GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:13
Tarih:26.10.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA KÜRŞAT ZORLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin protokolün sevkinin ardından Meclis grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz ki Ukrayna savaşının ardından Finlandiya ve İsveç, kimi güvenlik endişeleri dolayısıyla NATO'ya girme yönünde karar almış ve bu yönde başvuru yapmışlardır. Bu 2 ülkenin PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör konusundaki tutumları sebebiyle Türkiye, ilk başta, üyeliklerine sıcak bakmamıştır çünkü terör örgütü PKK-YPG yandaşlarının ülkede para topladıkları ya da gösteri organize edebildikleri, devlet radyosunun da örgütün elebaşlarıyla röportaj yayınlayabildiği görülmektedir. Bu kapsamda, özellikle İsveç'te, sadece PKK terör örgütünün faaliyetleri değil FETÖ'nün de 15 Temmuz sonrası kendisine zemin bulabildiği görülmüştür.

Böyle bir manzara karşısında Sayın Cumhurbaşkanı 17 Mayıs 2022'de, İsveç'i terör örgütlerinin kuluçka merkezlerinden biri olarak tabir etmiş ve NATO'ya girişinin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Yine, Sayın Erdoğan'ın, bir gün sonra gerçekleşen AK PARTİ Meclis grup toplantısında "İsveç'ten 30 terörist istedik 'Vermeyiz.' dediler. Siz teröristleri vermeyeceksiniz, bizden NATO üyeliği isteyeceksiniz; hem PKK'ya destek verip hem bizden destek istemek olmaz. Biz 'evet' demeyeceğiz." şeklindeki açıklaması hepimizin malumudur. Yine, dönemin Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'ın da teröristlerin iadesi konusunda hiçbir adım atılmadığına yönelik ifadeleri kamuoyumuza yansımıştır. İsveç'te yeni terörle mücadele yasası 1 Haziran 2023'te yürürlüğe girmiş olsa da uygulamada beklentilerin ne ölçüde karşılandığı irdelenmeye muhtaçtır. Kamuoyuna yansıyan bilgiler doğrultusunda Türkiye'nin iadesini talep ettiği teröristlerden kaçının teslim edildiği de belirsizdir.

Bir başka husus da kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'i hedef alan saldırılardır. Bunlar maalesef Türk milleti tarafından da kaygıyla takip edilmektedir. Nitekim İsveç'in, yaklaşık bir buçuk yıl önce yaptığı resmî başvurusunun ardından "ifade özgürlüğü" adı altında Kur'an-ı Kerim yakılması eylemlerine de izin vermeye devam ettiği bu süreç içerisinde görülmüştür. Ve bir başka husus: Temmuz ayındaki Vilnius Zirvesi'nin hemen ardından İsveç Başbakanı bu konuda şöyle demiştir: "Bu provokasyonlar İsveç'in NATO'ya girmemesi için yapılmıştı." Bunu demiş olmasından sonra da Kur'an yakma eylemleri maalesef devam etti. Bizim de İYİ Parti olarak İsveç Temsilciliğimiz Stockholm Savcılığına başvuruda bulundu hatta bu konuda tek girişim yapan siyasi partiyiz ama maalesef yüksek mahkemenin kararı doğrultusunda bu yeniden engellendi.

Şimdi, soruyoruz: Peki, bu ve benzer sözler ortadayken şimdi ne değişti ki Sayın Erdoğan İsveç'in katılım protokolünü imzalayarak Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermiştir?

Biz İYİ Parti olarak milletimiz adına bu konuda iki temel husus üzerinde duruyoruz. Birincisi: Son ve nihai kararı Meclisimizin verecek olması elbette siyasi iktidarın bu sorumluluğu üzerinden atması için bir sebep olamaz. Siyasi iktidarın özellikle seçim döneminde yüksek perdeden yaptığı açıklama ve eylemlerle iç politika malzemesi hâline getirdiği bu meselenin ülkemizin ciddiyetine yaptığı olumsuz etkinin de maalesef farkındayız. Çabuk unutuluyor, bunun elbette bir altyapısı var: Rahip Brunson'ın geri dönüşü, Deniz Yücel faciası, Cemal Kaşıkçı çarkı gibi birçok konuda biz bu örneklerle karşı karşıyayız. Bakın, değerli arkadaşlar, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti böyle bir tabloyu kesinlikle hak etmiyor.

Bizim açımızdan meselenin ikinci boyutu da Türkiye Büyük Millet Meclisinin vermesi gereken bir kararın, siyasi iktidarın bu tutarsız çizgisiyle değil elimizdeki somut adım ve imkânlarla değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. Bu sebeple, Sayın Genel Başkanımızın dün yaptığı genel görüşme çağrısının sebebi budur. Biz, şimdi, siyasi iktidar temsilcilerinden, şu ana kadar İsveç'in verdiği taahhütler çerçevesinde neler yapıldığını, hangi adımlar atıldığını bize, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisine açıklamalarını arzu ediyoruz; bunu yapmalıyız çünkü milletimiz için en doğru kararı verebilmek zorundayız.

Son olarak, değerli arkadaşlar, biz NATO'nun genişleme sürecine saygılıyız elbette ülkemizin güvenlik kaygıları çerçevesinde ancak Türkiye'nin onuru, saygınlığı ve güvenlik çıkarları bizim için her şeyden daha önemli elbette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KÜRŞAD ZORLU (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

KÜRŞAD ZORLU (Devamla) - Maalesef, Türkiye ekonomisi böylesine bir krize sokularak bağımlı bir iktisadi yapıya getirilmişken -bir de burası çok daha kıymetli, biraz önce Grup Başkan Vekilimiz bu vahim tabloyu anlattı- bu tür kararların Gazi Meclisimizce titizlikle irdelenmesi gibi bir sorumluluğumuz var.

Bakın, son olarak, bu konuda büyük Atatürk şöyle diyordu: "Türkiye'nin güvenliğini gaye tutan, hiçbir milletin aleyhinde olmayan bir barış istikameti bizim daima prensibimiz olacaktır." İYİ Partinin de şiarı budur.

Pek muhtemel ki genel görüşme açılması talebimizi az sonra reddedeceksiniz ama gönül istiyor ki bir kere olsun bu alışkanlıktan vazgeçelim, Türkiye'nin böylesine siyasetüstü olması gereken bir meselesinde sizler bu açıklamayı yapın. Gerektiğinde, bakın, Sayın Hakan Fidan geldi, çok değerli bir katkı sundu, bunun devamını getirelim ve örnek olalım diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)