GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Filistin meselesine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının sağduyulu bir çağrı içerisinde olduklarına, Genel Kurul gündemindeki (3/761) esas numaralı Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'yle ilgili birer dakikalık sözler alınarak konuşulmasını verilen bir imkânın anlamından farklı kullanılması olarak gördüğüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:17.10.2023

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İyi bir hafta çalışması gerçekleştirmeyi temenni ediyorum.

Doğrusu benim de asli konum... Bugün, Filistin meselesi üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Dünyada belki de son yıllarda ilk defa bir konsensüs var. Dünyanın başkentlerinde, Londra'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, Hollanda'da, Avustralya'da...

(Uğultular)

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Galiba konu ilginizi çekmiyor arkadaşlarım...

BAŞKAN - Sayın vekiller, hatibi dinleyelim.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - ...İskoçya'da, İspanya'da ve ülkemizde, İstanbul'da sadece Müslümanların değil, vicdanı olan insanların Filistin'le ilgili... 7 Ekimden sonra, fevkalade orantısız bir şekilde, hiçbir kural tanımadan, savaş hukukunu tanımadan -ki onu da ayrıca reddediyoruz, bu ifadeyi de ayrıca söylemem lazım- çocukların, kadınların katledildiği, hastanelerin vurulduğu; su verilmeyen, elektrik verilmeyen ve intikam çığlıkları içerisinde mazlum insanların üzerine yürüyen bir İsrail görüyoruz. Biraz evvel ifade ettiğim gibi, bu olan bitenler karşısında vicdanı olan bütün insanlar bu itirazlarını dile getiriyorlar. Hatta Yahudiler de bunu söylüyorlar, kendi ülkelerindeki insanların da İsrail'deki akıllı, adaletli, demokrat insanların da bu olan bitenlere karşı itirazları var, Netanyahu'ya karşı itirazları var ve bugünlere gelinmesinde kendisinin dahli olduğunu ifade eden çok insan var.

Tabii, bu süreç devam ederken şunun altını çizmemiz lazım: Dünyanın bir yerinde böylesine bir yara varsa uzak ya da yakın hiçbir topluluğun, hiçbir ülkenin bundan etkilenmemesi mümkün değil; herkes bundan etkileniyor, bu savaş tehlikesini, dünyayı içine çeken bu alevi herkes yakından hissediyor. O sebeple, barışla alakalı çözüm hepimizin meselesi diye düşünüyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi de başta Cumhurbaşkanımızla birlikte bu konuda son derece önemli, sağduyulu bir çağrı içerisinde ve bu çağrıda öncelikle sivillerin haklarının korunması ön planda ama diğer taraftan da bağımsız bir Filistin devletinin muhakkak suretle kurulması gerektiğini bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Bununla ilgili olarak da 4 temel ilkenin altını çizmekte fayda var. Bunlardan bir tanesi, 1967'de oluşturulan, İsrail dâhil herkesin o yıllarda bunu kabul ettiği 1967 sınırlarının kabul edilmesi, egemen ve bağımsız bir Filistin'in kurulması ve yıllar içerisinde, parça parça işgallerle yaşanan alanın küçüldüğü dağınık bir coğrafyaya mahkûm edilen insanlardan çıkarak coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin ve -elbette vazgeçilmez bir konu- başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması için dünyanın birlik içerisinde çalışması gerekiyor. Tüm bu yaşananlar, hatta Ukrayna'da yaşananlar da belki İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın barış için tedbir olarak düşündüğü pek çok demokratik kurumun hiç işlemediğini bize gösterdi; işlemeyen, çalışmayan, söyleyen ama icra kabiliyeti olmayan ortak bir dünya örgütleri tablosuyla karşı karşıyayız.

O sebeple, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya 5'ten büyüktür." diye söylediği ifade tüm bunları da kapsayan bir ifade. Sayın Cumhurbaşkanımızın ara buluculuğuyla, en kısa zamanda, bu dünyanın yarasına sadece Müslüman coğrafyasının değil dünyanın kanayan bu yarasına Türkiye'nin de öncülüğünde, aklıselimin öncülüğünde bir çözüm bulunacaktır diye ümit ediyoruz, dua ediyoruz ve gayretlerimizi ortaya koyuyoruz. Geçen hafta, Meclisimizde ortak olarak imzaladığımız bu kararın da bu manada anlamlı ve önemli olduğunu düşünüyorum.

Başkanım, şimdi, tabii, şunu ifade etmek istiyorum: Biraz evvelki birer dakikalık konuşmalarda... Bugünün gündemi belli yani biz bugün zaten tezkereyi konuşacağız. Bu tezkere içerisinde konuşulacak her şeyin birer dakikalık sözler alınarak konuşulmasını verilen bir imkânın -suistimal demeyeceğim ama- anlamından farklı kullanılması olarak görüyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından gürültüler)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Ama neden anlamından farklı?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Müsaade eder misiniz.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Ne konuşacağımıza siz mi karar vereceksiniz?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan...

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Gel bizim yerimize vekillik yap!

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ne kadar demokrat arkadaşlar (!)

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Bir ona karışmadığınız kalmıştı!

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ne kadar demokrat arkadaşlar (!)

Ben kendi kanaatimi söylüyorum. Bugün minimum iki buçuk saat ama en az üç saat zaten kürsüden bu konuyu konuşacağız.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Yıllarca konuşsak sizin bu savaş çığırtkanlığınıza yetmiyor ki.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Tahammülünüz yok.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Arkadaşlarımız çıkacaklar... Bakın, işte, burada Müsavat Bey söz almadı. Niye? Dedi ki: "Zaten kürsüye çıkacağım." Arkadaşlarımız kürsüde zaten bunları konuşacaklar. O yüzden, biz de aynı şeyi yapabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Bir, bir dakikalık konuşmamıza karışmadığınız kalmıştı.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - "Savaşa hayır!" dememize niye tahammülünüz yok?

BAŞKAN - Buyurun, buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Doğrusu hiç...

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Niye rahatsızsınız, savaşın tarafı olduğunuz için mi? Savaşın tarafı olduğunuz için rahatsızsınız, doğru.

BAŞKAN - Hatibi dinleyelim sayın milletvekilleri.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sizin neden benim kelimelerime tahammülünüz yok?

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sizin tahammülünüz yok, bir dakikalık da bile tahammülünüz yok.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Aynı şeyi ben size daha hacmiyle yöneltiyorum. Ben kendi kanaatimi söylüyorum, burada zaten konuşacaksınız, konuşun. Fakat biz, bir hakkın suistimalinin doğru olmadığını söylüyoruz. (Yeşil Sol Parti sıralarından gürültüler)

Şimdi geleceğim başka bir konuya. Orayı geçtik.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Hangi hakla suistimale siz karar veriyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Anlamak önemli bir şeydir, anlamanızı tavsiye ederim.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Biz tezkereye "hayır" diyoruz ve bir dakikamızı kullanıyoruz.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Söyleyiniz efendim, zaten malum.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Suistimal olup olmadığını siz belirleyemezsiniz.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz "Savaşa hayır!" ama teröre "evet" diyenlerdensiniz. "Savaşa hayır!" teröre "evet" (AK PARTİ sıralarından alkışlar) "Savaşa hayır!" teröre "evet." Aynen böyle söyleyenlerdensiniz.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - O bir dakikayı belirleyen sen misin?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bana "sen" demeyiniz, sizi tanımıyorum, tanışmıyoruz. Bana "sen" demeyiniz.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Bir dakikayı belirleyen sen misin?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, şunu söyleyeyim...

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Gel, bizim yerimize vekillik yap, ne konuşuyorsun.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - O hakkı sen mi verdin de "suistimal" diyorsun?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Nezaket de bilmiyorsunuz, demokrasi bilmediğiniz gibi nezaket de...

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Evet, nezaket, nezaket gösterene gösterilir.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hanımefendi, ben hangi nezaketsizliği yaptım söyler misiniz? Hangi nezaketsizlik? Fikrini söylemek ne zamandan beri nezaketsizlik?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Fikrimizi suistimal olarak görüyorsunuz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bir başkasının konuşmasına "suistimal" demek nezaket değildir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

Sayın Başkan Vekili, siz de Genel Kurula hitap ediniz, buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben hitap noktamı saldırılmazsa gayet iyi biliyorum ama saldırana da cevap verilir, en iyi siz bilirsiniz Sayın Başkanım.

Son bir cümle: Böyle afili laflar var, "Akıllı olun." falan... Allah'ım! "Akıllı olun." Kimmiş akılsız olan, ben merak ediyorum. Burada akılsız olan mı var? Bu ne cürettir, bize dönüp "Akıllı olun." Yani hakikaten bu lafları söylerken bunları kim yazıyor? Eğer siz yazıyorsanız ben size söylüyorum: Akıllı olun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yok, arkadaşlarınız, ekip arkadaşlarınız yazıyorsa onlara söyleyin, akıllı olsunlar, efendi efendi metin yazsınlar; böyle bir şey olamaz! Burada herkes kendi aklıyla, kendi iradesiyle, kendi grubunun aklıyla, iradesiyle burada ve bu iradeyi kullanarak konuşmalar yapıyor. Gelince diyorsunuz ki "Efendim, bakın, bu konuyla alakalı, yargıyla alakalı Adalet Bakanınız müfettiş tayin edildiğini, soruşturma açıldığını söyledi." E, buradan sonra olması gereken beklemektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Zengin.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Son cümle Sayın Başkanım.

Verilen araştırmayla alakalı, müfettiş tayiniyle alakalı sonucun bir an evvel neticelenmesine dair en azından bir fırsat veriniz. Hani diyorlar ya: "Vermeyince mabut, neylesin Sultan Mahmut!"

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Madem şeffaf yürüyor, niye basın yasağı getirdiniz? Bırakın toplum da izlesin, dinlesin, okusun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ya, bütün mesele budur. Madem soruşturulsun isteniyor, işte şu anda bunun yapılacağı zaten söylenmiştir.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Ya, bir dinlemeyi öğren be!

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - "Be" ne ya! "Be" ne ya! Biraz üslup öğren ya!

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Evet, ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)