| Konu: | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 01.11.2023 |
HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ifade etmeliyim ki iktidarın diğer yasa teklifleri gibi şu an görüşülmekte olan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hazırlanırken de demokratik ülkelerde olduğu üzere ilgili paydaşların, konunun birinci dereceden muhatabı olan yerel yönetimlerin, meslek odalarının, üniversitelerin ve halkın yeterli katılımı sağlanmamıştır. Torba yasa şeklinde, kanun yapma tekniğine aykırı bu teklifi, siyasi iktidarın artık gelenekselleşen, "Kimsenin aklına ihtiyacım yok, her şeyi en iyi ben bilirim." mantığına yakışır buluyoruz.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 92'sinin deprem tehlikesi altında bulunduğu göz önüne alındığında, riskli alan belirlemesinde öne çıkan unsurun zemin yapısı değil üzerindeki yapılaşma olacağı açıktır. Yaşanan depremler göstermiştir ki aynı alan içerisinde yan yana iki yapıdan biri yıkılırken diğeri depremi hasarsız olarak atlatabilmektedir. Deprem bir doğa olayıdır. Depremi afete dönüştüren, hiç mühendislik hizmeti almamış veya yeterli mühendislik hizmeti almamış yapılardır. Bu bağlamda, afet riski altındaki alanlarda öncelikli olarak yapılması gereken, bilimsel çalışma yöntemleri ve değerlendirme kriterleri kullanılarak riskli yapıların belirlenmesidir. Riskli yapıları belirleme konusunda yeterli olmayan idarelerin bu işi kimlere taşere edeceği ve yapılan çalışmaların bilimsel kriterlere ne denli uygun olacağı hususundaki belirsizlik bu kanun teklifinde de giderilmemiştir.
İkinci husus ise Bakanlığın belirleyeceği alanlar konusudur. Bu hüküm, ülkenin her kentinde rant elde edebilecek alanlarda keyfî uygulamalar yapılabilmesinin önünü açmaktadır.
Değerli arkadaşlar, gerek deprem sürecinde depremin ilk gününden itibaren bölgede çalışmalar yapan gerekse depremden sonra bölgeyle irtibatını hiç kesmeyen bir milletvekili olarak bölgeden aldığımız haberler hiç de iç açıcı değildir. Vatandaşların evlerine, apartmanlarına gayriciddi incelemeler sonucunda az, orta, çok hasarlı şeklinde raporlar verilmekte, itirazlar üzerine ağır hasarlı binalar az hasara, az hasarlı binalar orta hasara dönebilmektedir. Bu durum karşısında vatandaş mahkeme koridorlarında mağdur edilmektedir çünkü mahkemelerin bir kısmı "görevsizlik" vermekte, bir kısmı "Bu benim işim değil." demektedir. Zaten evi barkı zarar gören vatandaşımızın sırtına bir de böyle ekonomik bir külfet bindirilmektedir. Bir an önce valiliklerde bu konuya ilişkin bir komisyon kurulmalı ve ciddi anlamda, binanın gerçek durumunu ortaya çıkaracak incelemeler yapılmalıdır.
Amaç maddesi afet riskli alanların dönüştürülmesi olsa da 6306 sayılı Yasa ve mevcut kanun teklifi, içeriği itibarıyla bu amaca hizmet etmekten uzaktır. Sorumlulukları bertaraf etme çabasına girmektense bu sorumlulukların gereğini yerine getirmelerini sağlayan yetki veya mevzuatın uygulanmasını talep etmek, merkezî idarenin yerel yönetimler üzerindeki tahakkümünün yol açtığı ağır kayıplara dikkat çekmek, bu kaybı arttıran düzenlemelerin hükümsüz kılınmasını sağlamak gerekir. Halkı afetlerden korumak için getirildiği söylenen söz konusu yasa teklifi rant ve güvenlikçi politikaların uygulanmasını sağlayan bir yasa teklifidir. Yapılması gereken ise şu an mevcut olan sözde kentsel dönüşüm yasasını uygulamak yerine, kentsel dönüşümün ilke ve kurallarını başta konut, barınma ve mülkiyet hakkına saygı çerçevesinde ele alan yeni bir yasal düzenlemedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)