GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:9
Tarih:18.10.2023

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Aradan önce yanıt vermek istemedim, doğrusu tartışmanın da uzamasını istemedim, sadece kayıtlara geçsin diye söyleyeyim: "Düşman ceza hukuku" demek, yargı kurumunun yargıladıklarına düşmanlık temelinde yaklaşmasıdır, siyasi saikle yaklaşmasıdır, yargılananların mahkemeye düşmanlık yapması değildir çünkü burada tam ters yüz edildi bu kavram. Ayrıca, Günther Jakobs yazdı, sonradan Carl Schmitt aslında bunu tam teoriye döktü ve literatüre kazandırdı. Kendisi 1930'lu yıllarda Nazi başhukukçusu, bu da kayıtlarda bulunsun.

Diğeri, adımızı değiştirme meselesine gelince, adımızı niçin değiştirmek zorunda kaldığımızı en iyi galiba iktidar grubu biliyor. Nedeni tam da düşman hukuku zaten. Neden? Ya kapatılıyor partimiz ya da kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyoruz. Yani hiçbir parti kendi kendine "Hadi canım sıkıldı, üç yılda bir partimin adını değiştireyim." demiyor herhâlde. Yani bunu da halkımız bilsin tabii ki.

Yargı demişken yargıyla devam etmek istiyorum. Burası Parlamento, her şeyi özgürce, kişilik haklarına tabii ki halel getirmemek kaydıyla ve İç Tüzük'e uygun konuşabiliriz. Burada konuşamazsak konuşabileceğimiz bir mekanizma da yok zaten. Halk bizi bunun için seçti. Mesela Osman Kavala... Yeni bir karar verildiği için örnek vereceğim, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üçte 2 çoğunlukla -sizin de üyeleriniz var- derhâl serbest bırakılmasını istedi, AİHM Büyük Dairesinin kesinleşmiş kararı var. Peki, Osman Kavala'nın adil yargılandığını kim iddia edebilir? Bence hiç kimse, objektif bakan hiç kimse siyasi sebeple orada tutulduğunun aksine bir şey söyleyemez. Figen Yüksekdağ kararı, Selahattin Demirtaş kararı. Ya, 18'inci madde ihlali verilmiş, bundan ötesi yok zaten. Yani burada iktidar grubunun gelip Anayasa'nın hukuk devleti ilkesini, yargı ilkesini, hâkimlerin tarafsız ve bağımsızlığını anlatmasının bir kıymetiharbiyesi yok. Bizim derdimiz yazılı hukukla değil, uygulamayla, mahkemelerin yaklaşımıyla, mahkemelerin düşman hukuku temelinde siyasetçilere, Kürtlere, muhaliflere, ezilenlere yaklaşmasıdır.

Şimdi, geçenlerde Adalet Bakanı bir açıklama yaptı, hakikaten inanmak istemedim çünkü mevkidaş olarak burada epey yakın da çalıştık. Yani demiş ki: "Toplumu manipüle edecek açıklamalar yapılıyor." Yılmaz Bey niye böyle bir şey söyledi, anlamadım. Demiş ki: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu kadar Türkiye aleyhine kararı yok." Ya, manipüle eden biz değiliz, size rakam veriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ben rakam vereyim size: Avrupa Konseyi sözcüsü, Türkiye'nin henüz 521 AİHM kararını tam olarak uygulamadığını açıkladı. Bir kere bunlar esaslı konular, diğeri de basit nitelikteki davalar: İşte, yok "Parayı ödedim." yok "İhlal kararını ilan ettim." gibi yargılamaları, bizi manipüle edecek şekilde kullanıyor. Özcesi, Türkiye'de Anadolu Cumhuriyet Başsavcısının da ifade ettiği gibi, yargı maalesef şu anda yolsuzlukla, çetecilikle, adam, insan kayırmacılıkla, rüşvetle çalkalanır durumda. Bunu bir başsavcı yazdı, ötesi yok. Türkiye'nin en büyük ilinin bir yakasının başsavcısı yazdı; bunu bütün Türkiye ve dünya görüyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de görüyor. Bu nedenle "Yargıya güvenin." demeyin bize. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)