GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:01.11.2023

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanun üzerine değerlendirmemizi sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. DEVA Partisi ve şahsım adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçmişte olduğu gibi bu kanun teklifinde de deprem bölgesinin beklentisini ele alacak olursak depremzede vatandaşlar için deyim yerindeyse dağ fare doğurmuş diyebiliriz. Yamalı bohçaya dönen, zamana ve kişiye göre istenilen yere çekilen, yönetmelik ve genelgelerle laçkalaştırılan, kocaman bir sorun yumağına dönen İmar Kanunu hâlâ ortada dururken yeni pişmanlıklara gebe ve rant kapıları açabilecek bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız.

Kanun teklifine baktığımızda, adından da anlaşılacağı üzere afet riskli alanların dönüştürülmesi amacıyla hazırlanmışken idare eliyle resen yapılan, anayasal haklara aykırılık teşkil eden birçok nokta barındırmakta ve "rezerv alan" tanımından "yeni yerleşim yeri alanı olarak" ibaresi çıkarılarak afet riski taşısın veya taşımasın, idareye istediği yeri istediği zaman keyfî bir şekilde rezerv alanı ilan etme yetkisi vermektedir. Bununla beraber, acil sorunları çözüme yönelik yapılan bu teklif de geçmişte alelacele çıkarılmış imar affı yasasıyla benzer sonuçlar doğuracak endişesi taşımaktayız.

Teklif maddelerine geçecek olursak, deprem bölgesindeki hasarlı binaların mahkeme süreçleri hızlandırılmak istenmekte ve ilgili hassasiyetleri öngören bir maddeyle karşı karşıya kalmaktayız. Bu maddede, dava süreleri kısaltılmış, itiraz etme hakkı alınmış, anayasal savunma hakkı yok sayılmıştır. Evet, biliyoruz, hâlâ çadırda, konteynerde yaşayan vatandaşlarımız var ve mahkemelerde yığın hâline gelmiş bir sürü dosya var ancak bunun yolu anayasal hakları ihlal etmekten geçmemeli.

Diğer bir maddeye geçtiğimizde, madde 6 ki bizi en çok tedirgin eden maddelerden bir tanesi bu çünkü tarım ve orman alanlarını imara açma iştahı yüksek, askerî alanları yeşil alan olarak düzenleme bahanesiyle betona gömen, kıyıları yapılaşmaya açarak halkın kullanımına kapatan, kalkınmayı inşaattan ibaret zanneden, böyle bir geçmişe sahip bir iktidarla karşı karşıyayız. Madde kapsamında -aynen okuyorum- rezerv yapı alanı yeniden tanımlanmış, (c) bendinde yer alan "yeni yerleşim alanı" ibaresi metinden çıkarılmıştır."

Değerli milletvekilleri, bu, tüm yapı stokunun, hatta sadece yapılı çevre değil, doğal çevrenin de bu kapsama girdiği anlamını taşımaktadır. Yani bir şarta bağlanmaksızın şehir merkezinde yüksek rantlı alanlar rezerv alanı ilan edilebilecek, afet riski taşımadığı hâlde ev ve iş yerlerine el konulabilecek yani mülkiyet hakkı ihlal edilebilecektir. Suistimale açık bu düzenlemeyle Başkanlık bütün bir mahalleyi rezerv alanı ilan edip boşaltabilir, el koyabilir, binaları yıktıktan sonra yeni bina yapılsın diye müteahhitlere ihale edebilir. Açıkça söylüyorum: Bu düzenleme milleti müteahhitlere teslim etmenin önünü açma riskine sahiptir.

Değerli milletvekilleri, bakın, biz niyet okuması yapmıyoruz, ülkemizde bunun geçmişte onlarca örneği var, hepsini yaşadık. İyi niyet gözetilse dahi bu iş suistimale açıktır. Bununla beraber, rezerv alanı ilan edilen yüzde 30'un Başkanlığa devri veya ona tekabül eden değerin Başkanlığa ödenmesi öngörülmekte. Buradaki amaç şu: Deprem bölgesindeki yıkımın zararını karşılamak için kamuya bir kaynak oluşturmak fakat bu oran nasıl hesaplanacak, neye göre hesaplanacak ve alanlar nasıl belirlenecek; bu da açıklanmaya muhtaç bir diğer madde.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle alakalı teklifimiz, bu tanım daraltılmalı, depreme karşı dirençli olmayan yapı stokuyla sınırlandırılması yönündedir.

Bir diğer sakat madde ise bu resen riskli işlem konusu. Bunun altını çizmek istiyorum değerli milletvekilleri. Biz hukuk devletinde yaşıyoruz; olağanüstü durumlar ve şartlar yaşasak dahi -mülkiyet hakkı- hukuki süreçte sonlanmadan vatandaşın evlerine kanun yoluyla zorla girilmesi bizim konuşabileceğimiz şeyler değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Avşar, lütfen sözlerimizi tamamlayalım.

CEM AVŞAR (Devamla) - Toparlıyorum.

Yüzde 50+1'le kentsel dönüşüm yeterliliği var. Bu konuyu destekliyoruz; evet, bu konu kentsel dönüşümde süreci hızlandıracak bir konudur.

Sözlerime son verirken şunları belirtmek istiyorum sayın milletvekilleri: Dokuz ay önce asrın felaketini beraber yaşadık, 50.500 insanımızı kaybettik, bize 104 milyar dolara mal oldu, sonrasında Sayın Bakan çıkıp "sıfır tolerans" dedi buralarda. Peki, bu felaketin sebebi neydi? Yeterince ve gerektiği gibi yapı inşaatı yönetmeliğine uygun yapılar yapılmaması, kontrol eksikliği, suistimaller ve ihmallerdi. İmar planları ve Deprem Yönetmeliği mutlaka yeniden ele alınmalı, her konuda olmasa da insanımızın canını, malını ilgilendiren böyle önemli konularda müzakere, konuşma, ortak akıl metni geliştirilmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.