GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası'na ve 25'inci yılını kutlayan LÖSEV'e, şehit olan Sözleşmeli Erler Samet Bektaş ile Onur Özbek'e, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın babası Hilmi Babacan'ın vefatına, Cumhuriyet Halk Partisinin 38'inci Kurultayı'na, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü yurtlarındaki asansör facialarına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın gerçeklerinden uzaklaştığına, İsrail'in Hamas'la değil Gazze'de yaşayan masum sivillerle sorunu olduğuna, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanının Türkiye ziyaretine ve Gazeteci Tolga Şardan'ın tahliye edilmesine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:07.11.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İyi bir hafta olmasını temenni ediyorum.

2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Farkındalık Haftası. Ben bu vesileyle, küçük bedenleriyle kansere karşı çok büyük mücadele veren çocuklarımıza hem geçmiş olsun diyorum hem de onların gözlerinden öpüyorum. Yine, bu vesileyle 25'inci yılını kutlayan LÖSEV, Türkiye'nin en gelişmiş onkoloji merkezini kuran, kanserli hastalara ücretsiz bakım sağlamakla bilinen saygın bir kurumdur. Siyasi irade; LÖSEV'e baskı uygulamamalı, LÖSEV'in önünü açmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van'ın Başkale ilçesinde terör örgütü PKK tarafından yola önceden yerleştirilen el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu şehit olan Sözleşmeli Er Samet Bektaş'a ve Zeytin Dalı Harekâtı bölgesinde şehit olan Onur Özbek'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin mekânı cennet, ruhu şad olsun. Kederli ailelerinin ve aziz milletimizin başı sağ olsun.

DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan'ın kıymetli babası Hilmi Babacan hayatını kaybetmiştir. Biz de cenaze törenine katıldık. Ben hem Sayın Babacan'a, ailesine ve DEVA Partisi camiasına başsağlığı diliyorum, merhuma da Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi, hafta sonu 38'inci Kurultayını yapmıştır, kongresini yapmıştır. Genel Başkan olan Sayın Özgür Özel'e ve yeni yönetime başarılar diliyorum, hem CHP camiasına hem de ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Son on gün içerisinde Kredi ve Yurtlar kurumundaki asansör facialarına geçtiğimiz gün bir yenisi daha eklenmiştir maalesef. Aydın, Ordu ve Trabzon'dan sonra Rize Ayder KYK Kız Öğrenci Yurdu'nda bir öğrencinin içinde bulunduğu asansör, öğrenci indikten hemen sonra 8'inci kattan düşmüştür. Şok geçiren öğrenci hastaneye kaldırılmıştır. Evladımızın sağlık durumunun yerinde olması bizim için sevindiricidir fakat son zamanlarda peş peşe gelen ve Aydın'da Zeren Ertaş'ın -aynı zamanda benim de hemşehrim- hayatını kaybettiği asansör kazaları artık yurt genelinde tedirginlik yaratmaktadır.

Aileler, evlatlarını devletin yurtlarında devlete emanet etmiş fakat Hükûmet tedbirsizlik ve denetimsizlikten dolayı çocuklarımıza sahip çıkamamıştır. Genel olarak yurtların temizliği ve yemekleri öğrenciler tarafından yeterli bulunmazken bakımı ihlal edilen asansörler, öğrencilerin canına kastetmektedir. Hükûmet gerekli tedbirleri alamamış, kendisine emanet edilen öğrencilere sahip çıkamamıştır. Türk gençliği her an ölecekmiş korkusu yaşamadan, devletin şefkatli ve koruyucu kollarında olduğunu hissederek güvenle yurtlarda kalmalıdır. Türkiye'nin dört bir yanındaki KYK yurtları âdeta seferberlik ilan edilmişçesine ivedilikle denetlenmeli, bugün itibarıyla bir daha öğrencileri tedirgin edecek ve canlarını riske atacak asansör faciası yaşanmasının önüne geçilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı bir açıklamada "Artık kimse 'Ne olacak benim hâlim?' endişesi taşımıyor." ifadesini kullanmıştır. Sayın Erdoğan, saray hayatının içerisinde halkın gerçeklerinden uzaklaşmıştır. 2022 yılı rakamlarıyla Sayıştay raporlarına göre sarayın bir yıllık gideri 5 milyar 669 milyon lirayı aşmıştır değerli arkadaşlar. Böylece sarayın günlük masrafı, bir yılda yüzde 53 artarak 15 milyon 533 bin lira olmuştur yani eski parayla 15,5 trilyon lira. Harcamaların bu miktara vardığı, hangarda 11 uçağın bulunduğu, yeni lüks araçların sipariş edildiği bir dönemde Erdoğan'a tavsiyemiz, etrafındaki danışmanlara inanmaması, sokağın, çarşı pazarın nabzını bizzat kendisinin tutmasıdır. Zira vatandaşlarımız geçim zorluğuyla âdeta boğuşmaktadır. Sayın Erdoğan'a hatırlatmak isteriz ki seçimi kazanmanız memlekette her şeyin güllük gülistanlık olduğunu göstermez. Asgari ücretin açlık sınırının 2.200 TL altında kaldığı bir ülkede asgari ücretle geçinen vatandaşlarımız pek tabii "Benim hâlim ne olacak?" endişesi taşımaktadır; emekli aylıklarının asgari ücretin dahi altında kaldığı bir ülkede emekliler pek tabii "Benim hâlim ne olacak?" endişesi taşımaktadır; genç işsizliğin yüzde 20'ye vardığı, alım gücünün her geçen gün düştüğü Türkiye'de kendisine gelecek göremeyen gençler pek tabii "Benim hâlim ne olacak?" endişesi taşımaktadır; mazotun 40 liraya dayandığı bir ülkede çiftçiler üretemediği için pek tabii "Benim hâlim ne olacak?" endişesi taşımaktadır; kiraların fahiş oranda arttığı bir ülkede kiraya çıkacak memurlar pek tabii "Benim hâlim ne olacak?" endişesi taşımaktadır. Listeyi toplumun her kesimini kapsayacak şekilde uzatmak mümkündür. Böylesi yakıp kavuran gerçekler milletimizi sarmışken Hükûmetin milletin gerçeklerine uzak kalmasını kabul etmiyoruz. Türk milleti her geçen gün artan ekonomik krizin içerisindedir ve bunun da yegâne sorumlusu AK PARTİ hükûmetleridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail'in Gazze şeridine yönelik saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı maalesef 10 bini aşmıştır. Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre, katliamın başladığı 7 Ekimden itibaren Gazze'de her on dakikada 1 çocuk hayatını kaybetmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Uluslararası raporlara göre, İsrail, Gazze'de yaşanan son saldırılarda 3.457 çocuğu katletmiştir. Ne yazıktır ki bu sayı yani bir ayda Gazze'de öldürülen çocuk sayısı, son dört yılda dünyanın tüm çatışma bölgelerinde öldürülen çocuk sayısından fazladır. 1948 yılından itibaren Arap-İsrail sorunu olarak lanse edilen İsrail'in işgal politikası zamanla sistematik olarak İsrail-Filistin sorununa dönüştürülmüş, bugün ise İsrail-Hamas sorunu olarak dünya kamuoyuna sunulmuştur. Oysa, İsrail'in sorunu Hamas'la değil, Gazze bölgesinde yaşayan masum sivillerledir. Bombaların adresi Hamas'tan ziyade kadınlar ve çocuklar olmuştur. Eğer ortada bir sorun varsa ki vardır, bu sorunun adı doğrudan doğruya İsrail sorunudur. İsrail bölgeyi işgal ve ilhak etmek üzere yayılmacı politikalarını sivil demeden, hasta, yaşlı ve masum ayırmadan acımasızca sürdürmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Hastaneler, huzurevleri, okullar ve hatta Birleşmiş Milletlere ait sığınmaevleri bile ayrım yapılmaksızın vurularak savaş suçu işlenmiştir. Savaşın bile bir şerefi, bir adabı vardır; bu bağlamda, İsrail, dünyaya şeref ve adap gibi değerlerden noksan olduğunu göstererek devlet görünümlü terör örgütü hâline gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler ise sorunu çözme aşamasında iki devletli çözüm öngörmemektedir. Bu tutum bölgede İsrail'e cesaret vermekte, katliamların katlanarak devam etmesinin önünü açmaktadır.

Dün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Türkiye'ye gelerek Sayın Hakan Fidan'la görüşmüştür. Görüşme sonrası resmî makamlar tarafından görüşmeye dair herhangi bir açıklama yapılmaması dikkat çekicidir. AK PARTİ Hükûmeti iç politikaya yönelik söylemler ve hamleler yerine, uluslararası toplumu ve uluslararası mekanizmaları harekete geçirecek bir stratejiyi uygulamaya geçirmelidir. Ya, hakikaten çok basit işlerle uğraşılıyor, bir defa uluslararası...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Şunu çok merak ediyorum: Yirmi bir, yirmi iki yıllık AK PARTİ hükûmetleri döneminde İsrail'in Türkiye'yle ilgili hangi menfaati zedelenmiştir? Yani iç politikaya bu işler bu kadar çok malzeme yapılıyor; hangi menfaati zedelenmiştir? İsrail'e karşı nasıl gerçekçi bir politika uygulanmıştır? Mesela, işte, uluslararası sözleşmelerimiz var, ticari ilişkilerimiz var; bunların hangisiyle İsrail'e bir baskı uygulanmıştır? Bunun yerine, Sayın Erdoğan ve AK PARTİ'liler sadece hamaset ve bu işi iç politika malzemesi yapmanın ötesinde başka bir şey yapmamaktadırlar.

Geçtiğimiz hafta tutuklanan Gazeteci Tolga Şardan dün akşam itibarıyla tahliye edilmiştir. Gazetecilerin mesleklerini yerine getirmeleri neticesinde baskı görmesini, hatta tutuklanmasını İYİ Parti olarak doğru bulmuyoruz. Yargıya yapılan siyasi baskı neticesinde gazetecilerin tutuklanması, hukuku askıya alıp demokrasiyi rafa kaldırmakla birlikte dış dünyada Türkiye'nin itibarına da zarar vermektedir. Bu vesileyle Tolga Şardan'a geçmiş olsun diyor, gazetecilerin bağımsızca halkı haberdar etmesi gerekliliğine inandığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.