ulusal Halk Meclisinde 15 Mart 2022 tarihinde kurulmuştur; Cezayir Ulusal Halk Meclis Başkanı ve beraberindeki heyet Aralık 2021 tarihinde İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeler Parlamento Birliğinin 16'ncı Konferansı'na katılmıştır. Cezayir-Türkiye Dostluk Grubu ayrıca haziran ve temmuz ayları içerisinde ülkemizi ziyaret etmişlerdir.
Ortak tarihten beslenen kültürel ilişkilerimiz de gelişmektedir. Cezayir tarafının talebi üzerine başkent Cezayir'deki Keçiova Camisi ülkemizce restore edilerek 9 Nisan 2018 tarihinde açılmıştır. Tarihî Kasaba mahallesindeki evlerin bir bölümü, Oran vilayetindeki Bey Sarayı ile Paşa Camisi'nin restorasyonu devam etmektedir. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin 1'inci toplantısında imzalanan anlaşmalar ışığında, İstanbul ve Cezayir'de karşılıklı kültür merkezleri açılması, ayrıca Türk Maarif Vakfı okulunun faaliyete geçmesine yönelik hazırlıklar sürmektedir.
Gelişen siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliğine bağlı olarak artan beşerî ilişkiler çerçevesinde, Oran Başkonsolosluğumuzun kuruluş çalışmaları tamamlanmış olup yakın zamanda faaliyete geçmesi öngörülmektedir. Sahip olduğu jeopolitik konum ve yüz ölçümü itibarıyla Afrika Kıtası'nın kilit ülkelerinden biri olan Cezayir, siyasi, ekonomik ve askerî alanlarda Türkiye için elverişli ve uzun soluklu pek çok iş birliği sahasını da içinde barındıran bir ülke konumundadır. Libya meselesi başta olmak üzere, günümüz bölgesel krizlerine benzer perspektiften yaklaşan iki ülke, sahip oldukları dış politika ilkelerinden ötürü çözüm odaklı ve kapsayıcı bir duruş sergilemektedir. Bu anlamda, iki ülkenin gerek Fransa'yla ilişkileri gerekse Libya krizinin çözümü noktasında atılan adımlar ve yürütülen diplomasi iki Akdeniz ülkesinin mevcut ajandalarındaki ortak yönleri göstermesi açısından önemlidir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki günümüz güçler dengesinde ise bu denli ortak paydada buluşan iki devletin hem ileriye dönük bir vizyon belirlemesi hem de biraz önce bahsetmiş olduğumuz alanlarda etkileşimi artırması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, özellikle son dönemde Fas'ın artan etkinliğine paralel olarak Libya meselesinde etkin rol alma ve söz sahibi olma noktasında çaba sarf eden Cezayir, diplomasi alanında verilen mücadelede Türkiye'nin önemli bir potansiyel müttefikidir. Bununla beraber, ekonomisi büyük oranda doğal gaz ve petrol gelirlerine bağımlı olan Cezayir'in temel önceliklerinden biri ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmek ve bu yolla 44 milyonluk nüfusuna yeni iş fırsatları yaratmaktır. Bu hedefleri gerçekleştirmek için hâlihazırda Cezayir'de faaliyet gösteren Türk şirketlerinin sayısının artması, iki ülke ticari ilişkilerinin geliştirilmesi ve karşılıklı yatırımın teşvik edilmesi, oluşturulacak gelecek vizyonunun temel çarkları arasındadır. Diğer bir taraftan, Türkiye ise Akdeniz jeopolitiğinde önemli bir konuma sahip olan Cezayir üzerinden kuracağı güvenli ve ucuz maliyetli ticaret rotalarıyla bölge üzerindeki nüfuz alanını artırabilir. Yine, Cezayir'in aynı zamanda Sahra Altı Afrika'ya açılan bir kapı olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin Afrika açılımı politikaları kapsamında dost ülkelere ve gelişmekte olan Afrika pazarına ulaşması Cezayir'le kuracağı güçlü bir iş birliğinin önemini artırmaktadır. Öyle ki iki ülke arasındaki güçlü iş birliği imkânlarının değerlendirilmesine yönelik adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'un Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine 15-17 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, on yedi yıl aradan sonra potansiyel iş birliklerinin hayata geçirilmesi ve farklı alanlarda bölgesel ortaklıkların güçlendirilip tesis edilmesi adına oldukça önemlidir. Ziyarette 2 ülke arasında enerji, sanayi, ticaret, eğitim ve kültür başta olmak üzere birçok alanda 15 anlaşma imzalanması 2 ülke ilişkilerinin önümüzdeki dönemde çok daha yakınlaşacağını göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cezayir'le ilgili bunları söylerken Filistin'de de her gün artan dehşet verici insanlık suçuna da değinmeden geçemeyeceğim. Merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş Bey geçmişte Cezayir'in bağımsızlık mücadelesine destek vermişti. Aynı gelenekten gelen ve onun mirasını taşıyan bir Türk milliyetçisi olarak, korkunç bir soykırıma şahit olduğumuz bu dönemlerde zalimlerin karşısında, mazlumların yanında durmamız gerektiğin ifade etmek istiyorum. Çocukların, kadınların, yaşlıların katledilmesine, bebeklerin yüreklerimizi parçalayan yüzü gözü kan içindeki hâllerine tepkisiz duramayız. Bir halk göz göre göre imha edilmekte, sağ kalanları açlığa, susuzluğa mahkûm edilmektedir. Türkiye olarak tarihsel misyonumuz ışığında tüm bu yaşananları görmezden elbette gelemeyiz. İsrail'in Gazze'de giriştiği soykırım ve buradaki askerî eylemlerinin uzak hedefinde Türkiye olduğunu ayrıca görmemiz gerekmektedir. İsrail bu eylemleri ve izlediği vahşet politikasıyla insanlığın barış, huzur ve güvenlik açığını tehlikeli şekilde artırmaktadır. Her fırsatta Türkiye aleyhinde yayınladıkları raporlarla ülkemize insan hakları dersleri vermeye kalkan Batı, tıpkı Doğu Türkistan'da yıllardır süre gelen insan hakları ihlallerinde olduğu gibi Gazze'deki yıkım karşısında da üç maymunu oynamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) - Bizler Türk milliyetçileri olarak, Doğu Türkistan'da yaşayan soydaşlarımızın acılarını yüreklerimizde hissederek nasıl her fırsatta dile getirdiysek Filistin'de yaşanan acıya da uzak kalamaz ve tarihsel misyonumuz gereği mağdurun yanında açıkça taraf oluruz.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)