| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 14.11.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararı üzerine yürütülen tartışma, iki mahkeme arasındaki bir çatışma değil, iki bakış açısı, iki zihniyet arasındaki bir farklılaşmadır; zihniyetlerden bir tanesi, çoğulcu demokrasi anlayışı yani salt çoğunlukla ülkenin yönetilemeyeceğini, salt çoğunluk dışında da toplumsal barış olan anayasaların nitelikli çoğunlukla değiştirileceğini, dolayısıyla salt çoğunlukla ülkeyi yönetmek isteyen insanların nitelikli çoğunlukla değiştirilmesi gereken Anayasa'ya uygun davranma mecburiyetini şart koşanlar ile "Ben 50+1'i aldım, ülkeyi istediğim gibi yönetirim." diyen zihniyet arasındaki bir farklılaşmadır. Dolayısıyla, konuyu 2 mahkeme arasındaki farklılaşma olarak görmemek lazım çünkü anayasalar toplumsal barışın bir teminatıdır.
Anayasa'nın nitelikli çoğunlukla değiştirilebilmesinin sebebi de herkesin iktidar, mutlak iktidar gücüne karşı kendisini güvence altında hissedebilmesidir. Söz konusu olan Anayasa ve insan hakları ihlali ise gün gelir mağdur Milliyetçi Hareket Partili Engin Alan olur, gün gelir mağdur HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu ya da Leyla Güven olur, gün gelir mağdur Cumhuriyet Halk Partili Enis Berberoğlu olur, gün gelir mağdur Adalet ve Kalkınma Partisinin tüzel kişiliği olur. Şayet Engin Alan'la ilgili kararı sadece MHP alkışlarsa, HDP'yle ilgili kararları HDP alkışlarsa, CHP'yle ilgili kararları CHP, AK PARTİ'yle ilgili kararları sadece AK PARTİ alkışlarsa o zaman işime geldiği zaman Anayasa Mahkemesi, işime gelmediği zaman yargı vesayeti gibi bir durumla karşı karşıya kalmış oluruz.
Bakın, Engin Alan tutuklandığı zaman ve hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğu zaman Anayasa Mahkemesi 2 konuda bu kararı bozdu: Bir, "Dijital delillerle ilgili şikâyetler karşılanmadı." dedi. İki, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenmesi talebi, ilk derece mahkemesi tarafından reddedildi, Yargıtay da bunu onayladı ve Anayasa Mahkemesi dedi ki: "Hilmi Özkök, Aytaç Yalman tanık olarak dinlenmediği için ve dijital materyaller de delil olarak değerlendirilemeyeceği için ben bu kararı bozuyorum." Yani dosyanın içeriğine girdi ama o gün, Milliyetçi Hareket Partisindeki arkadaşlarımız alkışladı. HDP'yle ilgili karar olduğunda da HDP'li vekiller alkışladı. Burada söz konusu olan hak ihlaliyse hep beraber alkışlamayı bilmemiz lazım. Şayet kendi partimizle ilgili bir karar olduğu zaman Anayasa Mahkemesi kutsal ve yüksek mahkeme ama mağdurlar üzerinden Anayasa Mahkemesi kararlarını değerlendirirsek zannımca hukuka uygun davranmamış oluruz. Anayasa Mahkemesi kararlarını failler üzerinden değil, fiiller üzerinden değerlendirmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Şayet failler üzerinden değerlendirirsek işin esasını kaçırmış oluruz. Bunun bir yetki tartışması olmadığı ortada çünkü Anayasa 148/3 bireysel başvuru hakkını tanıyor; 153/3 Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını getiriyor; 158/3 de diyor ki: Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasında bir görev uyuşmazlığı olursa Anayasa Mahkemesi kararı esas alınır. Yani evet, mahkemeler birbirinden farklı düşünebilir ama bunun nasıl çözüleceği Anayasa'da yazıyor, başka bir Anayasa arayışına gerek yok. Bu görüş farklılıklarının olabileceği muhtemel görüldüğü için nasıl çözüleceği de Anayasa'da yazılmış. Biz nasıl çözüleceğine dair Anayasa hükmünü bir tarafa bırakıp işimize geldiği gibi bir çözüm arayışına girersek bu Anayasa Mahkemesi tıpkı daha önce nasıl her partiye lazım olduysa yarın size de bize de lazım olur.
Onun için, kurumların saygınlığına halel getirmeyelim diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)