GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:11
Tarih:24.10.2023

SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; iyi bir akşam diliyorum.

Ben Ağrı "Agirî"den, yoksul bir kentten size bahsedeceğim. Bu yüz yıllık cumhuriyet boyunca ne kadar ötelenip, ne kadar yoksullaşan bir kentten. Bu kent bana hem belediye başkanlığı hem de milletvekilliğini armağan etti; bunu hayatım boyunca bir kutsal muska gibi koynumda taşıyacağım. Sayın Başkan da Ağrılıdır, Ağrı'yı iyi bilir. Türkiye'nin en geri kalan, en yoksul kentinden bahsediyoruz. Bugün bir konuşmacı arkadaşımız da söyledi, 50 bin göçün olduğu... Çare yoksa yol çaredir. Şehirler arası yolculuğa çıkan Ağrılılardan, oradan ülkeler arası yolculuğa hatta kıtalar arası yolculuğa çıkan Ağrı halkından bahsediyorum. Çünkü orada hayata dair bir şey yok. Orada siyasal düşüncelerinden dolayı sürekli baskı altındaki gençler ve yoksulluktan dolayı -evet, çare yoksa yol çaredir, deniz çaredir, nehir çaredir, dağ çaredir- gidiyorlar. Devlet de "Gidin. Gidin, yeter ki yakamızdan düşün. Ölün." diyorlar ve gidiyorlar bunlar. Bunlar giderken emin olun o tacirler her biri 15 bin, 20 bin dolar onlardan para alıyorlar. Meksika'ya kadar gidiyorlar, oradan Amerika'ya gidiyorlar, Amerika'da kamplarda kalıyorlar, sonra Kanada'ya geçiyorlar ve Kanada'da bir Ağrı mahallesi oluşmuş. Ben, Belediye Başkanı olduğum dönemde evleri, mahalleleri dolaşırken yaşlı bir anne geldi, yolumu kesti: "Evladım, benim oğlumu evlendirdik. On gün evde kaldı, çekip gitti. Üç yıl sonra geldi, oğlu 3 yaşındaydı." dedi. Ağrılılar böylesi bir dram içerisinde yaşıyorlar ve Türkiye'nin en yoksul kentinden bahsediyoruz.

Mesela, Türkiye genelinde en fazla kanser hastası olan Ağrılılar. Niye? Çünkü burada yoksulluk o kadar dorukta ki herkes merdiven altı üretimlerden besleniyor, Türkiye'nin ne kadar kalitesiz ürünleri varsa hepsi Ağrı'ya gidiyor ve hastalık dorukta. Ağrılılar "Biz Ağrı'da doğarız ama Erzurum yolunda veyahut Erzurum hastanelerinde ölürüz." derler, bunu Muşlular da aynı şekilde söylüyorlar yani yüz yıllık cumhuriyetin bu yoksul kentlere armağanı budur. Onun için, bu kentlerin gerçekten pozitif bir ayrımcılığı hak ettiklerini düşünüyorum. Bu kentlere giden bütün bürokratların -valisinden kaymakamına, öğretmeninden hâkimine, doktoruna- ilk meslek yeri oralar olur ve oradaki insanların hepsi onlar için birer kobaydır. Onun için, gerçekten eğer toplumsal bir barıştan bahsediyorsanız bu kentlerde görev alacak arkadaşlar oralara sadece görevini tamamlamak üzere gidip dönenlerden olmayacak ve gidip oralarda halka tepeden bakmayacak; böylesi bir yönetime Türkiye'nin gerçekten ihtiyacı var.

Şimdi, bakın, Ağrı'nın sokaklarında dolaştığınızda, emin olun, Pakistan'da, Afganistan'ın sokaklarında, Irak'ın, Suriye'nin sokaklarında, Uganda'nın, Yemen'in yani iç savaşın sürdüğü alanlardaki sokaklarda yaşam neyse Ağrı'da da öyledir ve buradaki insanlar gerçekten sadece doymak için giderler alışveriş yaparlar, kaliteli bir ürün almak gibi bir lüksleri yoktur, ceplerindekiyle sadece orada gidip karın doyurmak için bunu yaparlar. Ben yine Belediye Başkanıyken ekmek 50 kuruşa satılıyordu ama her Ağrılı Halk Ekmekin önüne gidince 5 liraya 10 tane ekmek alıyordu, soruyordum "Başka bir geçim şeyimiz yok."

Sevgili arkadaşlar, bu topraklarda adalet yoksa iç barış da yok. Bu topraklarda belli kentler cezalandırılıyorsa iç barış asla olmaz ve Ağrı'ya karşı büyük bir haksızlığın olduğunu düşünüyorum. Ağrı'nın geçmişten bugüne kadar bu devlet tarafından sürekli ötelenip ertelenen sorunları var, bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Eyvallah Başkanım.

Bakın, Ağrı, büyükbaş hayvan, küçükbaş hayvanların valla başkentiydi. Ben uzun yıllar Gaziantep'te ihracat da yaptım. Her yıl oralardan binlerce hayvan gelir, Orta Doğu ülkelerine gönderilirdi. Şu an bölgenin hiçbir yerinde -sizin güvenlik politikalarınız var ya- insanlar nefes alamıyor. İşte, yurt dışına gidiyorlar, Ağrı'dan 50 binin üzerinde insan çekip oralara gidiyor ve oralardan cenazeleri geliyor. Batıya geliyorlar, inşaat sektöründe çalışıyorlar, oralardan ailelerine cenazeleri geliyor. Ve o Ağrı'da, diğer bölgedeki illerde ciddi bir canlı hayvan potansiyeli varken şu anda gidin emin olun, hiçbir yerde bu imkânlar yok. Onun için Türkiye'nin iç barışa ihtiyacı var, her şeyden önce iç barışın oluşması lazım.

Teşekkür ederim. (HEDEP sıralarından alkışlar)