GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit düşen Uzman Çavuş Mustafa Çakmak'a, Dünya Kız Çocukları Günü'ne, 7 Ekim sabahı İsrail ile Hamas arasında başlayan çatışmalara, Samsun'un farklı ilçelerinde Uzak Doğu menşeli kahverengi kokarca türü görüldüğüne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının emekliye bir defaya mahsus verilecek 5 bin lirayla ilgili açıklamasına, Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında enflasyon konusunda vatandaştan fedakârlık istediğine, enflasyonla mücadeleye ve fahiş fiyata ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:6
Tarih:11.10.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Yine bir şehidimiz var maalesef. Dün Pençe-Kilit Harekâtı operasyon bölgesinde şehit düşen kahraman Uzman Çavuşumuz Mustafa Çakmak'a Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum; Silahlı Kuvvetlerimizin ve milletimizin başı sağ olsun.

Bugün, Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik, eğitim hakkı, yasal haklar, kadına yönelik şiddet ve zorla evlilik konularında farkındalığın artırılması amacıyla gündeme taşınması amaçlanan bir gündür. İYİ Parti olarak kız çocuklarımızın eğitim hakkını savunuyor, erken yaşta evliliklerin yasalara uygun olarak denetlenmesi gerektiğine inanıyor ve kadına yönelik şiddete caydırıcı cezaların artırılmasını talep ediyoruz.

7 Ekim sabahı İsrail ile Hamas arasında başlayan çatışmalar gün geçtikçe şiddetlenerek devam etmektedir. İsrail tarafından okul ve hastane gözetmeksizin yapılan hava saldırıları neticesinde binden fazla Filistinli masum sivil hayatını kaybetmiştir. İYİ Parti olarak çatışmaların başladığı ilk günden itibaren taraflara itidal çağrısında bulunmuş, Birleşmiş Milletleri tarafları masaya oturtmak için adım atmaya davet etmiştik, sivillerin acımasızca hedef alındığı bir savaşın insanlık onuruyla bağdaşmayacağını ifade etmiştik fakat Birleşmiş Milletler tarafsız bir şekilde sağduyuyla yaklaşmak yerine Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya'dan oluşan 5'li ortak mutabakatla İsrail'e destek verdiklerini açıklamışlardır. ABD ise bölgeye en büyük ve en donanımlı savaş filosunu göndererek ateşe benzin atmıştır. Gazze'de elektrikler kesilmiş, gıda ve su boykotu bölge halkına uygulanmaya başlanmıştır. Zarar gören ve zulme uğrayan yine Gazzeli siviller ölmüştür. İsrail'in Hamas'ı cezalandırma gerekçesiyle başlattığı ve Batılı ülkelerin kayıtsız şartsız destek verdiği sivil katliamına karşı İslam İşbirliği Teşkilatı hâlâ sessizliğini korumaktadır. Süreç her zaman alışık olduğumuz gibi hem Birleşmiş Milletlerin hem de İslam ülkelerinin sessizliğiyle ilerlemektedir. İYİ Parti olarak bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığımızın konu hakkındaki hariciye tutumunu itidalli buluyoruz fakat Hükûmet önümüzdeki süreçte Filistin sorununun çıkmaza gireceğini iyi tahlil etmeli ve iki taraflı silahların susması için daha güçlü ve kararlı diplomatik adımlar atmaktan çekinmemelidir.

Kosova'nın kuzeyinde aylardır süren gerginlik 24 Eylül sabahı silahlı Sırpların ateş açması sonucu 1 Kosovalı polisin ölmesiyle dünya kamuoyunun gündemine yeniden gelmiştir. Sırpların bölgede gerginliği tırmandırmasının altında yatan asıl sebep Kosova'ya egemenlik sorunudur. Sırbistan on beş yıldır Kosova'nın bağımsızlığını hazmedememiş, hâlen Kosova'yı Sırbistan toprağı olarak tanıtma politikasıyla hareket etmektedir. Başta NATO olmak üzere, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin Kosova'nın kuzeyinde meydana gelen olaylar için barışçıl ve çözüm odaklı adım atması gerekmektedir. Sırbistan'ın saldırgan tutumunu ve kan dökme eylemlerini şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden Kosovalı kardeşimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. İYİ Parti olarak dost ve kardeş Kosova'nın dün olduğu gibi bugün de yanındayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memleketim Samsun'un farklı ilçelerinde Uzak Doğu menşeli kahverengi kokarca türü görülmüş olup fındık başta olmak üzere tarımsal üretimde önemli kayıplara neden olmaktadır. Kahverengi kokarcanın hızlı üreme gücü, yayılma kapasitesi ve yüksek zarar vericiliğiyle Gürcistan'daki fındık üretimine yüzde 80 oranında, Artvin bölgesinde ise yüzde 40 oranında zarar verdiği tespit edilmiştir. Dünyanın en büyük fındık üreticisi unvanına sahip olan ülkemizde fındık 400 binden fazla ailenin geçimini sağlamakta olup yaklaşık 9 milyon insanımızı da doğrudan ilgilendirmektedir. "Kahverengi kokarca" isimli bu zararlı türle mücadelede eksik kalınması sonucunda fındık üretim kapasitemiz ciddi bir tehditle karşı karşıya kalacak olup fındık üreticisi vatandaşlarımız mağdur olacaktır. Bu bağlamda konu hakkında Tarım ve Orman Bakanlığını ivedilikle tedbir almaya davet ediyoruz, vatandaşın yalnız başına alacağı tedbirler çözüm olmamaktadır, toplu bir şekilde bu zararlıyla mücadele etmek gereği ortadadır. Buna da Tarım Bakanlığının bir an önce başlaması lazım yoksa iş işten geçmiş olacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündeme ilişkin olarak da birkaç tane konuya değinmek istiyorum.

Bugün Çalışma Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanının dün 5 bin TL olarak verdiği müjdenin çok karşılık bulduğunu ifade etmiştir. Bunu nasıl ölçtüler, biz gerçekten çok merak ediyoruz. Bizi arayan emekliler bundan ciddi üzüntü duyduklarını, hayal kırıklığı yarattığını, "Biz sadaka istemiyoruz." diye tepkilerini dile getirirken bunun olumlu karşılık bulduğunu söylemesi Çalışma Bakanına yakışmamıştır. Ayrıca, çalışan emeklilerin de dışarıda tutulmasını yani bu anayasal adaletsizliği de savunan bir Çalışma Bakanını maalesef gördük fakat şöyle de bir itirafta bulunmuştur: "Hedefimiz geçim sıkıntısı yaşayan ve zor durumda olan emeklilerimizi desteklemek." diyor Çalışma Bakanı. Buradan kendisine soruyorum: Bir defa, yüz yılda bir verilen bir 5 bin lirayla bu geçim sıkıntısı giderilmiş mi oldu? Böyle bir mantık nasıl olabilir? Bunu anlamak mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Yapılması gereken şey bellidir, Sayın Cumhurbaşkanı -dün ifade ettim buradan- seçim öncesinde verdiği sözü tutmalıdır, memurlara ne verildiyse aynısının emeklilere yansıtılması lazım. Bu bağlamda da 8 bin lira seyyanen artışın verilmesi ve üzerine de enflasyon kadar zam verilmesi gereği ortadadır. Tutamayacaksanız bu sözleri vermeyecektiniz, bu sözler üzerine seçim kazanmış olup şimdi bunun üzerine yatmak kabul edilemez.

Şimdi, Sayın Erdoğan bugünkü grup toplantısında enflasyon konusunda vatandaştan fedakârlık istedi, bunu da anlamak mümkün değil; vatandaş daha ne fedakârlık yapacak? Yani 2019'dan beri, bakın, TÜİK'in açıkladığı rakamlarla konuşuyoruz değerli arkadaşlar, ücretlilerin millî gelir içindeki payı dramatik bir şekilde düşmektedir. Bunun anlamı, çalışanların -emekliler de burada şey yapılıyor- millî gelirdeki payının dramatik bir şekilde düştüğü bir ülkede siz hâlâ vatandaştan fedakârlık istiyorsunuz. Vatandaşın alım gücü azalmıştır, Türkiye ciddi bir barınma ve gıda krizi yaşamaktadır, çocuklar okula aç gitmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani böyle bir ortamda vatandaştan fedakârlık istemek bu meselenin hiç anlaşılmadığı anlamına gelmektedir. Bugün açlık sınırı 13.334 lira, şimdi 7.500 lira emekli maaşı ve bu yaygın maaş, yaygın olarak insanların aldığı emekli maaşı açlık sınırının 5834 lira altındadır. Yıl sonunda bu 2 bin lira daha artacak, 7.800 lira altında kalacak. Hâlâ çalışma yapıyorlar, ne çalışma yaptıklarını biz çok merak ediyoruz. Asgari ücrette de aynı şekilde; açlık sınırının yaklaşık 2 bin lira altında bir asgari ücret var ve yıl sonunda bu, 4 bin liraya kadar yükselecek. Yani Türkiye'de insanlar bugün açlık sınırında gelir elde ederken Sayın Cumhurbaşkanı hâlâ milletten fedakârlık bekliyor; bunu anlamak mümkün değildir. Enflasyonla mücadeleyi Hükûmet yapacaktır, kurumlar yapacaktır; vatandaşın enflasyonla mücadele yapacak bir durumu yoktur, fedakârlık yapacak bir durumu da kalmamıştır.

Çiftçi de perişan hâldedir. Bakın, bu yıl buğday, ay çekirdeği, çeltik ve arpa -şimdi şeker pancarı da bunun içerisine girecek- fiyatları, değerli arkadaşlar, TMO'nun açıkladığı fiyatlara bakmayın, geçen yılın altındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Özellikle seçim bölgemden de bu rakamları biliyoruz. Geçen yıl millet 6.500 liradan buğdayını sattı, bu yıl buğdayı 5.500 liradan sattı vatandaş; bilemediniz, bir miktar yükseldi, 6 bin liradan sattı. Girdi fiyatlarının yüzde 100 arttığı bir ortamda hâlâ çiftçi ürününü geçen yılın altındaki bir fiyatla satıyor ve Cumhurbaşkanı tutuyor, hâlâ milletten fedakârlık istiyor.

"Enflasyonun üstesinden gelecek program uyguluyoruz." diyor Sayın Cumhurbaşkanı bugün grup toplantısında. Program anlaşıldı; emekliyi açlığa mahkûm etmek, sefalete mahkûm etmek, enflasyonun altında çalışanları ezdirmek. Mehmet Şimşek de dün A Haber'de bunu söyledi, açık bir şekilde "Çalışanları enflasyona ezdireceğiz." anlamına gelen cümleler kullandı Sayın Mehmet Şimşek. Uyguladıkları program bu; ÖTV'yi artırmak, KDV'yi artırmak. Yaygın olarak vatandaşa en adaletsiz vergileri artırarak bir program uygulanması mümkün değildir. Biz bu programı kabul etmiyoruz.

Enflasyon beklentilerinin bozulmasından Sayın Cumhurbaşkanı şikâyet ediyor. Kim bozdu bu enflasyon beklentilerini? Ya, sizin yanlış politikalarınız bozdu; sizin para politikanız, sizin maliye politikanız, Hükûmetin yanlış politikaları bu enflasyon beklentilerini bozdu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

Şimdi, bu net bir şekilde ortadayken, hâlâ yani enflasyon beklentilerinden bozulmak, bozulduğundan şikâyet etmek anlaşılır bir şey değil. İktidar makamı şikâyet makamı değil arkadaşlar, İktidar makamı çözüm makamı. Çözemiyorsanız çeker gidersiniz. Bu milleti daha fazla açlığa, sefalete mahkûm etmenin bir şeyi yok.

Şimdi, fahiş fiyattan bahsediyor, fahiş fiyatla vatandaşla mücadele istiyor. Ya, fahiş fiyatın da nedeni sizin yanlış politikalarınız. Dolayısıyla, topyekûn bir program uygulanması lazım. Bunlar "enflasyonla mücadele programı" derken -Sayın Berat Albayrak'tan alışığız buna- tim kurmuşlardı, soğanla mücadele, soğan tüccarlarıyla mücadele ettiler, şimdi de "fahiş fiyat" diye bir şeyler tutturdular; bu değil, bunlarla enflasyon çözülemez. Zaten çözülemeyeceğini Merkez Bankası söylüyor, "Gelecek yıl hazirana kadar enflasyon bu ülkede tırmanacak." diyor Türkiye'nin bir kurumu. Bunun karşısında maalesef hiçbir şey yapmayan bir iktidar var. Bataklığı kurutmak yerine sivrisineklerle uğraşan anlayıştan artık vazgeçmek gerekiyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.