| Konu: | Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 19.10.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6-8 Ekim 2014 tarihinde "Kobani gösterileri" olarak isimlendirilen olaylara sadece iki günlük bir süreç olarak bakarsak kanaatimce bu konuları eksik olarak değerlendirmiş oluruz ve bizi hatalı sonuçlara götürür. Evet, 6-8 Ekim olaylarında 52 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunlar arasında değişik siyasi partilere mensup vatandaşlarımız da vardı, Kobani için sokağa çıkan göstericiler de vardı, göstericilere karşı siyasi olarak tepki ortaya koyan kişiler de vardı, olayları kontrol altına almak isteyen güvenlik kuvvetlerimize mensup kişiler de vardı, çatışma arasında kalmış vatandaşlarımız da vardı, olaylardan bihaber balkonunda otururken kör bir kurşunla hayatını kaybeden vatandaşlarımız da vardı, yine, giyimi kuşamı, sakalı sebebiyle hedef hâline getirilmiş suçsuz, günahsız ve toptancı yaklaşımla hayatını kaybeden insanlarımız da vardı ve yine kurban bayramında yoksul aileler için kurban eti dağıtırken hunharca katledilen vatandaşlarımız da vardı. Dolayısıyla, bu 52 vatandaşımıza da ben Allah'tan rahmet diliyorum siyasi herhangi bir ayrım yapmaksızın, hepsi bu ülkenin vatandaşıydı ve hepsinin can güvenliğini sağlamak görevinde olan bir devletimiz vardı. Bu vatandaşlarımıza huzurunuzda ben tekrar Allah'tan rahmet diliyorum.
Elbette, ülke tarihimiz, sokakların terörize edildiği zaman ne tür provokatif eylemlere yol açabileceğini ve bu tür süreçlerde kontrgerilla elemanlarının devreye çıkarak değişik istihbarat örgütleri ya da devletler ya da örgütler adına ne tür provokasyonlar yaptığına dair birçok örneklerle dolu. Devlet kendi vatandaşlarının tepkisini çeken önemli hadiseler meydana gelmişse bu vatandaşlarının haklarını demokratik yollarla kullanabilmesinin önünü açması lazım. Aynı zamanda, eğer devlet olarak ortadan kaldırması gereken sonuçlar varsa bu öfkenin ortadan kalkmasıyla ilgili gerekli tedbirleri de alması lazım. Siyasi partiler ya da sivil toplum kuruluşlarının da halkı demokratik haklarını kullanmak için davet ederken ülke tarihinin bu tip provokasyonlara açık olduğunu göz önüne alarak sorumlu davranması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, özetle, 6-8 Ekim olaylarını, devam eden çözüm sürecini veya bu çözüm sürecinin bitmesinden menfaat uman ya da nemalanan çevrelerin varlığını, Suriye'de meydana gelen hadiseleri, Suriye'deki demografik hamleleri, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerini, Suriye'de kaybolan devlet otoritesini ve bu kaybolan devlet otoritesinden sonra kendisini güvenceye almak isteyen halkların, ulusların, aşiretlerin varlığından bihaber olarak bu süreçleri maalesef okuyamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bitirilelim Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Bitiriyorum.
Bütün bu noktalardan değerlendirerek 6-8 Ekim olaylarını öncesi, devamı ve sonrasındaki süreçlerle beraber, sevabı ve günahıyla beraber politize etmeden masaya yatırabilmemiz lazım. Dolayısıyla, elbette ben de bu 6-8 Ekim olaylarını bana tanınan üç dakikalık süre ve Sayın Başkanın da lütfukereminden verdiği bir dakikayla izah etmenin zorluğunun farkındayım ama 6-8 Ekim olayları... Öcalan cezaevindeyken kardeşinin verdiği bir mesajla ilk önce kitleler harekete geçmiş oldu, ardından HDP'nin bir açıklaması oldu ama 7 Ekim sabahı Kandil'den gelen şiddet çağrısını göz ardı ederek bütün sokak eylemlerini bir siyasi partiyle ilişkilendirmenin de haksız olduğunu düşünüyorum. Peki, bu olaylardan sonra ne oldu? Bu olaylardan sonra hiçbir şey olmamış gibi çözüm sürecinin tarafı olan siyasi parti, Hükûmet ve İmralı arasındaki diyaloglar tamamen devam etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Son bir dakika istirham edebilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN - Kimseye vermedim, toparlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamam, o zaman müsaade ederseniz sadece...
BAŞKAN - Toparlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Dolayısıyla hiçbir şey olmamış gibi siyasi parti, iktidar ve İmralı arasındaki görüşmeler aynen devam etti. Kimse de kimseyi suçlamadığı gibi bu olayları sona erdirdiği için hem HDP hem de Hükûmet karşılıklı, anlayışlarından dolayı, iki taraf da birbirine teşekkür etti, Dolmabahçe'de bir araya gelerek silahların susmasıyla ilgili bir çağrıyı hep beraber yaptılar. Ne zaman Kobani olayları bir davaya dönüştü? Demirtaş'ın Mart 2015'te "Seni Başkan yaptırmayacağız." sözünden sonra başlayan bir siyasi süreç var.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (Devamla) - 22 Martta da Sayın Erdoğan "Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum." dedi. Türkiye 7 Haziran 2015 seçim sürecine girdi ve maalesef seçim süreci 6-8 Ekim olaylarının faili bir parti olarak yansıtıldı.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Sonuç olarak şunu söylüyorum: Gelin, tarihi ve hukuku politize etmeyelim. Hep beraber -bu süreçte hatası, günahı olan herkes vardır- bu süreçleri konuşalım ki bu ve benzeri olaylar bir daha yaşanmasın.
BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Önemli bir konu Sayın Başkan.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Bu ülkeye barış gelsin, diyalog gelsin, çözüm gelsin diyerek silahtan ve şiddetten uzak bir süreç diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)