| Konu: | Dünya Ticaret Örgütünü Kuran Marakeş Anlaşmasını Tadil Eden Protokol ve Protokolün Eki Balıkçılık Sübvansiyonları Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 04.10.2023 |
YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, doğrusu, Türkiye tarihi darbeler tarihidir, hepimiz biliyoruz. Darbeler döneminde bile yaşanmamış bir pratiği sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti ilk defa 2018'den bu yana siyasi partilerin kuruluşunun engellenmesi gerçeğiyle karşı karşıyadır. Burada hem iktidar partisinin hem de diğer muhalefet partilerinin hepsinin de bildiği üzere 2018 Mayıs ayında İnsan ve Özgürlük Partisi, kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına sundu ama ne olduysa İçişleri Bakanlığı, İnsan ve Özgürlük Partisinin kuruluşunu yani alındı belgesini bir türlü vermedi.
Peki, kimdir İnsan ve Özgürlük Partisi? İnsan ve Özgürlük Partisi, doğuştan sahip olduğu haklarıyla insanı merkeze alır, rengi, dili, ırkı ve cinsiyeti ne olursa olsun insanın eşit haklarla dünyaya geldiğine inanır, birlikte yaşamayı örgütler ve Medine Vesikası'nı referans alır; refahın, adil paylaşımın, insani yaşam koşullarının herkese sağlanabilmesi için Anayasa ve uluslararası hukuk metinleri ve sözleşmelerini referans alır; adalet, özgürlük, barış ve kardeşliği amaçlayan bir mücadeleyi hedefler. 2018 yılından bu yana kuruluşu engellenen İnsan ve Özgürlük Partisi pratiği biraz önce de söylediğim gibi darbeler dönemi dâhil olmak üzere Türkiye tarihinde yapılmış bir şey değildi. Bu da, siyasi partilerin kuruluşunun engellenmesi de AK PARTi iktidarlarına nasip oldu çok şükür!
Neden AK PARTİ iktidarlarına nasip olması bizi biraz da derinden sarsıyor? Doğrusu 28 Şubat döneminde bile ya da darbe dönemlerinin en baskın olduğu zamanlarda bile bir hukuk vardı. Bir özgürlük mücadelesinde, aslında başta başörtüsü özgürlüğü mücadelesinde birlikte, omuz omuza zulme karşı mücadele etmiştik ama geldiğimiz nokta itibarıyla birlikte, omuz omuza mücadele ettiğimiz bir siyasi iktidar tarafından örgütlenme özgürlüğü, dilekçe hakkı, dahası Anayasa metnine yerleştirilmiş, güya güvence altına alınmış temel haklar mevcut iktidar tarafından ayaklar altına alınmış durumdadır.
Şimdi, burada iki temel soru var. Bir siyasi partinin kuruluşu engellenebilir mi? Bu bir hukuk sorusu ve meselesidir. Tarihi darbelerle dolu Türkiye Cumhuriyeti'nde asker vesayetinin en ağır olduğu zamanlarda bile böyle bir uygulama yoktur. Cumhuriyet tarihinde yüzlerce parti kapatılmış ancak parti kurdurmama, Adalet ve Kalkınma Partisine nasip olmuştur. Yani Adalet ve Kalkınma Partisinin uygulamaları 28 Şubatçıları aratmıştır. Kısaca, hiçbir dönemde hukuk tanımamazlık bu kadar ayyuka çıkmamıştır, yasalar ve Anayasa ayaklar altına alınmamıştır. Aslında bu durum, partili Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemsizliğinin röntgenini çekme açısından önemli bir örnektir.
Değerli arkadaşlar, şu darbe anayasasında bile örgütlenme ve dilekçe hakkı maddelendirilmiş dedik, güvence altına alınamamış dedik çünkü partili Cumhurbaşkanlığı sistemsizliğiyle, dengeleyici fonksiyona sahip güçler ayrılığı ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Şimdi bu yaklaşıma sahip olanlar "Gelin, birlikte bir anayasa yapalım." diyorlar. Yeni ve sivil bir anayasa bu ülke için ekmek kadar, su kadar önemli bir ihtiyaçtır ancak yeni bir anayasa yapmak isteyenlerin öncelikle zihinlerinin sivil olması gerekiyor.
Şimdi, İnsan ve Özgürlük Partisinin kurulma sürecinde verdiği hukuki mücadeleler var. Bakınız, bu, Ankara 13. İdare Mahkemesinin İnsan ve Özgürlük Partisinin kuruluşuna dair aldığı hukuki karardır. Kararda ne diyor? Kararda oy birliğiyle İçişleri Bakanlığını haksız buluyor. Neden? Çünkü İçişleri Bakanlığı, savunmasını 2 temel madde üzerinden şekillendiriyor. Neymiş efendim; pandemiden dolayı gevşek çalışma programını, memurlarımızın sağlığını gerekçe gösteriyor. Mahkeme ne diyor onlara? Diyor ki: "İnsan ve Özgürlük Partisinin kuruluş başvurusu dilekçesi Mayıs 2018, pandemi ise Mart 2020, arada tam on yedi aylık bir süre var. Dolayısıyla bu savunmanızı kabul etmiyorum." İkinci madde ne? Diyor ki: "Mezkûr partinin programında bulunan bazı maddelerin ya da bazı lafızların Anayasa'nın 68'inci maddesine aykırılığı söz konusu." Peki, idare mahkemesi ne diyor Bakanlığa? Diyor ki: "Bir siyasi partinin hukuksal denetim yetkisi sende değil, bunun için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anayasa Mahkemesi vardır." Dolayısıyla İçişleri Bakanlığının ortaya koyduğu hukuksuzluk hukuki bir kararla, âdeta bir hukuk manifestosuyla, aslında hukuk literatürüne girecek bir şekilde karar altına alınmış ama İçişleri Bakanlığı ne yapacak? İnsan ve Özgürlük Partisini kurdurmayacak ya, davayı bölge idare mahkemesine taşıyor. Dikkatinize sunuyorum: Karar 10 sayfa fakat bölge idare mahkemesinin kararı tek cümleyle; hukukun üstünlüğü bu kadar bu ülkede. Bu, yürütmeyi durdurma kararıdır değerli arkadaşlar. Bu süreçte biz neler yaptık? Bakın, bunlar, randevu talepleri için oluşturulmuş suç duyuruları, noter yoluyla yapılmış başvurular, ihtarlardır ve aslında Sayın Süleyman Soylu'nun ıslak imzasıyla verdiği bir cevap var burada. Sayın Soylu'nun imzasını bu Parlamentoda bulunan herkes bilir.
Şuradan soruyoruz: İnsan ve Özgürlük Partisinin kurulmasını neden engelliyorsunuz? Bunun için bir hukuka ihtiyacınız yok mu gerçekten? İnsan ve Özgürlük Partisinin kurucu idaresine bir hukuki maddeyle cevap verme gereksinimi duymuyor musunuz? Yoksa gerçekten bu devletin ciddiyeti mi kalmadı? Bir devlet kendisine dilekçe veren vatandaşına cevap vermek zorundadır, eğer değilse işte, bizim gördüğümüz... Biraz da tarihin makûs kaderi belki, 2018'de hayata geçen Türk tipi Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile İnsan ve Özgürlük Partisinin kuruluş süreci aynı zamana, aynı tarihe denk geliyor. Bu açıdan, eğer gerçekten önümüzdeki... Bu ülkede bir anayasaya gerçekten ihtiyaç var, biz bunu sonuna kadar tartışmaya hazırız, bizim buna kapılarımız da açıktır. Ama yeni bir anayasa yapmak istiyorsanız, öncelikle mevcut hukuku ve Anayasa'yı uygulamak zorundasınız. Eğer mevcut Anayasa'ya uymuyorsanız...
Değerli arkadaşlar, darbecilik bir apolet meselesi değil, darbecilik bir zihniyet sorunudur. Eğer siz bu ülkede örgütlenme özgürlüğünü kısıtlıyorsanız, siz bu ülkede dilekçe hakkını kısıtlıyorsanız, eğer siz bu ülkede mahkeme kararlarını dinlemiyorsanız gerçekten de bu zihniyette bir sorun var, bu zihniyetin değişmesi gerekiyor.
Buradan hareketle, Türkiye Büyük Millet Meclisinden İçişleri Bakanlığına sesleniyorum: İnsan ve Özgürlük Partisi kurulacak bir parti. Noter yoluyla kabul etmiyorsunuz, hukuki metinleri kabul etmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kamaç, lütfen tamamlayalım.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Buradan size sesleniyoruz: İnsan ve Özgürlük Partisinin kuruluş dilekçesini işleme alın, hukuk devletine geri dönün.
Genel Kurulu saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)