GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhuriyetin 100'üncü yılına, iktidarın 100'üncü yılı yok sayan anlayışına ve 28 Ekimde Filistin mitinginin yapılmasına, AK PARTİ'nin 2023 yılı hedefine, Merkez Bankasının politika faizini artırmasına, yapısal sorunların yapısal reformlarla çözüleceğine ve AK PARTİ Grubunun ülkenin sorunlarını çözecek kanun tekliflerini Meclise getirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:13
Tarih:26.10.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bir ülkenin hangi ülke olursa olsun kuruluşunun 100'üncü yıl dönümü son derece önemlidir. Türkiye'nin 29 Ekimde yani işte pazar günü 100'üncü yılını kutlayacağız, daha doğrusu 100'üncü yılının içerisindeyiz.

Ya, şöyle bir Türkiye'ye bakalım yani bir ülkenin, cumhuriyetin 100'üncü yılı havası var mı? 100'üncü yıl kutlamaları bağlamında yani bilimsel, akademik, sanatsal anlamda veya işte, toplumu coşturan başka her ne ise bu ülkede ne yapıldı? İktidar ne yaptı? Yani böyle 100'üncü yılı yok varsayan bir iktidar anlayışını maalesef görüyoruz. Bu cumhuriyetle ne problemleri var biz bunu anlayabilmiş değiliz. Bu çok yanlış, hiç olmazsa bundan sonra bu tür şeylerden kaçınmak lazım.

Şimdi bir de bütün bunlar yetmiyormuş gibi yani 28 Ekim gününde Filistin mitingi yapıyor. Gazze'deki yapılan vahşeti başından itibaren Genel Başkanımız, bütün parti yetkililerimiz ve şahsım burada defalarca kınadık, defalarca lanetledik, "Büyük bir insanlık dramı yaşanıyor orada." dedik ancak yani cumhuriyetin 100'üncü yılının olduğu günle Filistin mitingini böyle karşı karşıya getirmek, birbirlerine alternatif şeyler gibi sunmak kadar da yanlış bir şey olamaz. Başka bir tarih mi bulamadınız Allah aşkına? Yani 28 Ekimde bu mitingi yapıyorsunuz. Bir hafta önce yapalım, bir hafta sonra yapsaydınız. Sonra, bu mitinge niye diğer siyasi partileri davet etmiyorsunuz? Cumhurbaşkanı olarak, devlet olarak yapılsa bu. Şimdi bunların hiçbiri yok. Böyle bir şey; bunu anlamak mümkün değil.

Tarih boyunca Türkler mazlumlarının hamisi olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü olursa tekrar biz bugün de yarın da yine mazlum ve mağdur milletlerin hamisi oluruz. Ama kendi içerisinde birliği beraberliği olmayan bir ülke güçlü olamaz; güçlü olmadığınız zaman da siz bırakın birilerinin hamisi olmak yerine kendiniz hamiye muhtaç hâle gelirsiniz. Bu yapılanların çok yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.

Sonra 2023... Şimdi arkadaşlar konuşuyor yani "Çok büyük işler yapıldı. AK PARTİ'den önce zaten hiçbir şey yoktu, AK PARTİ getirdi ne getirdiyse bu ülkeye." gibi. Tekerleği de onlar icat etti, ateşi de onlar buldu, her şeyi onlar buldu! Ya, kardeşim, en iddialı olduğunuz şey 2023 yılında bu ülkeyi ilk 10 ekonomi arasına sokmaktı. 2011 yılında bunu Sayın Cumhurbaşkanı ifade etti. Aslında 2000'de konulmuştu bu hedefler ama o Hükûmetler öyle reklam yapmayı beceremedi, hiç kimsenin haberi olmadı. 2011 yılında seçim beyannamesiyle bu hedef ortaya konuldu, 11 tane seçim kazandı AK PARTİ bununla. Şimdi geldiğimiz noktada -kalkınma planını pazartesi günü Genel Kurulda görüşeceğiz- kalkınma planında Türkiye'nin 2023'te olması gereken 10'uncu büyük ülke hedefi "Kusura bakmayın, 2053'e erteledik." deniliyor, şu anda 2053 hedefi hâline getirildi. On iki yılda bu ülkenin hayallerini, bu milletin hayallerini yıktınız, otuz yıl ertelediniz bu milletin hayallerini ve bunun üzerine de sürekli siyaset yaptınız. Yani bunları konuşmamız lazımdı, bunların yapılması lazımdı; bunların hiçbiri sanki olmamış gibi hareket ediliyor, bunları anlamak mümkün değil.

Şimdi, bu politika faizini bugün Merkez Bankası yüzde 35'e çıkardı, yüzde 8,5'tan itibaren başladı bir politika faizi artış süreci; 35 ve daha kaç olacak bunu kimse bilmiyor. Efendim, peki, bu niye... Türkiye'de azıcık bir geri gidelim, 2021 yılı Eylül ayına gidelim; daha önce Martta, işte o günkü Merkez Bankası 19'a çıkardı politika faizini diye herkesi azlettiler, görevden aldılar. "Ben bunları görevden alacağım, söz dinlemiyorlar." dedi; 2021 Eylül ayından itibaren, 19 olan politika faizi ekonominin temellerinden bağımsız bir şekilde, kopuk bir şekilde "Faiz sebep, enflasyon sonuç." diye, dünyada hiç kimsenin inanmadığı bir argüman ileri sürülerek aşağı doğru çekilmeye başlandı, Türkiye ekonomisi tam bir yangın yerine döndü; 8,5'a kadar çekildi. Bakın, o gün 19'a müdahale edilmeseydi, bugün Türkiye, bambaşka bir Türkiye olacaktı; enflasyonu yüzde 10-15 civarında olan, dolar kuru bugün 8-10 lira olan, faizleri yüzde 8-10 civarında olan bir Türkiye'yi konuşacakken şu anda yüzde 65 enflasyon, 28 lira dolar kuru, yüzde 35 politika faizi... Hâlâ da yükselecek, gidecek, nereye gideceğini bilmiyoruz. Bu kadar büyük bedeller ödetildi bu ülkeye, bu millete, millet yoksullaştı. Yani bunları sürekli konuşuyoruz; işte, Gini katsayısı bozulmuş, ücretlilerin millî gelir içerisindeki aldığı pay düşmüş, ciddi bir yoksullaşma, fakirleşme var. Hiçbir şey olmamış gibi radikal bir makas değişikliği yapılıyor. Ya, bir defa, milletin huzuruna çıkıp "Ey milletim, kusura bakmayın, biz bir hata ettik, böyle böyle yanlış işler yaptık, Türkiye de çok kötü gitti. Şimdi artık bu politikaları uyguluyoruz." diye bir şey söyleyin bu millete. Ya, sadece Mehmet Şimşek söyledi, o da kendisini aklamak için öncekilerin hepsine "akıl dışı politikalar" dedi, bir kalemde sildi attı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı her işe karıştığına göre, her işi o yaptığına göre, Sayın Cumhurbaşkanından bir özür bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sınır getirmiştik, biliyorsunuz.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, işin doğrusu, özür de yetmez ama hiç olmazsa bunu milletten esirgememek lazım. Dolayısıyla, bu yapılan hatalar millete ödettirilmiştir. Faiz yüzde 35 oldu; hiçbir şekilde ülkenin sorunlarını çözmeyecek çünkü ülkenin sorunları ciddi yapısallaştı, yapısal sorunlar yapısal müdahalelerle çözülür. Bakın, önümüzde bir Arjantin örneği var, burada grafiğini göstermek istiyorum. Arjantin, işte, aynı bizim durumumuzda gibi şimdi, "default"a düştü, önce enflasyon yüksek diye faiz artırdı, faizi artırdı enflasyonu yükseltti derken enflasyon ile faiz kol kola gidiyorlar Arjantin'de. Eğer yapısal müdahaleler yapılmazsa, bütçeye çekidüzen verilmezse, cari açığa çekidüzen verilmezse aynı Arjantin olur; bu faizler gittikçe enflasyon da peşinden gider. Bunlar çözüm değil, sadece bu çözüm değil; bu, doğru adım olabilir ama bunlar çözüm değil.

Bakın, Hükûmet kurulalı beş ay oldu, daha bir tane kanun gelmedi buraya ya! Uluslararası sözleşmelerle, şununla bununla vakit geçiriyoruz. Niye kanun gelmiyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN - Evet, şimdi konu derin bir konu, uzun sürer. Biliyorsunuz, milletvekillerimizin konuşmalardan sonra birer dakika haklarını kullanmalarını dün Grup Başkan Vekillerimizle görüşerek kaldırdık.

Bu dikkatle, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Yaklaşık iki yüz dakika bugün biz tasarruf ettik zaten konuşmalarımızdan. Bir dakika... Önemli bir konu olduğu için söylüyorum.

Yani şimdi, o zaman Meclis olarak, özellikle AK PARTİ Grubuna buradan seslenmek istiyorum: Hani, yeni sistemde kanun teklifini de milletvekilleri veriyor. Bizim verdiğimiz kanun tekliflerini zaten görüşmüyorsunuz. Bu ülkenin sorunlarını çözecek kanun tekliflerini bu Meclise getirin, bunları çözelim. Bunları yapmazsak faizi 35 değil, 135 de yapsanız enflasyon peşinden o şekilde gider. Ha, belki sizin açınızdan doğru olan bir şey olur, işte, Erdoğan'ın tezi o zaman kanıtlanmış olur; faiz sebep, enflasyon sonuç olur Arjantin'in bugün yaşadığı gibi. Ama bu işi çözecek olan şey yapısal reformdur, bütçeye çekidüzen vermektir, yolsuzluğu, usulsüzlüğü, hırsızlığı azaltmaktır. Bunları yapmadan da bu faizi artırarak hiçbir şekilde sonuç almak mümkün değildir diyorum.

Tekrar, buradan cumhuriyetin 100'üncü yılını da son konuşmamda kutlamak istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)