| Konu: | Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 18.10.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, önce kırmızı kaplı kitabın soğuk yüzüyle mi yoksa demokrat, sıcak tavrınızla mı muamele edeceksiniz; süreyi ona göre kullanayım.
BAŞKAN - Bence sürenizi...
BÜLENT KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazen bir konuyu anlatmak için çok fazla söze gerek yok, gerçekten çok hikmetli fıkralarımız var, onların bir tanesini anlatmak belki de işin özetini ortaya koymak için gerekli ve yeterli oluyor, fazla söze bile hacet kalmayabiliyor.
Meşhur, hepimizin bildiği bir Bekri Mustafa var. Gece gündüz içtiği için "bekri" namıyla meşhur olan Bekri Mustafa, bir gün Küçük Ayasofya Camisi'nin önünden geçerken musalla taşında duran bir cenazeyle karşılaşır ve cenaze namazını kıldırmak için hocayı bekleyen cemaat de çok sıkılmıştır, hocayı bulamayınca Bekrî Mustafa'yı cübbesinden tutarak cemaatin önüne geçirirler. Bu, her ne kadar "Ben hoca değilim." dese de bir türlü cemaatin namaz kıldırma ısrarından kurtulamaz. Namazı kıldırdıktan sonra da tabutu açar, örtüyü kaldırır, cenazenin kulağına bir şeyler söyler. Cemaat de merak edip "Ne dediniz?" diye sorunca "Cenazeye dedim ki: Sen öbür tarafa gidiyorsun. Ahirette eğer 'Türkiye'nin -daha doğrusu, o dönemki Osmanlı'nın- hâli nedir?' diye sorarlarsa 'Bekri Mustafa, Ayasofya'ya imam olmuş.' deyin, onlar gerisini anlarlar." der.
Şimdi, biz de Türkiye'de HEDEP'in vermiş olduğu yargıda çürüme, rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili konuyu konuşuyoruz. Ahirete intikal eden birine "Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Başkan Vekili 39 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandığı, yurt dışına çıkışına müsaade edilmediği, Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayılarak dokunulmazlığının ihlal edildiği -ağzımızdan yel alsın ama- her an tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu hâlde Meclisi yönetiyor." deyin, onlar Türkiye'de yargının hâlini anlarlar. Ve yine "Bir iktidar partisinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirmekle övündüğü ama Anayasa Mahkemesi kararlarını işine geldiği zaman tanıdığı, işine gelmediği zaman Anayasa Mahkemesini suçladığı; yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının sadece tazminat boyutunu değil aynı zamanda yeniden yargılama hakkını getiren bir iktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden çıkan bir karara karşı 'Biz bu kararı tanımıyoruz; bu, dış güçlerin oyunudur.' diyebilecek şekilde anlattığı bir yargı düzenimiz var." deyin, onlar Türkiye'de yargının içerisinde bulunduğu hâli anlamış olurlar.
Bir diğer husus: Herkes imkânlarıyla imtihan olunur. Bir sivil toplum kuruluşu, imkânları doğrultusunda bir zulme tepkisini ortaya koyar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Bir muhalefet partisi, muhalefetin kendisine tanıdığı imkânlar çerçevesinde tepkisini ortaya koyar. Bir iktidar partisi ise ne sivil toplum kuruluşu ne de muhalefet gibi hareket eder, iktidarın kendisine tanıdığı imkânlarla imtihan olunur. Onun için, iktidar partisine mensup olanların sivil toplum kuruluşları gibi meydanlarda yürüyüş yapması bir izzet değil bir acziyettir. Elbette bireysel olarak hepsi tavrını koyabilir, saygındır, birlikte omuz omuza o yürüyüşleri yaparız ama iktidar mensupları olanlar icraatlarıyla, yaptırımlarıyla konuşurlar. Eğer onu yapacak gücünüz yoksa terk edin o sıraları, onu yapacak birileri mutlaka gelir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)