GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HEDEP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:07.11.2023

HEDEP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bizi cezaevlerinden izleyenleri, başta arkadaşlarımız olmak üzere özellikle düşüncelerinden dolayı tutulanları da selamlamak istiyorum.

4 Kasım darbesinin üzerinden yedi yıl üç gün geçti -4 Kasım 2016- 4 Kasım 2023'ü üç gün önce geride bıraktık ve arkadaşlarımız tamı tamına yedi yıl üç gündür cezaevinde iktidarın rehini konumunda tutulmaya devam ediliyorlar. Evet, 4 Kasım darbesi sadece Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'a değil, Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken ve Çağlar Demirel'e değil, 15 milletvekilimize aynı gece 4 ayrı savcının, 4 ayrı ilden planlanıp örgütlenen bir siyasi darbe olarak tarihin dönüm noktalarından bir tanesidir; önce bunu söyleyelim. Evet, başkanlık sistemini getirmek isteyenler Anayasa'yı değiştirmek için, daha doğru bir deyimle muhalefeti susturmak için bu anlamda bizim, Parlamentonun aritmetiğini değiştirdiler. 15 milletvekili alındı, 11'i tutuklandı -yani tutuklama tamamen tırnak içinde söylediğim bir şey- ve 550 milletvekilinin içinde 11 kişinin Parlamentoda olmadığı bir dönemde bu ülkeye başkanlık rejimi getirildi, Anayasa değiştirildi, İç Tüzük değiştirildi, onlarca kanun kabul edildi, bütün itirazlarımız reddedildi. Neymiş? İş tamamen kısıtlama, özgürlükten yoksun bırakma. Anayasasızlaşma dönemi tam da 4 Kasım darbesiyle ivme kazanmıştır bu ülkede, bunun başını da tabii ki iktidar çekiyor. "Evet, Anayasa'ya aykırı ama evet..." diyen, dokunulmazlığın kaldırılmasına parmak kaldıranlar da bugün Selahattin Demirtaş'ın Edirne'de, Figen Yüksekdağ'ın Kandıra'da, Sebahat Tuncel'in de Sincan Cezaevinde olmasından tabii ki sorumludur; bunu da unutmadık.

Şimdi şöyle bir şey var, geçenlerde Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı şöyle bir şey söyledi: "Artık bu ülkede darbecilerin borusu ötmüyor, vesayetçilerin tekeri dönmüyor." Daha yeni, bir iki gün önce demiş. Hayret gerçekten, hayret! Niye hayret diyorum? 12 Eylül darbesinin, 2 Mart 1994 darbesinin devamı niteliğinde bir darbenin sahibi, başrol oyuncusu söylüyor bunu; Recep Tayyip Erdoğan. Bu kampanyayı kendisi yürüttü. Basında dokunulmazlıkların kaldırılması için çarşaf çarşaf açıklamalar yapıldı, sonra Anayasa'ya aykırı bir değişiklik bu Parlamentodan AKP-MHP ve "Anayasa'ya aykırı ama evet..." diyenlerin oylarıyla geçirildi.

Şimdi şöyle diyeyim: Vallahi, darbecilerin borusu ötmeye devam ediyor yani bugün sadece boru el değiştirdi, iktidarın elinde bu boru. Vesayetçilerin tekeri de el değiştirdi, ne oldu? İktidarın elinde ve dönmeye devam ediyor vesayetçilerin tekeri. Peki, darbecilerin borusunun da vesayetçilerin tekerinin de iktidar olduğunu söylemek için fazla bir örneğe gerek var mı? 4 Kasımı konuşuyoruz ya, bu ülkenin ana muhalefet partisi rolündeki bir partinin Eş Genel Başkanları alenen rehin konumunda tutuluyorlar. Bugün, Demirtaş, Yüksekdağ, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak yedi yıla rağmen tutuluyor. Leyla Güven Elâzığ'da tamamen siyasi görüşleriyle, Ayla Akat da Kobani kumpas davasıyla tutuluyor.

Şimdi, ben şunu söyleyeyim: AKP, 12 Eylül darbesiyle, 28 Şubat darbecileriyle, 2 Mart darbesiyle, Türkiye'deki darbelerin toplamı bir darbecidir; hepsini içinde barındırıyor, AKP darbeci bir partidir. Siyasi olarak korkuyor bizden ya! Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'la yarışamadı, onlara cevap veremedi, siyaset üretemedi; siyaset üretebilen bir iktidar rakiplerini cezaevine kapatmaz, Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeyi tehditle, baskıyla geçirtmez. İşte bu nedenle cevap veremediğinde ne yapıyor? Zorbalığa başvuruyor. İktidar, devletin bütün olanaklarını kullanarak, yargıyı da elinde bir araç olarak tutarak şu anda arkadaşlarımızı içeride tutmaya devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şunu söyleyeyim: Gültan Kışanak -12 Eylül darbesinde zindanda işkence yapan zihniyetin fikri bugün iktidarda dedim ya- 12 Eylülde de işkence görmüştü, şimdi de görüyor; Sevgili Hüda Kaya, önceki dönem İstanbul Milletvekilimiz 28 Şubat darbesine karşı mücadele eden, o dönem tutuklanan bir arkadaşımız, bugün yine Silivri Cezaevinde tutuluyor.

Tabii, şunu da söyleyeyim: Biz zindanlara sığmayız. Arkadaşlarımız üretmeye, yazmaya, okumaya, mücadele etmeye devam ediyor. O duvarlar asla halkla buluşmamızı engelleyemez. Hafta sonu İzmir Fuarı'nda yaptığımız imza günü etkinliğine bakmanız yeterlidir, yüz binlerce insanın buluştuğu mitingler yeterlidir. Zindanlar gerçek suçlular için zindandır, cezaevi duvarları bu nedenle bize asla sökmez; bunu aklınızdan çıkarmayın. Umudu öldüremeyeceksiniz, büyümeye devam edeceğiz. (HEDEP sıralarından alkışlar)