Konu: | Gazze'ye ve barış arayışına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 9 |
Tarih: | 18.10.2023 |
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nasıl yazılacağını henüz bilmediğimiz ancak hakkaniyet ve adaletin tesis edilmesi için çalıştığımız tarihimizin bu önemli dönüm noktasında Gazze'de yaşanan trajik duruma tanıklık ediyoruz ancak kelimeler yaşanan bu vahşeti anlatmakta yetersiz kalıyor. Gazze'deki durum, sadece bir devletin veya milletin meselesi değil tüm insanlığın meselesidir. Gazze'de artan şiddetin masum insanların canını almaya devam ettiği bir dönemde bu kürsüde suskun kalmak insanlığa olan sorumluluğumuza ihanettir.
Gazze "açık hava cezaevi" olarak tanımlanıyor ancak şimdi masum çocukların çığlıklarıyla ve evlatlarını kaybeden annelerin feryatlarıyla yankılanan bir yer olmuştur. Hiçbir çocuk, hiçbir kadın, hiçbir sivil tercih etmedikleri bir çatışmanın bedelini ödememelidir. Haber kaynaklarına bakınca dehşete düşüyoruz ve sormamız gereken soruyu dünya genelinde yankılanırcasına sormak istiyoruz: Ortak insanlığımızdan ne zaman bu kadar kopmaya başladık ki acı çekenlerin çığlıkları günlük yaşamların karmaşasında sadece bir arka plan gürültüsü hâline gelmiştir? Maalesef, Gazze'deki insani yardım çağrıları çatışmanın gürültüsünde susturuluyor. İletişim araçlarımız sayesinde dünyanın öbür ucuna kadar saniyeler içinde mesaj gönderebilirken ancak bugün duyguları, empatiyi, barış dolu bir dünya hayalini iletebilmek için gerekli iletişim becerisi acaba kayıp mı oldu?
Gazze'de masum hayatların yitirilişinin dünyaca sadece izlenmesi insanlığın ilerleyişinin üzerine bir gölge düşürmüştür. Sivillerin güneye taşınmasına dair çağrılar, ardından konvoylarına yönelik yıkıcı saldırılar, öldürülen siviller, bedenleri parçalanan çocuklar, enkaz hâlindeki hastaneler ve 1 milyon kişinin gidecek yeri yokken yaşam alanlarını zorla terk etmelerinin istenmesi vicdanımızı sarsıyor ve son olarak bir hastaneyi hedef alarak tedavi görmekte olan çocukları, kadınları ve sivilleri öldürmek insanlığımızın en temel değerlerine kastetmiştir. Yüzlerce masum insanın ölümüyle sonuçlanan bu saldırıyı en sert şekilde hep birlikte kınadık. Bu, sadece bir savaş suçu değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı işlenmiş bir insanlık suçu olmuştur. Yüce Meclisimiz adaletin, barışın ve insani değerlerin temsil yeridir. Bu yüksek geleneğin bir parçası olarak yayınladığımız kınama bildirisi milletimizin Gazze'de yaşanan insanlık dışı saldırılara karşı duyarlılığını ve tepkisini göstermiştir. İnsan haklarına, adalet prensiplerine ve barışa olan inancımızla bu tür saldırıların son bulmasını ve bölgede kalıcı barışın tesis edilmesini umut ediyoruz ancak bugün askerî operasyonların iş tamamlanana kadar devam etmesi gerektiği iddiaları ürkütücüdür. Bu iş nedir? Tüm bir halkı yok etmek midir? İnsan haklarına ve adalet değerlerine sahip bir dünyada hiçbir adil ulusun görevi tamamlama ideolojisi masum hayatların ayrım gözetmeksizin yitirilmesiyle eş anlamlı olamaz. Son zamanlarda Gazze'de hiç kimsenin masum olmadığına dair bir söylemi de kulaklarımız duydu ancak dünyaya soruyorum: Duman olmayan bir gökyüzünü hayal eden, kendi mahallesinin sınırlarının dışında başka hiçbir şey bilmeyen bir çocuk nasıl olur da masum olamaz? Yürümeyi öğrenmeden ölmeyi öğrenen çocukların olduğu Gazze'de artık çatışmanın şiddeti ve insan hayatına olan etkisi ahlaki pusulanın yeniden gözden geçirilmesi için dünyaya bir çağrı yapmaktadır. Yıkımın yerine diplomasiyi, ayrılığın yerine birliği, şiddetin yerine insanlığı seçmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Özgürlük ve demokrasi üzerine kurulu olduklarını savunan ülkelerden yükselen bazı sesler bölgemizdeki eylemlerini haklı göstermeye çalışsa da bizler bugüne kadar gerçekmiş gibi yarı gerçeklerle oluşturulan gerçeklerin tam anlamıyla trajedilere yol açtığını ve bundan sonra da açabileceğini unutmamalıyız.
Her dönemin kendi zorlukları vardır, evet ancak bu zorluklara nasıl yanıt verdiğimiz bizleri tanımlar. Tarihin gidişatını değiştirmek için gereken araçlara sahibiz. Sadece sözlerle değil eylemlerle de barış için çaba gösterelim. Bu kürsüden dünya liderlerine, uluslararası kuruluşlara ve tüm insanlık âlemine sesleniyorum; Gazze halkının acı çektiği bu dönemde adalet ve vicdanın sesi olmaya davet ediyorum. Tarihin gölgesinin şimdiki zamanımızı karartmasına izin vermeyeceğimizi, adaletsizliğe ve yaşanan acılara ışık tutacağımızı ve birlikte daha aydınlık, daha merhametli bir geleceğe doğru yolumuzu çizeceğimizi ilan edelim; arkamızda bıraktığımız mirasın yıkım değil umut ve barış olmasını sağlayalım.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)